DİĞER
“Haber üreten yazılımlar, 2008 ekonomik krizinden en fazla etkilenen sektörlerin başında gelen medyada bir fırsat olarak görüldü. Gazetecilere kıyasla çok daha fazla haberi, çok daha ucuz ve hızlı bir şekilde üretebilen yazılımlar, insanların aksine hastalanmadan, şikâyet etmeden ve zam istemeden çalışabiliyordu. AP’nin bir yöneticisine göre yazılımlar aracılığıyla haber üretimi, gazetecilerin yaratıcı ve eleştirel bir faaliyet olarak gazeteciliğe daha fazla zaman ve enerji ayırmasını sağlayacaktı...”
"Yerleşik normların altında yatan kaosu fark etme becerisine sahip, Amerikan kültürünün belagatli ve soğukkanlı bir yorumcusuydu Didion. Sargıyı dikkatle çözer, sonra parmağını yaranın en acıtacak yerine ustalıkla bastırırdı."
"Girişimci gazetecilik medya sektörünün her alanında kural haline getirilmeye çalışılan güvencesiz ve esnek çalışmayı sahiplenerek bunu bir avantaja çevirmeye çalışmaktadır. Ancak bu avantaj yatırım alanının ve hedef kitlenin sınırı nedeniyle çok az sayıda patron için olumlu, çok büyük sayıda güvencesiz çalışan içinse olumsuz bir sonuç doğuracaktır."
Gökçer Tahincioğlu: Edebiyatın kalıcılığı, sonraki kuşakların bugünkü politik atmosferi anlaması açısından mühim. Bunu haberle yapmanız mümkün değil. Ve işin en temelinde yine bahsettiğim kaygı yatıyor elbette; bir roman yazmak istiyordum
Sadece Türkiye'de değil dünyada da kültür, siyasî ve sosyal değişimlerin silahı artık. Hangi sanat dalının, hangi sanatçının destekleneceğini siyasî hizalanmalar belirliyor...
Bu insanlar mesleklerini yaparak geçinebildiler, kendilerine birer hayat kurabildiler. Bugün artık mümkün olmayan şey ne yazık ki bu. Medyanın tüm alanları için geçerli belki de ama kültür sanat medyası için daha yakıcı bir sorun.
Evet, bugün "hâlâ" mümkün mü ve neden olmasın diye sormak istiyoruz, o gemiyi beklemeye ama umutla beklemeye devam etmek istiyoruz...
Adnan Gerger, Ses ve Sus romanını anlattı: Kendi varlığını, ötekinin kimliğini yok etme üzerine kurulu ve muktedir olmaya buna koşullanmış devlet, 'ses'e karşı her zaman tetikte kalmış. 'Ses'i her zaman yok edilecek düşman olarak bellemiş.
Metropollerde yaşadıklarımızdan çok uzakta, taşrada gazetecilik yapan bir kadın olarak maruz kaldığım, tanık olduğum tacizi, eril-cinsiyetçi söylemleri, uygulanan tahakkümü ve özellikle o erkeklerin haberleri nasıl yazdığını konuşmak istiyorum
Önde gelen Fransız gazeteci, yazar ve aydınlar, Türkiye’deki tutuklu gazeteci ve yazarların derhal salıverilmesi için dayanışma kampanyası başlattı...
Burcu Karakaş, 90’lı yıllarda devlet dilinin baskın sesi altında yapıl(amaya)n gazeteciliği, Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın adlı kitabında tartışmaya açıyor. Karakaş'la geride kalan 30 yıla ve bugüne baktık, değişen bir şey yok...
Türkiye boğuluyor bugün. Nice ikili anlaşma, nice sığlık, nice vasatlık içinde. Hakkı Devrim’in ardından bir aile ferdini kaybetmişçesine üzülenlerin tesellisi, Lülüş’üne kavuşmasından başka ne olabilir ki?
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık