DİĞER
Haziran ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Boğaziçi'nin Büyük Çöküntüyle doğuşu / Boğaz'ın suları çekildiği zaman / Gezegen24 / Kıraathane İstanbul Kitap Şenliği / "muhalefete şenliği egemen kılmak"
"Eşcinselliğin doğal olmayan bir ilişkilenme biçimi olarak alımlanmasına karşı, öykünün denizin tam ortasında kuir-oluşu konumlandırması, hikâyenin gidişatında doğanın büyük bir rol oynamasını sağlar. Karasu’nun insan ile insan-ötesi hayali bir balıkla yarattığı bu sevi ilişkisinde metnin parçalı ve katmanlı kuir dili, insan ve doğa ikiciliğini de bozuma uğratarak tasarlanmıştır."
Göçmüş Kediler Bahçesi'ni 45 yıl sonra keşfeden yepyeni bir okur, Bilge Karasu'nun kıta sahanlığında eşelenmeye, karasularında gezinmeye başladığı zaman neler hisseder? Osman Tümay'ın –başka metinlere de yaslanarak edindiği– Alsemender izlenimleri. Masal yazıldıktan yarım yüzyıla yakın bir süre sonra.
"Tarihteki bütün ‘büyük geceler’ birilerinin ‘yüce’ bulduğu kavram, sözcük ya da cümlelerin eseri değil mi? Her alanda en iyi eleştiri türü, yüce ve dokunulmaz olan kavramlar ve cümleleri sarsmak, bozmak ve bunların yerine başka yüce kavram ve cümleler koymamak değil midir?"
Mehmet Cevat Yıldırım, karantina günlerinde evinizdeki kediyle ilişkinizi yeniden gözden geçirmenize yol açabilecek kitapları ele alıyor. Kedilere dair ya da içinden kedi geçen kitapları…
Hem çok zevkli hem de zorlu bir iş bu: “Salâh Bey Sözlüğü”, bu sözlüğün, okuyanları Salâh Birsel’in farklı kitaplarına götüren bir vesile olmasını dilerim...
Aslı Şengil Buico annesi Nezihe Meriç'i anlatıyor...
Bilge Karasu: Yazmak Nezo. Pazar yahut Pazartesi günü söylediklerini hatırlıyorum. Yazmak bir ihtiyaç değil. Hava, su cinsinden bir şey? Onlar bulunmadıkça ihtiyaç oluyor gene.
Bu ayki dosyamızda yazılar, kritikler, anılar, mektuplar, öykülerle "çavlanın içindeki sessizliği" bozuyor ve Nezihe Meriç'i anıyor, gecikmiş mahcubiyetimizle anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz...
Halûk Aker hayatını kaybetti... Sevdiğimiz saydığımız bir insan ölünce, o insan ‘hayatını', biz de o insanı kaybetmiş oluruz, öyle deriz, ama gerçeklikte kaybetmiş midir o insan, hayatını?
İmkân sorusu çok önemli bir dilbilimsel ve felsefi soruya açıldığı için de sorulması gereken bir soru: Çeviri nasıl oluyor da mümkün oluyor?
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık