DİĞER
"Karamustafa’nın yerleştirmesi kriz ve olası şiddeti mekân, nesneler ve sesler üzerinden gösterirken, Nesli Türk odağına bedeni alıyor: bir patlama sonrası hali andıran, ‘kan revan’ içinde kalmış, tuvalden taşacakmış gibi duran ‘taşan’ ve ‘aşırı’ bedenler."
Pandemi, mülteciler, Ukrayna savaşı, küresel iklim krizi, yolsuzluk, politik gerginlik, artan ırkçılık ve ayrımcılık, ekonomik kriz, distopyalar… Bütün bu gergin gündemi biraz olsun unutup rahatlamanızı sağlayacak, seyahatte ve tatilde yanınızda gezdirebileceğiniz, neşeli ve sürükleyici bazı kitaplardan küçük bir derleme...
"Ne demişti Carver, Wolff ve Ford’la arkadaşlıkları hakkında? 'Eserleri ve kişilikleri meltem ile tuzlu su kadar farklı. Benzerliklerin yanı sıra bu farklılıklar ve tanımlanması zor başka bir şey onları dost kılıyor.' Buradaki 'tanımlanması zor başka bir şeyi' tanımlamaya çalışmayacağım, ama bu 'şey'in ne olabileceğine dair –adını koymadan, bir sınıfa, ekole sokmadan– bir şeyler sezmek sanki mümkünmüş gibi geliyor bana."
"Dalí, Alice’in dünyasına sürrealist bir mercekle iner ve özgürce keşfe çıkar. Burası onun çok iyi bildiği bir yerdir. Rüyalarda merakla gezmeye en az Alice kadar aşinadır. Canlı renk seçimlerinin arasından bakan, bambaşka güzellikte bir seri sunar bize. Dalí’nin çizimleri Alice’in sadece çocuk kitabı olmadığını bir kez daha hatırlatır niteliktedir."
50 yıllık suskunluğun ardından, şair Türkân İldeniz’in kitapları, üstelik yeni şiirleriyle birlikte, yeniden okurla buluştu. İldeniz’in “konuşmama” kararı nedeniyle, kitapların yayımlanması için iki yıldır çaba sarf eden ve editörlüğünü üstlenen şair Betül Dünder ile bütün bu süreci ve Türkân İldeniz’in şiirini konuştuk.
"XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da yalnız folklor değil, özgül olarak erotik folklor konusunda kayda değer çalışmalar yapılmaktaydı, örneğin 1883–1911 yılları arasında 11 cildi yayınlanan Kryptádia ve 1904–1913 yılları arasında 10 cildi yayınlanan Anthropophyteia başlıklı diziler gibi."
“‘Eski’ bir savaşa dikilmiş bu kitap-abideden, sözlü mezardan, kelimelerden oluşan şehitlikten başımızı kaldırdığımızda yaşadığımız dünyayı ve onun savaşlarını görmekten başka bir çaremiz olmuyor.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Erotokritos’u hıfz etmiş olan insanlar vardı. Başından sonuna kadar neredeyse on bin dizeyi ezbere bilirlerdi. Geri kalan halk ise bazı dizeleri ezbere bilirdi, sevdiği kısımları. Ama herkesin, her bir Giritlinin mutlaka Erotokritos’tan okuyabileceği bir bölüm vardı. (Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan ikinci nesil Giritliler de bunlara dahildir.) Ve her vesile ile bu şiir okunurdu. Giritliliğin ayrılmaz bir parçasıydı. Neredeyse kutsal bir metin kadar saygı gören, ciddiye alınan bir şiir..."
Sürrealizme feminizmi getiren Leonora Carrington'ın metinlerinden Lewis Caroll ile André Breton'a ve sürrealizmin en temel sorusuna bir yolculuk: "Kimim ben?"
“Bir deri fabrikasında amele hayatını görmek üzere gönderdiğimiz muharririn gördükleri: Yerde iki üç mezar, etrafında korkunç müteaffin bir koku; leş, ölü hamam otu, lağım, yün, barsak kokusu. Önümüzde sarı, sarı yüzlü bir adam..." Sözü edilen muharrir, Sait Faik'tir.
"Alice Miller’ın oğlunu savaş zamanı kendisini istismar eden Gestapoya benzettiği bir babayla büyütmesi, hem cinsel istismar üzerine yazan ve hem de her ebeveynin eğer çocuğunu dövüyorsa bir suçlu olduğunu savunan birinin, oğlunun uğradığı cinsel istismara göz yumması adeta kendi trajedisini, travmasını çözemediği için oğluyla tekrar ettiğini gösteriyor."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık