DİĞER
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
AKP’nin, Cumhuriyet dönemi kültür ve sanatının sembolü hâline gelmiş Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkmaktan, “Senin de bir sanatın var” sloganıyla bienal düzenlemeye vardırdığı çizgide aldığı sonuç; kültürel bir ağırlık kuramamaktan sürekli yakınmak oldu
Basbayağı sağcı bir kültür devinimini; özerk, bağımsız, kayıtsız, eyvallahsızmış gibi sunmak, sadece okuma yazma tecrübesinin ilk basamaklarındaki romantik gençlerin aklını çelebilir bir poz olarak kalıyor...
Neriman'ın anonim dünyaya ve konforlu bir hayata olan özlemi sürdükçe inşaat çılgınlığının da süreceğini, piyasadaki çalkantı biraz yatışınca büyük kentlerin çevresinde mantar gibi yeni sitelerin yükseleceğini söylemek bir kehanet olmaz...
Tüm bu idam ve hadım çağrıları; tüm bu dişe diş, kana kan isteyen adalet anlayışı; ibretiâlem peşindeki köpük köpük intikamcılık hiçbir işe yaramayacak. Yaramıyor da zaten...
Mümtaz'ın bir ayağı, geleneksel dünyanın manevi ikliminde, diğeri gündelik işlerin içindedir. Mümtaz, ailesine ait dükkânın kirasını alma, kontratları yenileme gibi işleri de yüklenmiştir. Ama bu dünyaya kendisini bir türlü tam mânâsıyla veremez
Özden Demir'in Muhafaza sergisi, "Kişisel hafızamız mekânları nasıl hatırlar", "Mekânla kurduğumuz kişisel bağın, toplumsal yansımalarının izleğini nasıl takip edilebiliriz" gibi sorular soruyor
İstanbul Bienali artık iktidarın temsil ettiği forma uymuyor, zaten uyması da mümkün değil. Bu nedenle karşımıza Yeditepe Bienali gibi bir "formül" çıkıyor. Küratörünün ve sanatçılarının adını daha önce hiç duymadığımız bir bienal...
Can Bahadır Yüce: Popülizmin iyice yükselişi, kötü romanların ilgi görmesi, “Yeni Türkiye”nin çirkinlikleri bizi yanıltmasın. Köşesinde, sessiz, o büyük yapıya tuğla taşıyanlar vardır
Tahire Erman, neoliberal kentleşmenin yoksulun mekânlarına getirdiği dönüşümü konu alan kitabı Mış Gibi Site’yi ve kentleşmenin “dönüşüm”ünü anlattı...
Öyle anlaşılıyor ki İslam şehirlerinde “şehir kültürünü korumak” anlamında muhafazakâr yoktur, oralarda muhafazakârlık taassupla yer değiştirmiştir...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık