Aslı Atasoy

10 Ocak 2025

Mobbing: O zaman ne yapmalı?

İş dünyasında sıkça rastlanan mobbing, vahşi bireysel çatışmaların ötesinde, toplumsal yapının ürettiği bir sorun. Bireysel farkındalık ve kurumsal politikalar bu sorunu çözmekte yetersiz kalırken gerçek çözüm ancak kolektif bir dönüşüm ile mümkün

Günümüzde popüler kavramlar ve sözcükler havada uçuşuyor. Hepsi mutluluk vaadinde bulunan ideal insanı ve toplumu tarif etmek için kurgulanmış. Ancak bu “ideal” kavramının içi boş ve ona yaslandığınız an, er ya da geç çökmesi kaçınılmaz. Gerçekten böyle olmasa, rekabetin ve bireysel başarının kutsallaştırıldığı çalışma ortamlarında mobbing yerine dayanışma hikayeleri duyardık ama duyulmuyor. Bunun yerine artan sayıda simgesel hatta fiziksel şiddet ve hak gaspları dünyamızı ele geçirmiş durumda. 

Mobbing, modern işyerlerinde rastlanan yapısal bir olgu olarak, bireylerin sistematik olarak psikolojik tacize maruz kaldığı süreçleri ifade ediyor. Bu durum, yalnızca bireysel çatışmaların bir sonucu olarak değerlendirilmemeli. Aksine, toplumsal yapının derinliklerine nüfuz eden ideolojik mekanizmaların bir yansıması olarak algılanmalı. 

Hatta daha iddialı bir analiz yapmak istersek, içinde yaşadığımız neoliberal performans toplumunun doğrudan sonucu diyebiliriz. Artık bireyler alışılagelen anlamda disiplin altına alınmıyor; bunun yerine kişinin zorunlu olarak içselleştirdiği performans baskısı ile yönetiliyor. Performans ve arkasındaki rekabetçi ideoloji, bireyi yalnızlaştırıyor. Geçmişte, cezalandırma tehdidi ile ilerleyen disiplin toplumu, yerini insanları sürekli daha iyisini yapmaya zorlayan performans toplumuna bırakmış durumda. İşte burada da mobbing, başarısız olarak etiketlenenleri dışlama mekanizması olarak çalışıyor. 

Mobbingin maskesi: “Biz bir aileyiz”

Mobbing dosyasını hazırlarken konunun ne kadar geniş olduğunun farkındaydım. Bu yüzden net ve odaklı bilgi verebilmek adına kapsamı sınırlı tuttum. Çalışmamda ağırlıklı olarak akademi ve özel sektör çalışanları ile görüştüm. Karşılaştığım örnekler hem çok çeşitliydi hem de derin bir acı barındırıyordu. Ancak, birçok kişi isimlerinin açıklanmasını istemediği için bu hikayelere yer veremedim.

Görüşmeler sırasında, mobbingin tam olarak bilinmediğini ve bundan daha da üzücü olanın, birçok kişi tarafından “normal” bir davranış biçimi olarak içselleştirildiğini fark ettim. Bu durum, belki de mobbingin kendisi kadar tehlikeli. Çünkü bu içselleştirme, şiddeti görünmez kılıyor ve sürekliliğini sağlıyor.

Simgesel şiddetin görünmezliği

Mobbing karmaşık bir kavram ve farklı derecelerde, çeşitli taktiklerle kendini gösterebiliyor. Bazı durumlarda başka kavramlarla açıklanabilecek gibi görünse de temelinde her zaman bir şiddet biçiminden söz etmek mümkün. Bu şiddet, dil ve semboller aracılığıyla uygulanarak birey üzerinde görünmez bir baskı kuruyor ve etkileri çoğu zaman derin izler bırakıyor. Sonuçları ise yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil, çalışma ortamının bütün yapısını tehdit edebilecek kadar korkutucu olabiliyor.

Performans toplumu

Performans baskısı, bireyin rekabet ederek güçleneceği yanılsaması yaratıyor. Oysa bu yanılsama, çalışanın yalnızlaşmasına ve giderek güçsüzleşmesine neden oluyor. Bu "daha iyi olma" zorunluluğu, mobbing yapanlar için adeta bir dayanak noktası oluşturuyor. Mağdurun sürekli “yetersiz” olarak etiketlenmesi, failler tarafından bir haklılık gerekçesi olarak sunuluyor. Eğer kişi kendiliğinden işten ayrılmazsa, bu etiketleme işten çıkarma için kullanışlı bir bahane olarak devreye sokuluyor. 

Guy Standing’in “yeni tehlikeli sınıf” diye tanımladığı “prekarya” günümüz çalışanlarının durumunu tarif ediyor. Çalışanların özlük haklarından yoksun bırakıldığı, yalnızlaştırıldığı ve güvencesizliğe mahkûm edildiği prekaryalaştırma ortamında, şiddet, mobbing aracılığı ile bir sindirme ve kontrol mekanizmasına dönüşüyor Güncel ideoloji, bireylerin iş yerlerinde kendilerini sözde güvende hissetmesini sağlayan yapay bir dünya yaratırken, aynı zamanda bu güveni yıkacak hamleler ile bireyi yalnız ve güçsüz bırakıyor. 

Genç kadınlar daha fazla risk altında

İnsan hakları alanında çalışmalar yapan Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 2022 yılında yaptığı bir araştırmaya göre işyerinde şiddet ve taciz, dünya çapında yaygın bir durum. Çalışan yetişkinlerin yüzde 23'ü en az bir şiddet ve taciz biçimine maruz kalıyor. Bu da yaklaşık 750 milyon çalışan anlamına geliyor. Hakaret, tehdit, zorbalık veya korkutma dahil olmak üzere psikolojik şiddet ve taciz en sık bildirilen biçimi. Ve özellikle genç kadınlar daha fazla risk altında.

Adalete giden yol çok uzun

Mağdur hakkını hukuk yoluyla aramaya kalktığında, karşısında çok daha zorlu bir süreç buluyor. Adli süreçte mobbingin varlığını kanıtlayabilmek için alması gereken raporu verecek bir kurum bulmak neredeyse imkânsız. Tüm bu engeller aşılsa bile, sürecin uzunluğu mağdurun sıkıntılı zamanlarının uzaması anlamına geliyor. Dahası, her şeyin tanığı olan çalışma arkadaşlarının sessizliği ve mağduru yalnız bırakması, bu travmatik süreci daha da derinleştiriyor.

Nasıl?

Mobbing, yalnızca bir iş yeri sorunu değil, sistemin kendini yeniden üretme biçimi olarak toplumun sorunu. Ve artık çok iyi biliyoruz ki bireysel farkındalıklar ya da kurumsal iyi niyet gösterileri, bu yapısal şiddeti ortadan kaldırmaya yetmiyor.

Hakikati dile getirmek, bu boğucu atmosferde nefes almanın ilk adımı ama yeterli değil. Bu nedenle mücadele, bireysel direniş ile değil ortak bir özgürlük arayışı ile olmalı. 

Yan yana gelerek bu sistemi ve giderek güçlenen şiddet döngüsünü kırmak mümkün.

Hazırsanız başlayalım mı?

İyi olmanın bedeli: İş yerinde mobbing

Zuhal Olcay: Oyunculukta tahmin ettiğinizden daha sert mobbing var

Meltem Cumbul: İşsiz bırakılarak cezalandırıldım!

Prof. Dr. Gökhan Bozkurt: Doçentlik kadrom 10 yıl boyunca verilmedi, gerekçesiz bekletildim

Barış akademisyeni Prof. Dr. Taner Özbenli: Mobbing; politik, toplumsal ve kültürel boyutları olan yapısal bir sorun

Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Eylem Özlem Ergüven: Mobbingin sistematik çözümü için liyakat ve ciddi yaptırımlar gerekli!

Psikolog Hilal Aydın Özcan: Mobbing uygulayanlar ya çok güçlüdür ya da güç elde etmek isterler; mağdurlar kendini suçlamaya yatkın bireylerdir

Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı İlhan İşman: Müstakil bir mobbing kanunumuz yok; mümkünse tarih ve saat vererek mobbing günlüğü tutun

Avukat Gülcan Kartal: Türk Ceza Kanunu’nda mobbing düzenlenmemiştir, gerçekleştirilen fiiller var olan düzenlemeler ile cezalandırılır

Prof. Dr. Nadir Arıcan: Adli Tıp Polikliniği, travmaya bağlı zarar gördüğünü kanıtlamaya çalışanları kabul ediyor