DİĞER
“Devrim büyük bir sınır aşımıdır. Ama sınırı aşmak asıl olarak şimdiye kadar egemen olmuş bütün sınır kavrayışının ortadan kaldırılması anlamına gelir. Belki de artık sınır sözcüğünü kullanmamak gerekir. Eşik sözcüğü daha iyi olabilir: Eşikler her şeyin değiştiği, başka bir biçim aldığı noktalardır. Sınır, adı üstünde, sınırlar; ayırır, böler, kuşatır, çerçeveler, sabitler ya da bir kanala yerleştirir. Eşik ise bu sınırlama düzeninin değişmesidir... Demek ki devrim bir toplumun eşiği geçme girişimidir, ama belki daha önemlisi, eşikte bulunmanın deneyimlenmesidir.”
“Turan, Lewis’in ‘Batıda demokrasi ile çok sesli müzik, Doğuda demokrasi zaafı ve tek sesli müzik’ arasında kurduğu bağın aslında ona özgü ve yeni olmadığını hatırlattıktan sonra bu bakışın ne denli sığ olduğunu vurguluyor; tek sesli makamsal müziğin 'Doğunun geri kalmışlığının ve pespayeliğinin başlıca sembolleri arasında algılanmasına' tepkisellikten uzak bir sorgulama ile cevap veriyor.”
"Barbarları Beklerken'de imparatorluk açısından herkes insan değildir. Barbarlar düşmandır ama bir başka devletin düşman olması gibi değil, özel bir düşmandır, uygar dünyanın düşmanıdır; uygarlık hayvansal bir varoluş düzeyinden insan olmaya geçiş olduğuna göre, barbarların bu durumda insandan çok hayvana yakın bir varlık olmaları gerekir."
"Buyruğun içeriği değil, buyurmanın kendisi önemlidir. Artık bana şu iyi, bu kötü diyen, gökten ya da gelenekten gelen, önceden verili hiçbir ilke yoktur. Yasa, ahlaklı olmak için bize neler yapmamızı ya da neyi yapmamamızı söylemez; tersine, iyi ile kötü yasanın kendisinden türer. Modern yasadır bu, salt biçim ya da saf buyurma gücüdür."
"Şiiri Tanrısal, sınırsız kudrete sahip yaratıcı bir öznenin ürünü olarak görmeyi terk ettiğimizde lirik ve lirik olmayan ayrımı ortadan kalkıyor. Replikantların İç Dünyası, özellikle de lirik özne kavramını büyük ölçüde dinamitliyor; yine de alıntılar, aktarmalar, farklı sesler, düşünceler denizinde şair kendisine özgü bir ada yaratıyor."
"Kendimce yapmaya çalıştığım şey, bir roman yazarken kendi hikâyemi de olabildiğince işin içine katmak, anlatmak; bu hikâyeyi ilginç, okunur, takip edilir kılmak; anlattığım şeyin sadece benimle ilgili değil, yaşıtlarımla, kuşağımla ve hemşerilerimle de bağlantılı olması ve tüm bunları bilimkurgunun 'buralara özgü olsa şöyle olurdu bence' diye gördüğüm öğeleriyle birleştirmek..."
“Türkiye Kant Topluluğu'nu biraz daha yakından tanımak için ekiple anonim bir söyleşide online yolla buluştuk. Bildiğimiz dünyanın giderek tanınmaz hale geldiği bu dönemde akıl ve Aydınlanma üzerine yeniden düşünmenin, tartışmanın, konuşmanın, kafa yormanın tam zamanı..."
Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler vesilesiyle Erol Üyepazarcı ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümü: Popüler romanlar yazıldıkları dönemin aynası sayılabilir mi? Neden bazı eserler yazıldıkları dönemde çok popülerken zamanla tamamen unutulur? Uyarlama ile intihal birbirinden nasıl ayrılır? Popüler bir roman eleştirel olabilir mi? Yoksa “kanon” anlayışımızda bir yanlışlık mı var? Popüler edebiyatta kadın okurların ve kadın yazarların rolü…
Kitabevi yöneticileri, sahaflar, online satıcılar ve dağıtımcılar salgının etkileri konusunda ne düşünüyorlar?
"Bir metnin çevirisi ne demektir? Çeviri, okuyucunun tembelliğine mi yaslanmalıdır? Ya da iyi bir çeviri okuyucuya korunaklı ve sevimli bir oda kurup ona devamlı telkinlerde bulunan mıdır? Bir alıntının çevrilebilir olması, o alıntının çevrilmesi gerektiği anlamına gelmiyor, çünkü her metnin konuştuğu kadar sustuğu yerler var ve çevirmenler de susmayı seçebilir."
“Bilimkurgu romanları bilime izin veren, bilimsel bakımdan incelenebilecek dünyaları anlatır bize. Oysa Meillassoux, bilimdışı, bilime konu edilemeyecek özellikler gösteren dünyaların hikâyelerinin anlatılması için çağrıda bulunuyor; bu dünyalara dair bir anlatı imkânının görülebilmesi için felsefi engelleri ortadan kaldırıyor.”
Ülkemizde daha çok bir ahlak teorisyeni olarak tanıdığımız Kant'ın kurduğu sistem aslında bir politika felsefesi de içerir mi? Kant Felsefesinin Politik Evreni kitabının yazarı Prof. Dr. Hakan Çörekçioğlu'na sorduk
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık