Selim İleri: Geçmişi şimdide canlı ve edebi kılmak

"Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. 'Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir' demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor."

27 Eylül 2021 16:59

Sibel Irzık, Cemil Kavukçu, Ömer Türkeş, Metin Celal, Nilüfer Kuyaş, Murat Yalçın ve Faruk Duman’dan oluşan seçici kurul 14. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü Selim İleri’ye verdi. Bu sene görev süresi dolan seçici kurul başkanı Sibel Irzık da görevini Jale Özata Dirlikyapan’a devretti. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nde jüri pozisyonunun sabit kalmaması, belirli kurallarla değişmesi çok kıymetli. Jale Özata’nın dahil olmasıyla jürinin dışa açıklığı ve yenilenmeye yatkınlığı daha da kuvvetleniyor.

Ayşe Sarısayın’ın Erdal Öz: Unutulmaz Bir Atlı (Can Yayınları, 2009) kitabında yer alan Selim İleri’nin tanıklıklarına bakacak olursak Erdal Öz ile Selim İleri ilişkisinde mesafeler sabit kalmamış, yakınlaşılmış, uzaklaşılmış, birlikte çalışılmış, tartışılmış, benzer fikirlerde buluşulmuş, ihtilaflar yaşanmış. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün, yazarların Erdal Öz ile ilişkisini dikkate almadığını bilmekle birlikte farklı kuşaklardan iki yazarın, tüm yakınlık ve ayrılıklarıyla birlikte bir ödülde buluşması da önemli.

Selim İleri, 37. Tüyap Kitap Fuarı’nda da onur konuğu seçilmişti. Erdal Öz Edebiyat Ödülü ile birlikte Selim İleri’nin 1960’lardan bugüne devam eden edebi etkinliği, yayıncılık alanı tarafından kuvvetlenerek tescil ediliyor. Okur ve eleştirmen nezdinde somut olan katkı çeşitli şekillerde kayda geçirilmiş oluyor. Ancak gönlümden geçen, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün (tabii başka bağlamlarda diğer ödüllerin de) yalnızca ödülü vermekle kalmayıp ödül verdikleri yazara dair o yıl boyunca etkinlikte bulunması, bu etkinliğin de paneller düzenlemekten çok o yazarın edebiyatını derinlemesine tartışan kitapların yayımına yönelik olması. Yazarlara dair eleştirel monografilerin yayın dünyasında çok yer bulamadığı, birçok yayınevinin eleştiri ve edebiyat araştırması basmadığı koşullarda Erdal Öz Edebiyat Ödülü ve Can Yayınları böyle bir girişimde bulunsa, ödülü eleştirel bir imkâna, güzellemeden ibaret olmayan bir eleştirel okumaya yol açan bir vesileye dönüştürse.

Selim İleri edebiyatı üzerine yazılan kitapları düşündüğümüzde başka yazarlara kıyasla bu edebiyatın şanslı olduğunu da öne sürebiliriz. Ahmet Oktay’ın Şeytan, Melek, Soytarı: Selim İleri’nin Romanı, Handan İnci’nin derlediği Şimdi Seni Konuşuyorduk: Selim İleri Kitabı, Yusuf Çopur’un Selim İleri: Dün, Bugün, Yarın, Seçil Toprak’ın Selim İleri’de Sinema ve Edebiyat, Fatih Altuğ’un Kapalı İktisat Açık Metin kitapları Selim İleri edebiyatını kitap boyutunda ele alan metinler. Birçok kıymetli yazar, bu derece ilgiyi de görememiştir ancak Selim İleri edebiyatının geçirdiği dönüşümleri, 1960’lardan beri devam eden süreklilikleri, ana hatlarını, yan yollarını düşündüğümüzde yazarın üretkenliğine ve çeşitlenişine yetişemeyen bir eleştiri ortamı söz konusu. Üstelik daha fenası Selim İleri edebiyatı üzerine düşünmek yerine, formülleştirilmiş bir şekilde Selim İleri adı duyulduğunda nostalji ve melankoli kavramlarının bir tür yafta gibi devreye sokulduğu söylenebilir. Bu bakımdan kavramların analiz etmek, açımlamak, keşfetmek için değil de eleştirel etkinliği durdurmak, bir edebiyatı dondurmak için dolaşıma girdiği bir ortamda ikamet ediyoruz.

Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. “Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir” demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor. (Tabii burada metin gördüğümüz yere insanı da koyabiliriz. İnsanın bin bir haline, titreşimine açık bir dikkat metne dönüşüyor bu edebiyatta.) Kendini metinle tekrar tekrar karşılaşmaya açmak, edebiyata dair şablonları icra etmek için değil bir metni bir başka gözle okumak, yeni bir gözle okumak için heveslenmek. Ancak Selim İleri’nin metinleri geçmiş deneyimleri, metinleri, günleri bugüne taşıyan bir mecra olmanın çok ötesinde bir zanaatkârlıkla da donanmış durumda: Geçmişle şimdi arasında mekik dokuyan metinleri her defasında bambaşka biçim denemeleriyle vücut buluyor. Selim İleri’nin metinlerinin kişilerine ve konularına odaklanıldığı kadar metinlerin yepyeni şekillerde örülme tarzlarına, başka metinler, filmler, oyunlar, operalar, müzikler ile kurulan mecralar arası ilişkilere dikkat edilmiyor. Aynı zamanda bu metinlerin çeşitli duyulara ve duygulanımlara açıklığı, bir duyusal deneyimin ya da duygulanımın insanın ve metnin gövdesine hangi nüanslarla nakşedildiği de Selim İleri edebiyatına dair eleştirel maceramızda henüz kat edilmemiş patikaları oluşturuyor. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün bu ve başka patikaların fark edilmesi için bir vesile olmasını umalım.

 

 

GİRİŞ RESMİ:

Selim İleri, fotoğraf: Ece Oğultürk