DİĞER
“Prose’un da alıntıladığı, Hemingway’in yazmak için yola çıkmışlara bir tavsiye niteliğinde olan 'Yazabildiğin en hakiki cümleyi yaz' cümlesini okurlara da söylemek gerekir diye düşünüyorum. En hakiki cümleleri yazan yazarları bulun ve kıymetlerini bilin.”
K24'te Temmuz ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Dünyanın Güçlü Tarafı sadece hatırlamak, unutmak, hafıza üzerine bir roman değil; roman kişileri başlarına gelenlerin, hatırladıklarının ve unutamadıklarının etkisiyle farkında olarak ya da olmayarak çok daha geniş bir çerçeveye uzanan sorulara yanıt ararlar roman boyunca – zaman, ölümlülük, sonsuzluk, boşluk…"
Ucube rejimler dünya savaşları ikliminde türediler, umut tacirliğiyle insanlık suçlarını birleştirerek yabancılaşmanın toprağında ölüm çiçekleri büyüttüler
Mekân Feşmekân, "bir mekân kullanıcısının günlüğü"nü tutmak amacıyla yazılmış gibi görünse de her Perec metni gibi kurmacanın sınırlarında geziniyor
O Aşk Dinmedi kitabında biçim söyleşi, biçem de söyleşi ancak “inceleme, deneme, anı türleri”ni birlikte de görüyoruz; elli yıllık birikimi, verimi okuyoruz...
Adaleti temsil eden hanımın gözünü yeniden bağlayın, eline terazisini verin. Dilbilimci, eleştirmen, çevirmen Necmiye Alpay hocamıza aylardır yapılan, zulümdür
Bir dilde kar yağıyor, kâr elde ediliyorsa gereksiz karışıklık çıkarmanın âlemi var mı? Yok; minarenin alemi var. Hatta arıza gibi algılanmasın diye hattâ’ya hakkı olan şapkayı tahsis etmenin ne sakıncası olabilir? Şapkaya ek bedel mi talep ediyorlar?
Bir ân geliyor ki şu düzeltme imini hiç kullanmayayım diyorum, her ne kadar Türkçe’nin sesçil yazımı olduğuna inat etsem de (öyle de)! Öte yandan pratiğe dönecek bu kararı da “ilân” etmek gerekiyor...
Necmiye Alpay'ın dile yönelik çabası, yalnızca teknik bir uzmanlıktan ibaret değildir, aynı zamanda politik bir bilincin ürünüdür
Türk Dil Kurumu 1935'te bir Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu yayımlamış. Ama artık ne o Osmanlıca kelimeleri biliyoruz ne o Türkçe kelimeleri...
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’nun özelliklerinden biri, edebiyat tarihimizde roman olarak tanımlanmayan, türü olarak içinde “roman” yazmayan, “hikâye” olarak tanımlanan kitapların roman olarak yer alması
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık