DİĞER
“İletişim Yayınları’nın bilimsel teoriyi ön plana çıkaran diğer inceleme kitaplarının birçoğuna pek benzemeyen Kibrin Tarihi, tarihin birçok kesitinden verilen kısa ve çarpıcı örneklerle ilerlediği için çok kolay okunuyor... Bu eserin bize vaat ettiği aydınlanmayı benzersiz ve tüm insanlık için mecburi buluyorum.”
Önay Sözer'in ardından: "Onun edebiyata, anadiline duyduğu aşk, her bir kelimeyi kullanışındaki şefkat ve heyecanda hissedilir. Edebî dili ağdalı olmadan zengin, yeni kelimelerle yarattığı bir oyun alanıdır."
"Festivaller ve konserler, ithal ettiğimiz romantizm baharatlı tüketim histerisi Sevgililer Günü gibi bazı neo-geleneklerin aksine, nedenlerini bilmemiz ve önemsememiz gereken ritüellerdendir. Düzen ve düzenliliğe karşı olma duygusu kısa bir süreliğine yaşanır, sonra herkes rutine döner ama orada yaşanan özgürlük hissi bir yaşandı mı unutulmaz."
"Okuduğumuz kitaplarla ilişkimiz eski fotoğraflara bakışımızdan daha farklıdır – nostaljinin tetiklediği duygusallıktan ziyade sanki merak ve biraz da zaman tüneline girme cesareti baskındır; kim bilir, belki de düpedüz maceraperestliktir..."
"Sempozyum bir kapanıştı. Gülten Akın zaten diğer birçoğundan çok daha zor geçmiş bu yılın yazarıydı. Varlığı ve yazdıklarıyla onun bu yıla denk düşmesi sanki sadece tesadüf değildi. Tüm bir yıl boyunca Nilüfer ve çevresinde toplumun farklı katmanlarından insanlar onu okumuş, okuyanlardan, tanıyanlardan dinlemişti. Binin üstünde çocuk 23 etkinlikte, fabrika işçileri, mahkumlar, anma yılının teması olan 'yaratıcılığın izinde' koşmuşlardı..."
"Peki bıkmadık mı biz kadınları sürekli erkekler üzerinden tanımlamaktan? Erkek referansı –babası, kocasıyla; yanında poz verdiği ünlü bir yazarla, bakanla, cumhurbaşkanıyla– olmadan bir kadını anlatamamaktan?"
"Ülkemizde bir zamanlar var olan anaakım medyada da bugünkü gibiydi haberler: Dünya değil, yurt haberleri ezici çoğunluktaydı. Dünyadan haberlerin ancak bizimle ilgili olanları bulunurdu sayfalarda. Bizde ezelden beri gazetelerin, dizilerin, hatta edebiyatın bize bizi anlatanı hep daha çok seviliyor."
"Ezhel’in ve diğer müzisyenlerin gerçekten dil eleştirilerini dinleyeceğini düşünür müyüz? Verdi operalarını bugün İtalyan milliyetçiliğinin en önemli yardakçısı olarak mı dinleriz? İngilizceyi etkilemiş, anadili İngilizce olmayan yazarlara dair kitapların yayımlandığı bir dünyada, 'Türk edebiyatı mı yoksa Türkçe edebiyat mı?' tartışması sahiden geçerli olabilir mi?"
"Bizim gibi İbrahimler ne çok günah keçisi yarattı ya da yaratılmasına şahitlik etti, ediyor, neleri, kimleri kurban verdi, veriyor, bir hatırlasanıza. Belki de esas sorun verilen kurbanlarda değil, başkalarını taklit ederek suç ortaklığımızı meşrulaştırarak, bunların kararına ettiğimiz itaatteydi." Kurban bayramınız kutlu olsun.
“Ian McEwan, Benim Gibi Makineler’de alternatif bir tarih yaratıp bilgisayar kodculuğunun (kültürel/ruhsal kod kırıcılıklar da var) mucidi diyebileceğimiz matematikçi Alan Turing’i yaklaşık otuz yıl kadar fazla, 1982’ye kadar yaşattı, böylelikle de türünün ender bir örneği olarak, geçmişte geçen bir bilimkurgu romanını yazmış oldu: Kodlama dâhisi Turing yaşasaydı, yapay zekâ çok daha hızlı ilerlemeyecek miydi, henüz günümüze nasip olmamış şu Westworld’dekilere benzer robotlar çok daha erken bir tarihte üretilmeyecek miydi?”
Şu yaşadığımız salgını bir gün unutacağınız aklınıza gelir mi? Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür, yani insan belleğinin eksiği unutmaktır, derler. Bu doğru olabilir, bir gün bu salgını unutabiliriz... Yoksa bu bir eksiklik değil de bir meziyet mi? Ancak unutkanlık ve kayıtsızlığa sığınarak mı becerebiliyoruz hayatla savaşmayı?
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık