Nobel konuşmaları…

Doris Lessing ödül törenine gitmemişti, yaşlılıktı gerekçesi. Dylan gidecek mi, tören sırasında sağa sola selâm verecek mi? Tören Aralık ayında, göreceğiz...

24 Kasım 2016 13:53

Kalemin Ucu- XXIII

Fransızca’dan gelen “ekstrem” sözcüğü Nijat Özön'ün Temel Yazım Kılavuzu’nda var. Bir sıfat olan bu sözcüğü Ali Püsküllüoğlu da sözlüğüne[1] almış ve “en uç, en son, son uç; aşırı” diye açıklıyor. Seyrek de olsa bazı durumlarda kullanıyorum. Yazıda değil, daha çok konuşurken, anlatırken.

O gün de “ekstrem” dedim. Aslında yabancı kökenli sözcükleri kullanmaktan kaçınırım ama aklıma o sırada başkası gelmedi. Vahit Uysal, yeni kurduğu yayınevinin (Siyah Kitap) ilk toplantısına beni de çağırmıştı. Yabancı yazarlar da gündemdeydi doğal olarak. Nobel Edebiyat Ödülü’nün açıklanacağı günden bir gün önceydi. Bob Dylan’dan söz ettim adı Nobel’de geçiyor, diye. Biraz yadırgayarak baktıklarını söyleyebilirim. Ama verirlerse “ekstrem” bir durum olur, gibisinden de ekledim!

Daha mı çok sevinirdik

Aslında “kişisel” olarak ilgimi çekmiyor Nobel Edebiyat Ödülü. Kime verirlerse versinler. Öte yandan yayın dünyasının içindeyseniz ve de bu dünyanın haberleriyle şu veya bu şekilde ilgileniyorsanız, ister istemez –derinliğine olmasa da–“merak” ediyorsunuz. Ne var ki daha çok Sartre’ın eylemi yakın geliyor. Acaba bu yüzden mi, Dylan ödülü reddetseydi daha çok sevinirdik!

Tarantula, Bob Dylan, Çev: Cenk Gültekin, Özgür Yayınları2008 olmalı, o sıra Özgür Yayınları’nda danışman olarak bulunuyorum. Adnan Özer de genel yayın yönetmeni. Dylan’ın adının Nobel’de geçtiğini Adnan’dan öğrenmiştim. Bundan dolayı Tarantula’yı listesine almıştı, fikrim sorulduğunda kitabın yayınını desteklemiştim – bir Dylan kitabını her koşulda yayınlarsınız. Asıl, Dylan’ın Nobel alabileceğine inanmıştım. Çünkü Adnan bu konuda bilgilidir, sezgisi çok güçlüdür ve Nobel’i çok “tutturmuştur”! Ayrıca Nobel Edebiyat Ödülü’nün geçmişine baktığımızda böylesine birkaç “ekstrem” karar vardır.

Tarantula[2] çok değişik bir kitap. Tür olarak “deneysel roman” diye adlandırılmış. Gerek biçim olarak gerekse içerik olarak gerçekten de “deneysel” ve okuması hiç de sıradan, kolay değil. “Roman” çeşitli başlıklardan oluşuyor: “(Bir Cadı Kadar Anlamsız)”, “Yalın Si Bemol’de Balad”, “Ses Bariyerini Aşarken”, “Pena Vuruşlarına Giriş”, “At Yarışı”, “Bir Avuç Puşt”, “Kral Arthur’un Meşesine Müttefik Bir Parmaklama”, “Av Tüfeği Tadındayım”, “Bir Kadeh Barışsever”, “Pazar Maymunu”, ”Makine Dairesinde Bir Şerif” vb.

Böylesine “ilginç” ötesi kırk dokuz başlık var. Bazılarının yanında da parantez içinde “şiir”, “masal”, “opera” ibâresi konmuş. Bunlar tek başına, nasıl diyelim bir-iki sayfalık düzyazı lirik (şarkı sözü) olarak da düşünülebilir. Betimlemeler düzyazıdan çok şiir’in ana maddesiyle ilgili sanki. Ortaya sık sık “yaşamdan fotoğraflar” da çıkıyor. Son başlık “İspanyolca Şiir” (s 133/4). Burada gerçekten İspanyolca yazılmış bir şiir var ve kitabın sonu. Türkçe’si şöyle:

kemiklerin titrer, büyü gibisin,
ne sevgilin, ne işçin
ne de sana yabancıyım.
ben sadece bir gitaristim.
kurtuluş, şuradan iki adım,
bir ışık hüzmesi vuruyor... güneşten.
o gün geldi – hala çıplak değil misin?
ama kıyafetlerini... çıkarmalısın.
maria neden ağlıyorsun?
neden gülümsüyorsun?
hatıralar arkaik bir hiçten oluşur. seni istiyorum
yolun kadife, benimle kal
rol yapma bacaklarınla
hatalı kadın Queenie için
polisler – polisler geliyor
senin bilgini istemiyorum – senin gözlerini istiyorum.

Dylan, bizim üst kuşakların protest ve muhalif ozan–şarkıcılarındansa da bize kadar geldi; sonrasında da sürdü. Müzisyenliğinin yanı sıra edebiyatçı olduğunu, daha çok Gökalp Baykal’ın kitabından öğrenmiştik[3] (onun da yayıncısı, editörü Adnan’dır!). Kitabın giriş bölümünde uzunca bir yaşamöyküsü var, arada fotoğraflar, sonra da kitabın yarısından fazla olan bölümde de Dylan’ın “şarkı sözleri” İngilizce-Türkçe birlikte yer alıyor ki bunlar şiir:

Nice yol gitmeli ki bir insan
Ona adam denebilsin,
Nice denizlere yelken açmalı ki beyaz güvercin
Gün gelip kumda yatabilsin,
Nice zaman uçuşmalı ki mermiler
Sonsuza dek yasaklanabilsin.
Yanıtı dostum, esen yelde,
Esen yelde yanıtı.[4]

Birkaç ay önce Türkçe’de Dylan üzerine bir “monografi” yayınlandı: Highway 61 Revisited; henüz okumadım ama kitabı alalı da epeyce oldu, Nobel’in ilân edildiği gün olmalı. Anlaşıldığı kadarıyla 1965’te çıkan bu albüm “merkez”de; öncesine ve sonrasına hatta günümüze kadar giden-gelen bir müzik-yazı serüveni, yolculuk. Arka kapak yazısının bir bölümüyle –şimdilik– yetineyim: 

Highway 61 Revisited, Mark Polizzotti, Çev: Burcu Uğuz, Kara Plak Yayınları“Bob Dylan kariyeri boyunca kendini sürekli yıkıp baştan var etti. Bu bitmeyen dönüşümüyle ilk karşılaşmamız altıncı stüdyo albümü Highway 61 Revisited’a denk gelir. Mark Polizzotti titizlikle kaleme aldığı bu monografide okuru adeta kayıt stüdyosuna sürüklüyor ve o atmosferin içinde şarkı sözlerinin, bestelerinin, tesadüflerin ardında albümün hikâyesine yakından bakma imkânı sunuyor.”

Gelelim Nobel’e

Dylan on beş gün sonra sessizliğini bozdu ve dilinin tutulduğunu söyledi. Akademi de ozanın ödülü kabul ettiğini açıkladı. Ancak Dylan’ın törene gidip gitmeyeceği belli değil. Açık kapı. Orhan Pamuk dolayısıyla töreni izlemiştim. O şatafatta, o aristokratik, insanlığa yukarıdan bakan ortamda Dylan’ı, smokin ya da frak ile sağa sola eğilerek selâm verirken düşünemiyorum. Neyse! Ama niye bunca zaman sustu? Onu yadırgamadım da bunca zaman susmasının ardından kabul etmesini yadırgadım. Sanırım dili tutulmamıştı, alıp almama meselesiydi. Danışmanlarıyla, menajeriyle, ajansıyla, yakın dostlarıyla bir fikir alışverişi ve de kendisiyle bir muhasebe vardı anlaşılan! Bir-iki gün içinde aldığını açıklasa pek sorun yok; ama on beş gün sonra açıklaması, bir de basından öğrendiğimiz kadarıyla sitesinde “ödül” ibâresinin konulup kaldırılması kafa karıştırıyor. Öte yandan bu iki haftalık suskunluk biraz biraz Akademi’nin sırça köşkünü sarstı; kibirli hâllerini bir süre de olsa bozdu. Üyelerden biri Dylan hakkında sert bir açıklama yapmıştı. Yine de “Kabul etmese sanki daha çok sevinecektik” cümlesi, kabul ettiğinde sevinileceğini göstermiyor...

Dediğimiz gibi Akademi’nin bu “ekstrem” kararı tarihinde var. Kime verdi-vermedi tartışması da sürekli olur. Bu ayrı bir konu; birine verilmesi Akademi üyelerinin bileceği bir mesele. Ancak bildiğim (anımsadığım) kadarıyla en çok tartışılan 1974’tü; iki İsveçli yazara verilmişti. Kuşkusuz Boris Pasternak büyük şâir. Ne var ki Doktor Jivago’nun bir kopyasını iki CIA ajanının Sovyetler’den gizlice çıkartarak çevirtmesi ve “korsan basımı”nı yaptırmasının ardından gelen ödül de Akademi’nin saygınlığıyla ilgili olmalı. Nâdiren –soğuk savaştan sonra– komünistlere ödülü vermelerine karşın Akademi’nin genel olarak anti-komünist bir “tutumu” da yok değil.

Asıl ekstrem sözcüğüne denk düşen Dylan öncesi üç yıl daha var: Fransız filozof Henri Bergson (1927, “Başarılı yeteneği ile sunduğu, zengin ve zinde fikirleri nedeniyle”), İngiliz filozof Bertrand Russell (1950 “İnsanlık idealleri ve özgür düşünce konularında, çeşitli ve kaydadeğer yazıları için”) ve İngiliz siyâsetçi, Savaş Lordu Winston Churchill (1953 “Tarihi ve biyografik açıklamalarının ustalığı kadar, yüce insani değerleri savunurkenki parlak hatipliği için”)[5]. Bunların dışında ödül verilenlerin yanılmıyorsam hepsi romancı, hikâyeci, şâir, oyun yazarı, denemeci yâni edebiyatçı. Bu ödül de Edebiyat Ödülü değil mi?

Bob Dylan’a da “Amerikan müzik geleğinde yeni bir şiirsel ifade yarattığı için” gerekçesiyle veriliyor. Bu gerekçe de doğrusu bir “tuhaf”. Yazarlığındaki şu şu özellikler dense daha anlaşılır, mantıklı. Dünya onu, ozan-şarkıcılığının yanı sıra edebiyatçı kimliğiyle de kabul ediyor. Ayrıca Dylan, yalnız Amerikan müziğini değil, 1960’lardan sonra dünya müziğini de ciddî biçimde etkilemiş bir ozan-şarkıcı. Özcesi doğrudan edebiyata ilişkin bir ifâde değil bu; “katkı” edebiyata değil de müzik’e var!

Rahatsız edici bir bilgi, “duyum”, ödül açıklandıktan sonra, –Türkiye’de– Dylan’ın telif hakkıyla ilgili. Telifi üç bin dolar olur, beş bin dolar, on bin dolar olur; pek söz söylemeye hakkımız yok. Ajansı, bildiğim kadarıyla iki (üçüncüsü var mı?) yayınevi arasında “pey” sürme yöntemiyle açık arttırmaya çıkartmış. Bu yıllardır var, çoğunlukla da “çoksatarlar” için uygulanır. Ancak, –kendisinin haberi var mı yok mu bilemem– bence “Dylan’ın duruşu”na yakışmıyor.

Amerika’da yazar mı var?

Bir başka mesele de şu: uzun zamandır Birleşik Devletler’den bir yazara, şâire Nobel Edebiyat Ödülü verilmemesi. En son 1993’te Toni Morrison almıştı. Dolayısıyla gazeteciler bunu sık sık gündeme getirdi. Sekiz yıl kadar önce de ilginç bir “olay” olmuştu. Daha sonra bir başka vesileyle bu konu için şöyle yazmıştım:

“Beş-altı yıl önce belleğim beni yanıltmıyorsa, bir soru üzerine Nobel sekreteri ‘Amerika’da (Birleşik Devletleri’ni kastederek) yazar mı var?’ demişti. Dolayısıyla Birleşik Devletler’e Nobel’in gitmeyeceğini ilân ediyordu; anlaşılan uzun bir süre. Bildiğim kadarıyla, okuduğum kadarıyla pekâlâ ödülü alabilecek bir yazar [Philip] Roth. Son yıllarda da kulislerde adı geçmişti. Nobel onun için ne kadar önemli bilmiyorum; öte yandan kendisi de ‘Nobel komitesi bizi taşralı buldu ama sanırım onlar da biraz taşralı’ demiş. Bu sözlerden sonra Roth’un, Nobel’i verseler de geri çevirmesi gerekmez mi? Sartre’dan beri Nobel’i geri çeviren olmadı. Sartre’ın zamanında Nobel ödülü elli beş bin dolar civarındaymış, şimdi bir milyon doların üstünde. Bu, almak için önemli bir ‘neden’ mi? Sartre yine de reddeder miydi? Kimilerine göre ederdi!”[6]

Doris Lessing ödül törenine gitmemişti, yaşlılıktı gerekçesi. Dylan gidecek mi, tören sırasında sağa sola selâm verecek mi? Tören Aralık ayında, göreceğiz...        


[1] Doğan Kitap, genişletilmiş 5. basım, 2004.
[2] Çev: Cenk Gültekin, Özgür yay. 2009.
[3] Bir Şarkı Irmağı Bob Dylan, İmge Yayıncılık, 1985.
[4] “Esen Yelde”, a.g.y., s. 67.
[5] Bilgiler için bkz. “Nobel Edebiyat Ödülü Sahipleri Listesi”, Vikipedi.
[6] “Kalemin Ucu”, Özgür Edebiyat, Mart-Nisan, 2013.
Editörün Notu: "Nobel konuşmaları..." başlıklı yazı, Bob Dylan'ın Nobel Ödül Töreni'ne katılmayacağını açıklamasından önce yazılmıştır. Konuyla ilgili haber için tıklayın.