DİĞER
K24'te Kasım ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
“Suat Derviş’in romanları, psikolojik gerilimlere verdiği önemle, insan benliğinin derinliklerini anlama ya da gösterme çabasıyla ve kadının erkek karşısındaki toplumsal konum ve rolünü sıradan bir aşk hikâyesi anlatırken bile tartışmasıyla dönemin öteki tefrikalarından ve popüler aşk romanlarından farklılaşır."
Kanal İstanbul ya da Kanal İstanbul çalıştayının yapıldığı kongre merkezi: İstanbul’un maruz kaldığı yönetim zihniyetinin talihsiz kaderi hiç değişmiyor.
Nahid Sırrı, 1945-1960 yılları arasında Osmanlı Hanedanı ve devlet adamlarına dair üç yüze yakın yazı kaleme alır. Daha doğrusu, şimdilik bu kadarı bulunabildi
Yıkılan, yapılan, bombalanan, çöple dolan, çürüyen, basılan, satılan, verilen, alınan, tek odalı, 1150 odalı... Konumuz ev.
Türkçe edebiyatta müziği “performatif bir edebî araç” olarak kullananların başında Sevim Burak geliyor. Sevim Burak'ın bütün edebî projesi mevcut (majör) dili aşınıdırıp, onun yerine başka (minör) bir dil yaratmakla ilgili...
Bu devlete öfkeliyim, devletin uyguladığı müdahalelere devlet aygıtının baskıcı enstrümanlarına öfkeliyim ve bunu da ancak yazarak atabiliyorum üzerimden. O yüzden yaşasın edebiyat diyorum...
Sevim Burak, Leylâ Erbil, Sevgi Soysal ve Tezer Özlü'nün 1950- 1970 arasında zamanın ruhunu sezgisel olarak yakalayarak dünyadaki feminist edebiyat ile eşzamanlı çok güçlü yapıtlar kaleme aldığını görüyoruz
İnsanlık trajedilerine bir perspektifle bakmak ve hikâye etmek, bize manevi bir güç veriyor, birliktelik ve dayanışma duygusu yaratıyor
Emine Sevgi Özdamar: Belki de kendimi sahneye koymak istedim. Oynayarak yazmak. Yazarak oynamak. Önündeki kâğıt bir hatırlama mekânı, aynı zamanda da bir sahne...
Ümit Alan: Medya AKP döneminde dibe vurdu, en karanlık dönemini yaşadı, ama bunda sadece AKP’nin değil tüm basın tarihinin emeği var. AKP bir neden değil, bir sonuç...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık