DİĞER
“Şiir üzerine yazmayan şairleri çok ciddiye almamıza gerek yok aslında. Bu iş bir gizem işi değil çünkü. Şiir yazmak sadece kendi başına anlam kazanabilen bir şey değil. Zorunlu olarak yorumunu da arzulayan bir süreç. Bu yorumu bugün bir Süpermen çıkıp yapmayacak. Herkese karşı adaletli bir eleştirmen modeli artık tarihe karıştı.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Cinayet nedir, nasıl olur? Nasıl ölünür bir taraftan, nasıl bir cinayet işlenir, nasıl öldürülür; ölürken ne olur, öldükten sonra ne olur, vs… Bunlar için de tabii adli tıpta epey morg gezdim, epey çalıştım. Otopsi fotoğraflarıyla çalıştım. En önemlisi tabii Ali Haydar oldum, Nihan oldum, Asuman oldum, anne oldum, hepsini bir bir oldum..."
Adania Shibli’nin küçük ayrıntılarla ördüğü kısa romanı bir odaklanma şaheseri, sakin ve kahredici bir zulüm anlatısı.
"Okuma yazmayı bilmeden önce ebeveyni ona kitap seçerken, okuryazarlıkla birlikte çocuk kendi seçimlerini yapmaya başlıyor. Okumayı öğrenen çocuk bir eşikten geçiyor ve artık bir okura dönüşmeye başlıyor. Artık kendi edebi seçimlerini yapabilen 7-12 yaş aralığında öne çıkan kitapları sizler için derledik."
Nobel Komitesi’nin iki üyesi, Peter Handke’ye ödül vermeden önce Bosna’daki savaş suçlarıyla ilgili tavrı hakkında yazılan iki farklı kitabı referans almış. Her iki kitap da doksanlı yıllarda ortaya atılan inkârcı tezlere dayanıyor
Bi televizyon dizisi nasıl bu kadar güzel olabilir? Akıl alır gibi değil!
‘80'lerden beri yoksulluktan bahis açmak “fakirlik edebiyatı yapmak”; daha ince deyişle, aşırı toplumcu olup, “sanat için sanat”ın, edebiyatın zevklerinden ve inceliklerinden feragât etmek ya da zaten hiç anlamamak oldu...
Dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden Man Booker Uluslararası Ödülü'ne Flights adlı romanıyla Polonyalı yazar Olga Tokarczuk değer görüldü. Tokarczuk, ödülü, kitabını İngilizceye çeviren Jennifer Croft ile paylaştı
Manhattan’da Üç Oda’da cinâyet yok, silâh yok, kâtil, ipucu yok, kanıt, polis yok, aşk var. İnişli çıkışlı bir aşk; sert bir fırtına desek yeridir...
Önde gelen Fransız gazeteci, yazar ve aydınlar, Türkiye’deki tutuklu gazeteci ve yazarların derhal salıverilmesi için dayanışma kampanyası başlattı...
Yazarlar içerdeyken hiç kimsenin sözü özgürlüğün güvencesi altında olmaz. Toplumun özgürlük karnesi yazarlarının hapiste olup olmayışıyla ölçülür
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık