DİĞER
"Sempozyum bir kapanıştı. Gülten Akın zaten diğer birçoğundan çok daha zor geçmiş bu yılın yazarıydı. Varlığı ve yazdıklarıyla onun bu yıla denk düşmesi sanki sadece tesadüf değildi. Tüm bir yıl boyunca Nilüfer ve çevresinde toplumun farklı katmanlarından insanlar onu okumuş, okuyanlardan, tanıyanlardan dinlemişti. Binin üstünde çocuk 23 etkinlikte, fabrika işçileri, mahkumlar, anma yılının teması olan 'yaratıcılığın izinde' koşmuşlardı..."
"Peki bıkmadık mı biz kadınları sürekli erkekler üzerinden tanımlamaktan? Erkek referansı –babası, kocasıyla; yanında poz verdiği ünlü bir yazarla, bakanla, cumhurbaşkanıyla– olmadan bir kadını anlatamamaktan?"
"Ülkemizde bir zamanlar var olan anaakım medyada da bugünkü gibiydi haberler: Dünya değil, yurt haberleri ezici çoğunluktaydı. Dünyadan haberlerin ancak bizimle ilgili olanları bulunurdu sayfalarda. Bizde ezelden beri gazetelerin, dizilerin, hatta edebiyatın bize bizi anlatanı hep daha çok seviliyor."
"Ezhel’in ve diğer müzisyenlerin gerçekten dil eleştirilerini dinleyeceğini düşünür müyüz? Verdi operalarını bugün İtalyan milliyetçiliğinin en önemli yardakçısı olarak mı dinleriz? İngilizceyi etkilemiş, anadili İngilizce olmayan yazarlara dair kitapların yayımlandığı bir dünyada, 'Türk edebiyatı mı yoksa Türkçe edebiyat mı?' tartışması sahiden geçerli olabilir mi?"
"Bizim gibi İbrahimler ne çok günah keçisi yarattı ya da yaratılmasına şahitlik etti, ediyor, neleri, kimleri kurban verdi, veriyor, bir hatırlasanıza. Belki de esas sorun verilen kurbanlarda değil, başkalarını taklit ederek suç ortaklığımızı meşrulaştırarak, bunların kararına ettiğimiz itaatteydi." Kurban bayramınız kutlu olsun.
“Ian McEwan, Benim Gibi Makineler’de alternatif bir tarih yaratıp bilgisayar kodculuğunun (kültürel/ruhsal kod kırıcılıklar da var) mucidi diyebileceğimiz matematikçi Alan Turing’i yaklaşık otuz yıl kadar fazla, 1982’ye kadar yaşattı, böylelikle de türünün ender bir örneği olarak, geçmişte geçen bir bilimkurgu romanını yazmış oldu: Kodlama dâhisi Turing yaşasaydı, yapay zekâ çok daha hızlı ilerlemeyecek miydi, henüz günümüze nasip olmamış şu Westworld’dekilere benzer robotlar çok daha erken bir tarihte üretilmeyecek miydi?”
Şu yaşadığımız salgını bir gün unutacağınız aklınıza gelir mi? Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür, yani insan belleğinin eksiği unutmaktır, derler. Bu doğru olabilir, bir gün bu salgını unutabiliriz... Yoksa bu bir eksiklik değil de bir meziyet mi? Ancak unutkanlık ve kayıtsızlığa sığınarak mı becerebiliyoruz hayatla savaşmayı?
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık