DİĞER
“Gelenek icat etme ve kültürel formları koruma noktasında zannedildiği kadar 'muhafazakâr' olmayan bu topluluk nasıl oluyor da sanat ve edebiyatta yüz yıldır aynı temanın etrafında dönüp durabiliyor? İcat ettiğimiz en temel geleneğin şiddet, çürümüşlük, yozlaşma ve linç kültürü (bu bir kültürse?) etrafında toplanması bize ne söylüyor?”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Dovlatov’un edebiyatının en çarpıcı yanı belki de Brodski’nin 'olgun bakış' yahut 'sağduyu' dediği şeyin kesinlikle üsttenci bir yaklaşımı, kibri ve sözünü sakınmayı getirmemesi. Az bulunur, hakiki, eşitlikçiliği sağlayan ve buna davet eden bir olgunluk... Dovlatov’un yergisini, mizahını incelten de bu bakış, bu olgunluk."
İsmini Seyhan Erözçelik'in "şiir gulyabanidir, ölmez" sözlerinden alan ve 160. Kilometre tarafından basılan Gulyabani dizisinin manifestosunu ve çıkacak ilk kitaplardan bazı örnekleri Tadımlık olarak yayımlamıştık. Dizinin bu ay çıkacak yeni kitaplarından bazı şiirleri tadımlık olarak sunuyoruz.
Sadece şiir ve şiir üstüne yazılmış kitapları yayımlayan 160. Kilometre yayınevi 10. yılında, editörlüğünü Ömer Şişman ile Ahmet Güntan'ın üstlendiği yeni bir diziye daha başladı: Gulyabani. İsmini Seyhan Erözçelik'in "şiir gulyabanidir, ölmez" sözlerinden alan dizinin manifestosunu ve çıkacak ilk kitaplardan bazı örnekleri Tadımlık olarak sunuyoruz.
"Özgün felsefesinin yanında, modern psikolojinin doğuşuna da katkıda bulunmuş bir filozof olarak Spinoza, başkalarını yargılamanın kolay, anlamanın zor olduğunu söyler. Ona göre insan tıpkı kozmos gibi, belli bir nedenselliğe tabi eylemlerde bulunur."
Meursault Soruşturması, Camus’nün Yabancı'sının bir yeniden yazımını içeriyor. Davud, Yabancı’nın baş karakteri olan Meursault’nun öldürdüğü Arap’ın hikâyesini ele alıyor, Yabancı'daki boşlukları dolduruyor, bir eleştiri süzgecinden geçiriyor.
Son kitabıyla Feryal Tilmaç bizi on dört öyküde farklı kadınlık halleriyle tanıştırıyor. Kitabın adı aslında bir davet: “Sen yabancı değilsin, hikâyelerimi dinle” derken, bir yandan da insanla ilgili hiçbir şeyin yabancı olamayacağını hatırlatıyor bize.
Sahiden de sürekli yakınılan yokluklar yaratıcı bir negatif veri olmamış mıdır Türkçe edebiyatta? Büyük şairler, büyük romancılar, büyük öykücüler belli bir uçurumu veri alarak yaratmamış mıdır o büyük eserleri...
Yaban Yaşam, bizi yeniden yerküreye dokunmaya çağırıyor. George Monbiot, bu muhteşem yaradılışın “olağan mucizelerine” dikkatimizi çekerek bu sonsuz devinimde etkin bir rol oynamamız gerektiğini hatırlatıyor
Onat Kutlar'ı bizden ayıran ve gittikçe daha da vahşileşen teröre ve katliamlara inat, yeter ki perdesi kararmasın diye...
Edebiyatta inşayı değil, yıkımı ve öz-yıkımı arayan karakterlerin felsefî sarsıcılığı ve perişan cazibesinin nedeni şudur: İyi olarak sunulan ne varsa yıkılır, kimlik olarak sunulan ne varsa bozguna uğratılır...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık