DİĞER
“Kimliğini arayan bir insanın varoluş süreciyle yine kendi kimliğini herhangi bir zaman diliminde, herhangi bir kültürde ya da herhangi bir dilde tam olarak bulamamış İstanbul şehri bir araya geliyor oyunda. Tolga İskit’in beden kullanımı, seyirciyle olan etkileşimleri, sahnede anbean değişimi, enerjisi ve Güray Dinçol’un sahnede yarattığı atmosfer etkileyici bir seyir keyfi sunuyor.”
"Thomas Hardy yazın hayatı boyunca sınıf ve cinsiyet adaletsizliklerini ele almaya çalışmıştır. Kırsal kesimden şehre göçü zorunlu kılan yoksulluğun şehirde de bitmediğini, tam tersine, gelenlerin halihazırdaki yoksul kitleye eklemlenerek hayatın daha da zorlaştığını anlatmıştır hep."
K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Mavi Anadolu içinde Azra Erhat’ı Balıkçı’dan ziyade Eyüboğlu’na yaklaştıran bir özellik, püritanizme varan ölçüde didaktikliğidir. Erhat, kitaplarını bir öğretmen edasıyla yazdığı gibi, okurunu da çok zaman öğrenci yerine koyar. Çalışkan öğrenci-titiz öğretmen ısrarı onda derin bir ahlakçılığa yol açar."
Zülfü Livaneli: "Bu romanda dengeyi kaçırmamaya çalıştım. Az ve öz bir anlatım olmasına gayret ettim. Yazdığım bazı bölümleri sonradan çıkardım. Bir de anlatıyla arama mesafe koymaya uğraştım. Zaten konu ağır, dram halindeki insanı anlatıyorum; bir de duygusallık katsam melodram olurdu."
Doğada Oyun ve Sanat Kampları’nda sanatçı ve sanat eğitmenleri Yasemin Erdin Tavukçu, Yeşim Tezgören ve Zeynep Cin çocukların oynayarak, çizerek, şarkı söyleyerek, dans ederek, bitkilere dokunarak, ağaçlara sarılarak doğaya, kendi doğalarına yakınlaşmalarına vesile oluyorlar. Pandemi sebebiyle ara verdikleri kamplarının muhteviyatını ve çocukların kendilerine sağlanan özgür ifade alanlarıyla nasıl da sağlıklı yetişkinliklere adım atabileceklerini konuştuk.
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 1939'da çağımızın bir eleştirisi olarak kaleme aldığı unutulmuş öyküleri, daha doğrusu aynı öykünün iki ayrı versiyonu: “Otomatik Adamlar Fabrikasında Bir Saat" ve "İnsan Kralı"...
Saray sanatçılarının soluk resmi, hidayet romanlarındaki değişim, TRT 2, hayaller, dindar nesil, çocuk kitapları, değişen Türk dizileri, ihtiraslar, bienaller, festivaller ve kültürel iktidar...
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
Artık kutsal kitaplardakine benzer, mahşerî boyutlar kazanan, muazzam bir nüfus hareketine tanık olmaktayız...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık