DİĞER
"Casanova özellikle Avrupa’daki edebiyatlara, dillere ve milliyetçilikle birlikte daha da karmaşıklaşan ilişkiler ağına odaklanıyor. Bu odaklanma metaforik bir düşünme biçimiyle edebiyatı bir dünya olarak tasavvur ediyor. Ne var ki bu dünya, coğrafi bağlamda düşünülen bir dünya değil. İki temel karşıt kutbun söz konusu olduğu, girift ilişkiler ağının olduğu bir dünya tasavvuru. Bu tasavvura göre azami özerklik (otonomi) sahibi bazı Avrupa sahaları var; İngiliz ve Fransız edebiyatları örneğin."
“Cumhuriyet bayramımızda herkes iyi ve temiz rubalarını giyeceklerdir. Okullar öğrencilere, resmî daireler hizmet adamlarına verecekleri yeni rubalarını bu bayram günlerinde dağıtacaklardır. Ailelerin de çocuklarına yeni rubalarını bu bayram için almaları yerinde olur. Hayır cemiyetlerinin de fakir çocuklara verecekleri rubaları ve eşyayı bu günlerde dağıtmaları muvafık görülmüştür.”
Sadri Ertem: “Türk edebiyatından bahsederken, bir takım evvelden edinilmiş fikirleri bir kenara bırakmak ve 15 senelik hikâye ve romanı olduğu gibi karakterlendirmek icabeder. Rönesans geride değil, ileridedir.”
Üç ciltte tamamlanacak 100. yılında Cumhuriyet’in Popüler Kültür Haritası'nın 1923-1950 yıllarını kapsayan ilk cildi "Her Savaştan Bir Yara” üzerine, kitabın yazarları Derya Bengi ve Erdir Zat ile konuştuk...
Nasıl yağlıboya resim geleneğinin Avrupa’dan Türkiye’ye geçtiği söylenebilirse, hat ve tezhib gibi san’atların da “kökü dışarıda” olduğuna şüphe yoktur
Sadece Türkiye'de değil dünyada da kültür, siyasî ve sosyal değişimlerin silahı artık. Hangi sanat dalının, hangi sanatçının destekleneceğini siyasî hizalanmalar belirliyor...
Celâl Üster: Sanat servislerini bir lüks olarak gören gazeteler, gündemin yoğunlaştığı durumlarda kültür sayfalarına “ilk kurtulunması gereken safralar” olarak bakar
Şair Refik Durbaş, 74 yaşında aramızdan ayrıldı. Durbaş şiirleriyle olduğu kadar köşe yazıları ve dergiciliğiyle de tanınıyordu...
Politika gazetesinden Cumhuriyet'e, Frankfurt'tan İstanbul'a Aydın Engin'le çizgili röportaj...
Son 10 yılda Makyavelizm bir siyasî zekâ örneği ve liderlik başarısı olarak pazarlanırken, ilkeler ve değerler geri plana itildi; siyasete "seçim kazanıldığı sürece her şey mubahtır" mantığı egemen oldu...
Modern siyasî rejimleri sözüm ona geleneksel olanlardan ayıran hukukiliktir. Politikaya büyük yaklaşımlar, bir ülkede hukukun ve kurumların benimsenen çerçevede yeniden kurgulanmasını gerektirir
Devleti modern ulus-devlet hâline getirmek için işçi sınıfının kolunu kanadını kırmak, kendi mücadelesine olan güvenini azaltmak gerekiyordu...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık