DİĞER
“Ahlak ve adabın nasıl mükemmel olması gerektiği hem Avrupa’da hem de İslam dünyasında ehl-i kalem arasında tartışılmakla kalmaz, ayrıca alt sınıflar üzerindeki gücü ifade etmek için araçsallaştırılır. Onun içindir ki birçok nezaket kitabında, yalnızca nasıl davranılması gerektiği değil, aynı zamanda aşağılık olarak görülmekten nasıl kaçınılacağı açıklanır.”
"Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid devirlerine o üç saltanatı da görmüş, hem de kapalı kapılar ardındakileri de görüp yazabilmiş bir muharririn gözünden bakmak ister miydiniz? Bir dönem İstanbul’da en çok satan gazete olan Basiret’in sahibi Basiretçi Ali Efendi’nin gözleriyle..."
Geçen ay Georg Büchner Ödülü’nü kazanan E. Sevgi Özdamar’ın cümleleri ile çizgileri arasındaki ortaklıklar: "Endonezya’da inci toplayıcılarının istiridyelere belli yerlerinden dokunduklarında kabukların kendilerinden açıldığını, desenlerinin birçoğunun da açılmaları için doğru yerlerden bakılmayı beklediklerini Sevgi’ye söylediğimde, bir an siyah gözlerinin sigara dumanının ardından parladığını gördüm."
"Otobiyografiler, münferit onlarca olayın birbirine bağlanarak, yazan öznenin merkezîliğinde bir mantıksal bütün teşkil edecek şekilde kurgulandığı metinlerdir. Ama kurgu olmaları, tarihçi için güvenilmez fanteziler oldukları anlamına gelmez. Kurgulanmanın mantığını anladığımız ve akılda tuttuğumuz sürece pekâlâ kıymetli kaynaklar teşkil edebilirler."
"Hisar belki de çocukluğunun geçtiği ve kendisinin en ince detaylarına kadar anlattığı yalısına yönelmişti Göksu üzerinden. Önceleri abartı ve başarısız soyutlama olarak düşündüğüm Boğaziçi Yalıları’na artık başka türlü bakıyordum. Bu duygular içinde küçük kitabı tekrar okudum..."
"En eski şiir başlangıcımızda kaside duruyor. Başlangıcını arayan bir başlangıçsızlıkla kurulur kaside. Bu yüzden de hep nostaljiktir. Her seferinde konak yerinde izlerini bulduğu bir önceki ve artık erişilemeyecek kervana duyduğu özlemle açılır ve sonra çölde yol alarak bir avuntu arar..."
"Kelime duraklarının bir yutkunma refleksi olarak görülmesini ve bunun okur tarafından da hissedilmesini istedim. Düğümlenme, fakat bir gayretle yeniden dökülen sözcük öbekleri... Ve tek bir kelimeyle ya da duraksamalarla anlatmak istediğimi, duygu ve düşüncemi karşılasın istiyorum bozduğum bu ritim. Çünkü gündelik hayatımızda da sıralı bir konuşma şeklimiz yok."
Norveç Yazarlar Birliği'nin 2021 İfade Özgürlüğü Ödülünü alan İlhan Sami Çomak cezaevinde olduğu, Ahmet Altan da yurt dışı yasağı sürdüğü için ödül törenine katılamadılar. Ödül töreninde okunan konuşmalarının tam metnini sunuyoruz...
"Terkediş’te kim olduğunu açıklamayan, ‘her şeyi bilen’ sıfatıyla andığımız türden olduğu anlaşılan bir anlatıcı var. Sakin, nesnel ama dikkatli bir tonla olanları anlatıyor. Acelesi yok. Özellikle kişiler söz konusu olduğunda acele etmiyor, gerekli ayrıntıları veriyor… Gurnah öncelikle 'kabahatliyi bulmak' peşinde değil; önce olanı anlamak derdinde."
"Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. 'Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir' demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor."
Birgül Sevinçli, Abdullah Aren Çelik ile Yediler Teknesi üzerine söyleşti: “Edebiyat yıkıp yeniden inşa etme, değiştirip dönüştürme sanatıdır.”
"Siyasi çatışmaların bu denli derinleştiği bir ortamda derinlikli ve incelikli bir tarih okumasının mümkün olmadığını biliyorum. Sonuçta, halihazırda doğru düzgün bir resmî tarih sorgulaması yapmak imkânsız hale geldi."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık