DİĞER
"Cevriye neden fosforlu? Suat Derviş romanında bunu açıklıyor, ancak Zeki Duygulu, Cevriye’sini fosforlu kılarken ne düşünmüş, ne amaçlamıştı? Bu ne yazık ki cevabını henüz bulamadığım bir soru. Fosforlu, şarkıdan önce ve sonra yayınlanmış argo sözlüklerinde yer almayan bir kelime. Yani muhtemelen şarkı öncesi bilinen bir yakıştırma olmasa gerek."
"Reşat Enis, az zamanda büyük işler başaran Cumhuriyet’in, tam da onuncu yılında, şehrin ve toplumun en görünmek istenmeyenlerini göstermeyi seçmiştir. Gece Konuştu bu açıdan son derece değerli bir metindir. Bireylerden ziyade kitlenin öyküsünü anlatır, duygusunu aksettirir. Belki de yazar bir öykü anlatmayı değil, bir his, bir tat bırakmayı istemiştir."
"Metin Erksan ruh emici, muhayyile öldürücü bir ortamda ne yazık ki çekmek istediği filmlerin, kafasındaki, gönlündeki projelerin çok azını hayata geçirebilmişti. On yıl önce kaybettiğimiz Erksan’ın, yapmaya imkân bulamadığı ve acılarını içine gömdüğü hayallerinden bazıları..."
"1937 yılında Tan gazetesinde çıkmış yazı dizisine göre, 14. yüzyılda yaşamış İbni Batuta’nın seyahatnamesinde Haliç’in ‘taaffün etmekte’ olduğu yazıyormuş. Düşünün, yedi asır önce de birileri Haliç’in pis kokmaya, kokuşmaya başladığını konuşmuş, yazmış!"
"Dönemin pek çok ünlü isminin parlak, bugüne dahi ses veren fikirlerle zenginleştirdiği bu anket, harf devriminden hemen sonra eski harfte kalan yahut Batıdan alınacak eserleri ve halkta okuma alışkanlığı yaratmanın yöntemini tartışıyor."
1900'lerin başında çok satan romanı Zavallı Necdet ile ünlenmiş yazar Saffet Nezihi'nin romanını andıran acıklı sonu ve düşkünlüğü ile ölümünün gazete sütunlarında dramatize edilişi...
"Kaptanzade Ali Rıza Bey, Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu süreçte büyük değişimler, dönüşümler yaşayan bir toplumun kendisine bir kimlik, bir ses arayan müziğini tanımak, anlamak için kulak vermemiz gereken bir isim."
"Kadınlar Kulübü öfkesini hemcinslerinden çıkarttığı için eleştirilebilecek Nezihe Muhittin’in oyun yazarlığına dair elimizde kalan en önemli metin. Türk Kadını’nda olduğu gibi kendi tarihini ortaya koyuyor bu oyunla. İçindeki kargaşayı, ruhundaki isyanı, var olmaya, yeniden iktidarda olmaya açlığını anlatıyor bizlere."
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 1939'da çağımızın bir eleştirisi olarak kaleme aldığı unutulmuş öyküleri, daha doğrusu aynı öykünün iki ayrı versiyonu: “Otomatik Adamlar Fabrikasında Bir Saat" ve "İnsan Kralı"...
Nahid Sırrı ve Fuat Ömer’in ilişkisine dair elimizde kalan tek şey Yaşar Nabi’ye yazdığı mektuplarda birkaç satır ve Selim İleri’nin bu satırların ilhamıyla romanına yazdığı bölüm
Adalet Cimcoz soruyor: "Peride Celal güzel bir kadın mı?" Ve devam ediyor: "Bilmiyorum. Mesela çok kıvırcık, inatçı saçları var. Alaycı bir ağzı, zeki bakışlı gözleri… Belki teker teker bunları tarife kalkışsam güzel bulmayabilirsiniz."
Kendi adıyla yazdığı dokuzuncu, takma adlarını hesaba katacak olursa kırk yedinci romanıdır söz konusu olan. Ve Peyami Safa, Noraliya'dan evvel roman adına layık hiçbir kitap yazmadığını söylemektedir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık