Karar yazarı Mustafa Karaalioğlu, Türkiye'de kimsenin adalete ve yargıya güveni kalmadığını savunarak, Gezi davası tutukluları Osman Kavala ve Tayfun Kahraman'ı örnek gösterdi. Karaalioğlu, "Sadece fikir hürriyetini kullandıkları için sıradan insanların, akademisyenlerin siyasetçilerin ve gazetecilerin kolaylıkla hapse atılmaları gibi" dedi. Gündem olan Sinan Ateş davasının "kaygıyla" izlendiğini söyleyen Karaalioğlu, "Bugüne kadar olanlar şöyle dursun, davanın ilk haftasından sonra Sinan Ateş davasının akıbetinin adaletsizlik olacağından kimin şüphesi var? Açık delillere rağmen genişletilmeyen soruşturma topluma 'bu davadan umudunuzu kesin' mesajından başka ne söylüyor?" ifadelerini kullandı.
" Kamuoyuna, medyayla yansımayan kimbilir kaç dava, kaç haksızlık yargı çarkları arasında öğütülüp gidiyor ve gücü yargının yozlaşmasına direnmeye yetmeyen kimbillir kaç kişi, sessizce kaderine boyun eğiyor?" diyen Karaalioğlu'nun "Yargı bu haldeyken o söze kim güvenir?" başlıklı köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Onlar boyun eğiyor çünkü ülkenin gözü önünde işlenen hukuk cinayetlerinden cesaret alanların siyaset, para ve tahdit gücüyle yargı üzerinde egemenlik kurmalarına mani bir hal bulunmuyor.
Dava dosyasına bakmadan, kendi medyalarında yayınlanan ve çoğu sonradan boş çıkan iddialara bakıp “oh olsun” diyen küçük bir azınlık hariç, sadece iktidarın arzusuyla insanların hayatlarının karartıldığı bir düzende yargıya kim güvenir, adaleti kim bekler? Ve “madem yargı böyle çalışıyor” deyip gerektiğinde elindeki gücü kullanmaktan kim geri durur?
Şimdi önümüzde kaygıyla izlediğimiz Sinan Ateş Davası var. Bugüne kadar olanlar şöyle dursun, davanın ilk haftasından sonra Sinan Ateş davasının akıbetinin adaletsizlik olacağından kimin şüphesi var? Açık delillere rağmen genişletilmeyen soruşturma topluma “bu davadan umudunuzu kesin” mesajından başka ne söylüyor? Sinan Ateş’in eşi, annesi, ailesi ve hala hukuktan umudu olan vicdan sahiplerinin alabileceği başka bir mesaj var mı? Oysa, arkasında bu kadar çok ve bariz parmak izleri bırakılan başka bir “siyasi cinayet” yoktur.
Hukukun bu kadar değersizleşmesi bırakın bir hukuk devletine, sıradan bir topluma dahi yakışmaz. Şu ülkenin kaderine bakın ki kaybettiği bir seçim iktidarı ekonomideki bütün iddialarından vazgeçirip tam tersi yola sokuyor da hukukta zerre kıpırdatmıyor. İktidarın yargı üzerindeki baskı, etki ve yönlendirme imtiyazı asla sarsılmıyor. Ülkeyi yönetenler yargıyı kendi kudretlerinin vazgeçilmez bir aracı olarak görmekten zinhar vazgeçmiyor.
Böyle bir tabloda elbette kimse yargıya güvenmez, güvenemez. “Dava yargıda, mahkemenin vereceği kararı bekleyelim. Yargı en doğru kararı verecektir” sözü elbette kimseyi inandırmaz, inandıramaz. Dava yargıda da, hangi yargıda? Kimin yargısında? Gücün üstünlüğünü hiç çekinmeden hukukun üzerine koyarsanız, akla bunlardan gayrı soru gelmez."
Sinan Ateş davasında neler oldu?Duruşmanın ilk iki gününde 21 tutuklu sanık savunma yaptı. Üçüncü gün ise davanın son tutuklu sanığı ile sanık avukatları dinlendi. Ayşe Ateş, iki MHP'linin ismini verdiMüşteki ve müşteki avukatlarının dinlendiği dünkü celseye Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in sözleri damga vurdu. Müşteki sıfatıyla duruşmanın dördüncü gününde ilk kez konuşan Ayşe Ateş, "Sinan, bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış" dedi. Kerem Gökay Öner'den savcılığa suç duyurusuAteş davasının duruşması devam ederken, bir başka gelişme yaşandı. O dönem Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olarak Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında görev yapan Kerem Gökay Öner, avukatı Suna Öztaşdönderen aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 3 Temmuz'da sunduğu suç duyurusu dilekçesinde Tolgahan Demirbaş'ın sokakta yakalandığı belirtilen polis tutanağının "sahte" olduğunu ve bu tutanağın Demirbaş'ı gözaltına almayan polisler tarafından hazırlanarak imzalandığı iddia edildi. Ateş ailesinin avukatlarından Süleyman Kavak, "Tolgahan Demirbaş'ı, Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına aldık. Demirbaş’ın sokakta gözaltına alındığını anlatan yakalama tutanağı sahte" diyerek suç duyurusunda bulunan eski polis müdürünün dosyada tanık olmasını talep etti. Bugün (05.07.2024) tarihinde görülen davanın 5. duruşmasında ise ara karar verildi. Mahkeme, Mahkeme, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar ve Ufuk Köktürk'ün tutuklulukta geçirdikleri süre değerlendirilerek yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbirlerinin uygulanması suretiyle tahliyelerine karar verdi. Ateş ailesi avukatlarının, Sanık Tolgahan Demirbaş'ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde yakalanıp yakalanmadığının tespiti için eski Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner'in tanık olarak dinlenilmesi talebi ise reddedildi. Mahkeme, Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere duruşmayı 19 Temmuz'a erteledi. |