DİĞER
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Her iki kitaptaki bu başarısız manzumeleri, klişe meydan okumalarla boş kahramanlık naralarını, çocuksu denebilecek kadar naif vatan millet anlayışını, bezdirici hamaseti mahkûm etmeden önce bir neslin ve bir dönemin psikolojisini de anlamak gerek. 1904 doğumlu Faruk Gürtunca ve onunla aynı kuşaktan olanlar, Balkan Savaşları’na, I. Dünya Savaşı’na ve sonrasında İmparatorluğun parçalanışına, İstanbul’un, İzmir’in işgaline, bağımsızlık mücadelesine kendi ömürleri içinde bizzat şahit olmuş, bütün bu karmaşanın ortasında yaşamışlardı."
Adı her sene Nobel Edebiyat Ödülü’yle anılan Milan Kundera, 1979'da çıkarıldığı Çek vatandaşlığına doksan yaşında yeniden kavuştu
Ali Özgür Özkarcı’nın kitabı Dört Köşeli Kambur'u okurken “Vatan nedir?” diyeceğiz mesela, “Neresidir?” diyeceğiz. Yazar da öykülerinin içinden sürekli fısıldayacak: “İnsanın saklanacağı yer kalmamışsa vatanı yoktur.”
“Göçmen edebiyatı” yerine “edebiyatta kültürlerarasılık/çokkültürlülük” demekle perspektif değişir, birçok farklı bakış/algı olanağı doğar
“Öteki” olmaya karşı çıkarken baskın kültürü sorgulayacak mıyız, kendi sesimizi duyurmak için farklı yollar deneyecek miyiz yoksa buna ayak mı uyduracağız?
Hangi nedenlerden kaynaklanırsa kaynaklansın coğrafî, kültürel köklere dayalı kimliği muhafazada ısrar etmek, tüm diğer görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp bir grubun “safları sıklaştırması”na yol açacaktır ki, bu yolun sonu ister istemez başka bir grubun dışlanmasına varacaktır...
Malve Lippmann ve Can Sungu’nun kurucusu olduğu bi’bak, göç, küresel hareketler, kimlik politikaları, kültürel hafıza gibi konulara odaklanarak bakışları farklılaştırmayı amaçlıyor
Ev sahibi ve misafir arasındaki ilişki etik bir ilişkidir. Ancak Almanya’daki misafir Türk işçilerin yerleşik hayata geçme fikri, mekâna ve kültüre ortak olma, egemenlik alanında eşitleşme anlamına gelmektedir
Menekşe Toprak: İster mülteci akını, ister ben doğduğumda Almanya’ya işçi olarak göç etmiş olan babamın örneğinde, isterse de bugün Türkiye’den Batı’ya yapılan beyin göçü olsun, hepsinde, az ya da çok, vatanında bulamadığını uzaklarda arayan bireyin arzularını yakalarsınız
"Türkiye’de yaşamayan, Türkçeden beslenmeyen biri Türkiye hakkında ne kadar yetkin olabilir, Türkçeyi ne kadar iyi kullanabilir ki?"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık