DİĞER
"Yazarlık atölyelerinin ve yazarlara nasihatlerin başat bir kuralı var: 'Anlatma, göster!' Nabokov için bu kural işlemez ya da metinlerinin tadına varmak için bu kuralı askıya almak lazım gelir. İyi yazarların anonim edebi yasaları böyle boşa çıkardığı sıkça görülür."
“Edebiyatımız neden acı çeken, yenik ve yılgın karakterle dolu? Neden bu kadar çok acı çekiyoruz? Edebiyata neden bu kadar acı çektiriyoruz?... Başkalarının bana acımalarını sağlayan acı içindeki benliğim neden benim özbenliğim olsun? Varoluşumun bana özgü yanı, beni ben yapan tarafım illa acımda mı ifade buluyor? Neden sevinçlerim değil de acılarım, pozitif varlığım değil de negatif varlığım daha sahih olsun?”
"Nabokov’a göre 'serbest çeviri' üçkâğıtçılık ve zorbalıktır. Çevirmen, eserin 'ruhunu' aktarmak amacıyla yola çıktığı an, eserini çevirdiği yazarın onuruna leke sürmeye başlar. Bu yüzden en kötü 'düz' çeviri, en güzel 'aktarım'dan bin kat daha iyidir."
"Görüntü bombardımanı altında olan, her alanda pornografiye maruz kalan 21. yüzyıl bireyi için Balthus’un sansasyonel resimlerinin sadece sansasyonel olma biçimleriyle ya da Nabokov’un romanının sadece konusu itibariyle yargılanması bir anlam ifade ediyor mu artık?"
İyi okurluk tek bir toplumla özdeşleştirilemez, bir dünya kardeşliğidir. Zamanla ve mekânla sınırlanamaz...
İhtişam, sahip olduğu edebî parıltısının yanı sıra çeviribilime dair nitelikli bir örnek de… Öyküsüyle Nabokov için kişisel bir öneme de sahip olan kitabın Türkçeleştirme serüvenini Sabri Gürses'ten dinledik
Puşkin, Gogol, Turgenyev, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov ve Nabokov... Yoksa, roman diye onların çocukluklarını mı okuduk?
Lolita bir tür güzellik simgesi haline geldiyse eğer, bunun müsebbibi asıl doğum yeri olan roman değil, görsel popüler kültür ürünleridir...
Nabokov, romanı “zalimce” bulur ve dersleri boyunca defalarca, ısrarla, büyük rahatsızlık duyduğunu belli ettiği bu “zalimliğin” izini sürer. “Don Quixote gerçek bir zalimlik ansiklopedisidir,” ona göre...
Mutsuzken mutsuzluğu üzerine yazabildiği için mutlu kalabilen, mutluluğa “istidadı olan” yazarlardandır Nabokov. Mutluluğun ilk sahnesi de çocukluktur
Yaşamı boyunca iç dünyasını sergilemekten sakınan Nabokov’un mektupları, perdeyi aralayan, muammalı kurguların gerisindeki insanla tanışmamızı sağlayan ilk elden kaynaklar olarak önemli...
Edouard Levé okumak, kitap okumaktan çok beklenmedik bir şeyle beklenmedik bir anda karşılaşmaya benziyor...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık