DİĞER
“Yeşil Yeni Düzen, yaygın benzetmeye başvuracak olursak 'büyümenin motorunu değiştirmeyi' hedefliyor. Daha temelden bir eleştiri ise, küçülme yazınından geliyor: Küçülmeyi savunan yazarlar, yeşil bir motorla bile olsa büyümenin yine büyüme olacağını ve zaten ekonominin asıl sorununun büyüme bağımlılığı olduğunu belirtiyorlar."
"Kanon ve klasiklerin listesi, 'bakımı yapılan saatler' listesidir. Literatür dediğimiz, o giderek daha da delirtici hale gelen şey, temelde büyük bakım raporlarından oluşmakta. Bakım, aynı zamanda bakış, bakıp sorunları tespit etmek, mümkünse bakımı düşünmek, yahut 'kullanılmaz' –veya Moretti gibi söylersek 'mezbahalık'– raporu yazmak."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Temel eleştiri, bilginin üretilme nedeni, biçimi ve yöntemine dairdi(r). İyi niyetle bilim yapılabilir, ama yüzeysel bilgiyle, yöntem ve derin araştırmalar olmadan, birincil kaynaklara inmeden, hele bilimsel ilkeler olmadan Türk edebiyatı tarihi ya da genel olarak bilimsel çalışma yapılamaz."
"Afrika’nın eski Fransız sömürgelerinden çıkmış önemli yazarlar vardır, Frantz Fanon, Léopold Senghor, Ousmane Socé gibi. Onlara “Fransız edebiyatı” demek gülünç olur, özellikle de birçoğunun Fransız sömürgeciliğine karşı, Afrikalı kimliği uğruna nasıl mücadele ettikleri hatırlandığında."
"Türk olduğumu dayattıklarında Türk olmaya itirazım var, Türk olmadığımı dayattıklarında Türk olmamaya itirazım var. Devletin ve devlet ideologlarının bana ‘normal, eşit vatandaş’ dışında herhangi bir gözle bakmamaları gerektiğine inanıyorum. Benzer şekilde, ille 'Türkçe edebiyat değil, Türk edebiyatı yazıyorsun' diye dayatıldığı zaman, itirazım var."
"Gülşehrî, Ben bu Türkî defterin çün dürmeyem/Parisîçesiyle degşürmeyem' dizeleriyle dille kültür ve milliyet arasında bir ilişki olduğunu ifade eder. 'Türkî' sözcüğündeki 'î' nispet ekidir ve eklendiği sözcüğe aitlik anlamı katar. Yani 'Türkî' sözcüğü 'Türk ile ilgili, Türk’e ait' anlamlarına gelir. Ayrıca bu sözcük Türkçenin yerine de kullanılabilir."
"Türkçe edebiyat önerisine ‘ne yani yılların oturmuş teriminden vaz mı geçeceğiz’ diye ‘bilimsel’ bir tepki vermek bilim adamı lafı yerine cinsiyet açısından nötr olan ‘bilim insanı’ lafını kullananlara ‘ne yani yılların adam lafından vaz mı geçiyoruz’ demek kadar abestir."
"Ezhel’in ve diğer müzisyenlerin gerçekten dil eleştirilerini dinleyeceğini düşünür müyüz? Verdi operalarını bugün İtalyan milliyetçiliğinin en önemli yardakçısı olarak mı dinleriz? İngilizceyi etkilemiş, anadili İngilizce olmayan yazarlara dair kitapların yayımlandığı bir dünyada, 'Türk edebiyatı mı yoksa Türkçe edebiyat mı?' tartışması sahiden geçerli olabilir mi?"
"Her paradigma değişiminde ya da bir etnik/azınlık gruba geçmişteki yanlış veya katı politikaları çağrıştırıyor diye edebiyat tarihi, filoloji ve tarih ile ilişkili her temel terimi ve kavramı değiştirmek mi gerekiyor? Buradaki keyfiyetin bir sınırı yok mu? Salt belli bir dönemde bir kısım yazar ve şair talep ediyor diye edebiyat tarihinin kendisini ve araştırma usullerini değiştirip kavramlarıyla oynamak ne kadar doğru?"
“O zamanlar Mesut Bey, ben 20. yüzyılda yaşıyordum. Şimdi 21. yüzyıldayım. Türkiye’de 19. yüzyıl başlarında yaşayan ana muhalefet ‘ulusal’ edebiyat çevresi ile 14. yüzyıl ortalarında yaşayan iktidardaki ‘dini’ edebiyat çevresinin gündemlerinden kurtulamayan Türk şiiri mi, Türkçe şiir mi, ümmet şiiri mi millet şiiri mi… gibi dünyada miadı çoktan dolmuş tartışmalara taraf olmam için yüzlerce yıllık bir zaman tünelinden geriye doğru bir uzay yolculuğuna çıkmam gerekecek ki bu saatten sonra bunu yapabileceğimi hiç sanmıyorum.”
"Türk Edebiyatı mı denir, Türkçe Edebiyat mı denir? Hangisi doğrusudur? Bu soru edebiyatın/metnin kendisiyle değil, onun okurunun politik tavrıyla ilişkili bir konudur. Politik olduğu kadar da, elbette, tarihsel bir okuma/anlayış farklılığına işaret ediyor."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık