DİĞER
“Esther Freud’un son romanı I Couldn’t Love You More, 1930’ların İrlandası’ndan ‘90’ların Londrası’na uzanan üç kuşak bir anne-kız hikâyesi. Babası ünlü bir ressam, büyük dedesi Sigmund Freud olan İngiliz yazarın son kitabı taşıdığı soyadı kadar iddialı. Bu inat, direnç ve aşk hikâyesi umarız kısa zamanda Türkiyeli okurla da buluşur.”
"Didik Didik Freud, sıkıcı bir Freud kronolojisine dayanan ya da resmî bir Freud biyografisi çizgisinde ilerleyen bir metin değil; tam tersine, nokta atışı tespitlerin, çarpıcı anekdotların, beklenmedik bağlantıların karşımıza çıktığı, son derece akıcı, sürükleyici bir anlatı."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Oidipus’un yani oğulun trajedisi aynı zamanda babanın trajedisi olarak da okunamaz mı? Oidipus’un trajedisi belki de gerçekte Laios’un trajedisidir. Oğul babanın günahını ödemektedir. Zira bir trajedi kahramanı olarak kaderine hiçbir dahli yoktur."
"Miss Holokost Survivor / The Pageant belgeseli bize toplumsal ve bireysel hafızanın hakikat ile kurduğu karmaşık ilişkisi üzerine, hafızanın duygu ve duygulanımlarla olan ilişkisi üzerine ve duygulardan arınmış, sıradanlaştırılmış bir hafızanın neye benzeyebileceği üzerine ilginç bir tanıklık sergiliyor."
“Her kayıp, bir yas sürecini de beraberinde getirir. Sigmund Freud’a göre bellek, yas karşısında direnir, çünkü yitirilen sadece bir kişi/nesne değil, insanın o kişi/nesneyle kurduğu ilişkidir aynı zamanda. Yaşanan kayıplardan sonra kişinin hayata sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için bir ‘yas çalışması’na ihtiyacı vardır. Yas süreci bir bakıma ‘öleni öldürme süreci’dir de.”
"Tüm dünya, aynı eve tıkıldık şimdi. Bu evde anlatılan masallar artık Daron Mouradian’ın Doğu’nun ve Batı’nın, dinlerin ve mitolojinin tüm kahramanlarını buluşturduğu, arşı alemde anlatılan tüm masalları birleştirdiği tabloları gibi olmalı. Tüm tarih, kültür birleşti, sınırlar, her zamankinden muğlak şimdi."
Hoffmann’ın Üstat Pire’si ötekinin düşüncelerini bilme ihtimalinin yarattığı tekinsiz arzuyla beraber önemli bir ayrıma da işaret eder
Mehmet Erte’yi de belli bir edebî türü (yetişme romanı) boşa çıkarmak için bu yetişme işini çok ciddiye alan bir teoriyle, psikanalitik düşünceyle flört ederken bulduk burada. Ama sonunda ne o teoriye ihtiyaç kaldı, ne de büyüme fikrine
Bizim için anlaşılmaz olan içsel ve dışsal pek çok şey, müzisyenin verdiği biçimde anlam bulur. Gelgelelim biz bu anlama müziği dinlediğimiz sırada erişemeyiz...
Philip Roth'un Portnoy'un Feryadı'na kulak kabartarak yola çıkalım; yanımıza arzuyu, aşkı ve cinselliği alarak günümüz Türkiye toplumundan, "erkeklik" merkezinden etrafımıza bir bakalım...
Lidia Yuknavitch: İnsanlığımızı ve varlığımızı yıkmak isteyen güçlere göğüs germe mücadelesinin her daim devam ettiği fikri bana az da olsa ümit veriyor
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık