DİĞER
Haziran ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Ev, babalarının ölümünden sonra kardeşlerin birlikte büyüdüğü yazlık evde geçiyor. Üç kardeş bir araya gelirler ve kâh geçmişi anarak kâh gelecek planlarıyla bu evi nasıl değerlendireceklerine karar vermeye çalışırlar. Artık olan olmuş, giden gitmiştir. Ev tanıdığınız ev olmaktan çıkar. Karşılayan yok, tam kurtulalım derken anılar üşüşür. Anne-baba evini kapatmak duygusal patlamalar ve hüzün dolu. Zor bir şeydir ‘ev’den vazgeçmek; eşyalarla, çocukluğunla vedalaşmak."
Kitabevi yöneticileri, sahaflar, online satıcılar ve dağıtımcılar salgının etkileri konusunda ne düşünüyorlar?
"İnsanları savunmasız ve sürekli tehlike altında hissettiren sadece virüsler mi, “faal ve üretici hayat” fetişleştiğinde yılların geçmesi engellenemeyeceğine göre, herkes için kaçınmanın asla mümkün olmadığı yaşlanma tehlikesi her daim kapıda değil mi? Buna karşı savunmasız değil miyiz? Bütün bunlar pandemi halinde sarmış durumda değil mi bütün dünyayı?"
Güzel Ölümün Öyküsü okura sanki bu köhne dünyayı, sırf ona olan sevgisinden, bir barakaya tıkmış da bir “güzel” öldürmüş hissini doyasıya yaşatan bir roman...
Ceren Ercan: Bana benzeyen ve tamamen bana çok yakın olan insanlarla uğraşmaya başladım. Aslında kendimi parçalayarak o insanları yarattım ve kurdum
Fatma Tülin'in resimlerinde arzu var. Gözleriyle, ruhuyla yiyor her şeyi; inanılmaz bir iştahla, teniyle resim yapıyor
Reyhan Saygın: Sadece bu coğrafyanın değil, soluk alıp verebildiğimiz için bile minnettar olmamız gerektiğine şartlandırıldığımız ve her geçen gün daha da acımasız olan bu dünyanın canlı tanıklarıyız...
Bulunduğun alanla, orası sadece boşluk bile olsa bağlantı kurma, kendini konumlama tarifidir mekân...
“Sanat dünyasındakileri, yaptığım şeyin ‘sanat’ olduğuna inandırmak gibi bir derdim yok. Grafiti dünyasındakileri, yaptığımın Vandalizm olduğuna ikna etmekle daha fazla meşgulüm.”
Funda Çoban'ın Sokak Siyaseti adlı çalışması yaşam alanlarımızı merkeze almasıyla, ayrıca da alan araştırması bağlamında Berlin'de gerçekleşmiş olması ve kısmen de olsa Gezi Direnişi'ni eksenine katmasıyla son derece ilginç bir okuma
Keşke Nilgün Marmara’nın eseri de yaşamı da daha büyük ırmaklara gidebilecek kadar sürekli ve uzun olsaydı. Olamamasının nedeni depresyonlar kadar toplumsal anların karanlıklarında gizlidir...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık