Hasan Cemal

22 Ocak 2021

Yarım asırlık dostluk ve demokrasiyle hukukun sefaleti üzerine bir yazı...

Etraf tenhalaştıkça bazı dostluklar güçleniyor!

Kırk yıllık değil, elli küsur yıllık dostluk...
1969 yılı Ankara'sı.
Ben Devrim'de, Cengo Aydınlık (Beyaz)
ve İşçi Köylü'de "devrim arayışı" içindeyiz.
Ofislerimiz Kızılay'da, bir apartmanın
ikinci katında karşı karşıya.
Beni her gördüğünde
Cengo'nun klasik selamı:

Ne haber
karşı-devrim?

Silivri'de umut nöbeti

Yıllarımız böyle geçti,
devrim ve demokrasi arayışıyla...
Hazin ama hâlâ bulamadık,
ikisine de kavuşamadık.
Cengo'yla ara sıra birbirimizin
gırtlağına sarılsak da,
dostluğumuz zamana,
bütün iniş çıkışlara dayandı.
Ve gelecek kısaldıkça,
etrafımız ıssızlaştıkça
daha da güçlendi bu dostluk.
Belki de kaç kişi kaldık duygusu
bizi birbirimize daha çok yakınlaştırdı.


Hrant Dink cinayetinin 14. yıldönümüne,
Cengiz Çandar hakkında
"yakalama kararı" haberiyle girdik.
Canım çok sıkıldı.
Mahkeme, bir süredir İsveç'te bulunan
Cengiz Çandar hakkında açılmış olan
bir davadan ötürü istinabe yoluyla
ifadesinin alınmasına karar verirken,
bir taraftan da ifadesinin alınması
için "yakalama kararı" çıkarttı.
Cengo'nun yakışıksız diye nitelediği
yakalama kararı, Türkiye'de demokrasinin,
hukukun, adaletin içine
düştüğü sefaleti
yansıtıyor.
Başka ne denilebilir ki?..
Sevgili Cengo, sadece Türkiye'de değil,
uluslararası alanda da isim yapmış
bir gazetecilik kariyerine sahip.
Uzun meslek kariyerinde
çok sayıda uluslararası şahsiyet
ile özel dostluk ilişkileri geliştirdi.
Filistin lideri Arafat'ın gazetecilik
ilişkisinin ötesine geçen, sevgi bağlarıyla
bağlı olduğu yakın dostuydu.
Keza, Irak'ın Saddam sonrası
ilk Cumhurbaşkanı Mam Celâl'in de,
Şu andaki Irak Cumhurbaşkanı
Barham Salih'in de...
Benim de gayet yakında tanıdığım
Celâl Talabani ile Bağdat'ta
ve sevgili Mehmet Ali Birand'ın da
katılımıyla Ankara'da,
Barham Salih'le de Erbil'de
defalarca birlikte olmuştuk.
Cengo, son iki yıldır Barham Salih'i
Süleymaniye ve Bağdat'ta görmeyi sürdürdü.
Bosna'nın Aliya İzzetbegoviç'i de
Cengo'nun gönül verdiği Bosna davası
sırasında kişisel ilişkiler geliştirdiği
ve destek verdiği insanlardan biriydi.
Cengiz'in 1995'te savaş zamanı
düzenlediği ve Sabah gazetesinde
günlerce kaleme aldığım bir
Bosna seferinde Bihaç'ta, sonra da
Saraybosna'da İzzetbegoviç'le buluşmuştuk.
Aliya'ya bugünlerde pek yaygınca kullanılan
Bilge Kral sıfatını da Cengiz,
bir yazısına başlığı olarak takmıştı.
Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün
kısılmaya başladığı günlerde,
Stockholm Üniversitesi'nin
Türkiye Çalışmaları Enstitüsü'nden
aldığı bir davet ile
yurt dışında çalışmaya başladı.
Aynı dönemde Oxford'dan da davet almıştı.
T24'te 2016 Nisan'ında iki gün üst üste
yayımlanan uzun röportajında
Stockholm Üniversitesi ve Oxford'a
gideceğini açıklamıştı, ve gitti.
İsveç'te bulunduğu dönemde
üzerinde çalıştığı kitap, geçen yıl Haziran
ayında ABD'de yayımlandı.
Stockholm Üniversitesi'nde
"Saygın Konuk Araştırmacı" olarak
bulunurken, son üç yıldır,
İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde
Ortadoğu konusunda
Kıdemli Uzman sıfatıyla çalışıyor.

1995, Bosna Savaşı'nda Sabah ekibi...

Araştırmalar yapıyor, dünyanın
dört köşesinde konferanslara katılıyor.
Yeri yurdu, sıfatı belli.
Türkiye'de Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a
danışmanlık yapmış, 40 yıllık bir gazeteci
ve aydın olan Cengiz Çandar hakkında,
IŞİD'le savaşırken Rakka önünde hayatını
kaybeden bir genç kız için, babasının
acı dolu satırlarını okuduktan sonra
30 Mayıs 2017'de yazdığı şu
iki cümlelik tweet için dava açılıyor:

Kırmızı Fularlı Kız,
Gezi'nin içimizi ısıtan
en güzel gülüşlü meleği.
Rakka önünde toprağa düşüp
yıldızlara yükselerek içimizi yine yaktı. 

Dava üç buçuk yıl sonra açılmış
ama Cengiz'in hakkında açılan
davadan haberi yok.
Çünkü ifadesinin alınabilmesi
için bulunamamış.
İsveç'te legal bir konumda yaşayan,
Stockholm Başkonsolosluğu'nda
kaydı bulunan Cengiz'i, bir kadastro
işlemiyle ilgili olarak Bursa'daki bir
mahkeme buluyor ama
İstanbul Başsavcılığı bulamıyor.
Cengiz dün "yakalama kararı" üzerine
yaptığı açıklamada bunu pek
inandırıcı bulmadığını vurguladı.
Yazdığı iki cümlelik bir tweetten ötürü
üç yıl sonra hakkında açılan davadan,
davanın diğer sanığının kendisini
bulup haberdar etmesiyle haberi oldu.
Cengo, ifade vermek için Türkiye'ye gelecekti.
Pandemi koşulları nedeniyle,
ifadesinin istinabe yoluyla,
yani İsveç makamlarına yazı yazılarak
alınması için talepte bulundu.
Hâl bu iken, adı sanı, kariyeri, kişiliği,
adresi, her şeyi belli, Cengiz Çandar için
"yakalama kararı" çıkartılması
neyi ifade ediyor?
Adaletten, hukuktan ne kadar uzak
bir memlekette yaşadığımızı elbette...
Cengiz, dün yaptığı ve çeşitli medya
organlarında yayımlanan açıklamasında
bunu "ülkemde adalet mekanizmasının
içine düşürüldüğü durumu ortaya koyan
bir yeni olumsuz örnek" sözleriyle yorumladı. 

1980'ler, Nadir Nadi'nin evinde Mikis Theodorakis için
verdiği davette Tuba, Cengo, HC.

Açıklamasını, "Bütün bunlar
ne yazık ki Türkiye'de adalet
mekanizmasının içine düşürüldüğü
bu hazin durumu
örtmek için yeterli olmayacak"
cümlesiyle noktaladı.
Aslında sözcükleri doğrudan
kullanmadan söyledi,
Türkiye'de demokrasiye bir
darbe daha
vurulmuş olduğunu.
Demokrasi ve hukuk bu topraklarda
öyle darbeler yemiş ve yemeye
devam ediyor ki, kendisine ilişkin 
bir gelişmeyi olan bitenin yanında
çok da öne çıkartmamak gereğini
düşünmüş olmalı.
Sevgili Cengo;
Canını fazla sıkma kardeşim.
Yarım asırdır öyle acılar yaşadık ki,
bunlar da geçer gider.

Demokrasi notları 10 yarına...