DİĞER
"23 Ağustos 1939 günü, bütün dünyanın şaşkın bakışları altında Hitler-Stalin Paktı imzalandı. Doğal olarak, Nazilerin paktın imzalanmasından bir hafta sonra Polonya’ya saldırmasıyla II. Dünya Savaşı patlak verdi. Dünyada sonuçları bu kadar büyük ve ölümcül olan bir olayın edebiyata, sanata, her şeye ama her şeye yansıması gerekirdi, öyle değil mi? Fakat böyle olmamıştır."
Marx, paranın mutlak egemenliğini yaratan özgül şartları tarihsel olarak analiz etmeye ve bir devrimden sonra yapılması gerekenlere dair yol haritası çıkarmaya girişmişti...
“Hayatımı yazdıklarımla karşılaştırmak saçmalığın ta kendisi. Hakikatteki beni ben bile daha kimseye göstermedim; gösterir miyim, ondan da pek emin değilim..."
Bugün nasıl ki Rus klasikleri olmadan Rus insanını, yaşantısını hissetmek zorsa, aynı şekilde Sovyet edebiyatını tanımadan da Rus postmodernizmini anlamak zordur
Bugün Rus edebiyat dünyasında, Sovyet edebiyatı eleştiriliyor ama reddedilmiyor. Gerçek şu ki 1990 sonrası oluşan edebiyat da mutluluk verici bir tablo sunmuyor
Çayanov despot Stalinizme göre en büyük günahı işliyor: etrafa şüpheyle bakan ve geçmişe (devrim öncesine) de hafiften bir nostalji duyan bir karakter yaratıyor. Hem şüphe hem de nostalji, karşı devrimcidir, ikisinin birleşimi ise, ölümcül bir günahtır...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık