DİĞER
Selim İleri "Tek arkadaş edebiyat" diyor ve gerçekten en sadık arkadaşlarını, yoldaşlarını anlatıyor. Kim mi onlar? Homongolos Ziya, Şem’i Dede, Miss Brill, Clarissa, Septimus ve Prens Mışkin...
Neden dostluğa sırtını döndü çağdaş edebiyat? Aslında dönmediğini ve sadece arkadaşlıktan, dostluktan anladığımızın değiştiğini ya da ilişki türlerimizin çeşitlendiğini, belki de ilişkiler konusundaki kelime haznemizin geliştiğini söyleyebiliriz
Arkadaşçı, Ben de Kürtleri Seviyorum Derneği’ne katılır, Ben de Gezi’de Şöyle Yaptım Limited Şirketi’ne uğrar arada, çay içer. Kendi rezil sanatını mecbur kaldığı için kabul edecek birilerini arar
Edebiyat ve arkadaşlık, edebiyatta arkadaşlık, edebiyatla arkadaşlık. İkiyüzlü bencilliğimiz ve arkadaşlığa bakışımız, son olarak da arkadaşlığa sırtımızı dönüşümüz... Herkese iyi okumalar arkadaşlar...
Arkadaşlık derin, sevda gücünde bir bağ. Üstelik, arkadaşlığın kendine özgü dilini edebiyatta yakalamak mümkün ve bunu başaran yazarlar da az değil
Yazarlar hiçbir zaman bütünüyle başkalarıyla birlikte değildir çünkü asıl hayatları yazı masasının başında yalnız kaldıklarında kafalarının içinde başlayan hayattır. Dolayısıyla onlardan sevgili, eş, kardeş, oğul, baba, arkadaş olmaz...
“Devrimciler ölür, devrimler sürer” şiarının tersine bir şey oldu. Devrimler öldü, arkadaşlıklar sürdü. Devrim kadar kıymetli olan şey yani...
Arkadaşlık, modern düşünce sistemlerinin hiçbirine uymuyor. İnsanın doğası itibariyle bencil olduğu kabulü üzerine kurulu düşünce biçimleri, cinsel veya maddi çıkar gibi somut karşılık getirmeyen bir ilişki sistematiğini barındıramıyor
Edebiyatımız arkadaşlığa sırtını çevirmiş. İnsan ilişkilerinin düz bir okumasından ileriye gidememiş. Arkadaşlık teması hep kutsal kalmış. Eserlerde arkadaşlar, hep arka planda ikincil karakterler
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık