“Kabil ve Habil hikâyesi insanların nesillerce neden cinayet işlediğini anlatan en eski örnektir" diyen emekli cinayet masası dedektifi Mesut Demirbilek Hepimiz Katiliz kitabıyla ilgili sorularımızı yanıtladı...
23 Haziran 2016 13:45
Mesut Demirbilek, yirmi iki yılını polislik mesleğine vermiş emekli bir cinayet masası dedektifi. Gazeteci Onur Akhan’la birlikte yazdıkları Cinayet Sohbetleri'nin ardından ikinci kitapları Hepimiz Katiliz de raflardaki yerini aldı. Demirbilek ve Akhan sorularımızı yanıtladı.
“Cinayet Sohbetleri” serisi nasıl ortaya çıktı?
Onur Akhan: CNN TÜRK’te editörlüğünü yaptığım ve Prof. Dr. Sevil Atasoy’un sunduğu “Suç ve Delil” isimli programa Mesut Demirbilek’i defalarca konuk ettik. Anlattığı cinayet vakalarından sonra izleyicilerden o kadar çok mail ve telefon aldık ki, sonunda Mesut Demirbilek’i beraber kitap yazma konusunda ikna etmeyi başardım. 2014’te çıkan Cinayet Sohbetleri büyük ilgi gördü ve Hepimiz Katiliz'le seriye devam ettik. İlk kitabımızda “cesetleri” konuşturmuştuk. Şimdi ise cinayetlerin failleri, yani “katiller” konuşuyor. Bazılarını cinayeti çözen dedektifin anlatımıyla, bazılarını ise bizzat katilin dilinden aktarıyoruz.
Gerçekten hepimiz katil miyiz?
Mesut Demirbilek: Evet. Sen de katilsin, ben de, hatta şu an bu röportajı okuyan okuyucular bile katil… Tarih boyunca hayatta kalanlar hep güçlüler olmuş. Bu dünyayı nesillerdir kan üzerine inşa etmişiz. Bugüne kadar hayatta kalmayı başarabildiysek elimize kan bulaşmamış olması mümkün değil. Şöyle düşün, bir insan ne kadar kötü ve cani olursa olsun, dünyaya geldiğinde masumdu. Onun bu hale gelmesinde hepimizin payı var. O nedenle hukuk sistemlerinin katile de mağdura da eşit yaklaşan soğukkanlı yüzü, bazı şeyleri açıklamak için maalesef yeterli olmuyor. Çünkü hayatın kendisi adil değil. Dünyada bu kadar savaş, bu kadar zulüm, nefret ve adaletsizlik varken hangimiz masum olduğunu iddia edebilir? Bizzat bıçak saplamadık ya da kurşun sıkmadık diye kendimizi masum ilan edemeyiz.
Kitaba Kabil ile Habil’in hikâyesi ile başlıyorsunuz. Neden?
M.D: Çünkü “Kabil ve Habil” hikâyesi insanların nesillerce neden cinayet işlediğini anlatan en eski örnektir. Bütün tek tanrılı dinler Âdem’le Havva’dan geldiğimizi söyler. Kabil ve Habil ise Âdem’le Havva’nın ilk çocukları. Yani onlar ana rahmine düşen ilk insanlar. Kaderin cilvesine bakın ki, gün geliyor, Kabil kardeşi Habil’i öldürüyor. Neden? Çünkü kardeşini kıskanıyor. Çünkü ona öfke duyuyor. Alıyor eline taşı, kardeşinin kafasını eziyor. Bu olay bütün semavi dinlerce tarihin ilk cinayeti olarak kabul edilir. Hatta topraktaki kan izlerinden oğlunun cesedine ulaşan Âdem’i de tarihin ilk cinayet dedektifi olarak kabul edebiliriz.
Peki, günümüzde insanlar hangi sebeplerle cinayet işliyor?
M.D: Değişen çok fazla sebep yok. Kıskançlık, öfke, şehvet, intikam, para, güç, kibir, makam, şöhret vs. Bütün bunlar aslında insan olmanın getirdiği temel duygular. Yani Kabil’in izinden yürümeye devam ediyoruz.
Son zamanlarda tecavüz olaylarına ve sonrasında işlenen cinayetlere çok sık rastlıyoruz. Kitabınızda da bu konuyla ilgili çok hazin vakalar var. Sizce tecavüz ve cinayet neden bu kadar iç içe?
M.D: Cinayetle sonuçlanan tecavüz olaylarını ikiye ayırmak lazım. Tecavüze uğrayan bir çocuksa, olay genelde cinayetle sonuçlanıyor. Rakamlara baktığımızda pedofili olaylarının faili yüzde doksan oranında tacize uğrayan çocuğun yakın çevresinden çıkıyor. Bu durumda katil, “bu çocuk beni tanıyor, yakalanırsam mahvolurum, beni dışarıda olmasa bile, içeride kesin öldürürler” düşüncesi ile çocuğu maalesef hunharca öldürüyor.
Peki, tecavüze uğrayan bir kadınsa?
M.D: Tecavüze uğrayan yetişkin bir kadınsa, cinayete kurban gitme olasılığı çocuğa göre daha düşük. Ancak burada önemli bir nokta var. Birisi size tecavüz etmeye kalkıyorsa ve siz o kişiyle dişe diş mücadele ediyorsanız, öldürülme ihtimaliniz öldürülmeme ihtimalinizle neredeyse eşit oranda. Tabii, böyle bir durumda insan doğası gereği kendini savunur. Bunun aksini düşünmek imkânsızdır. Ancak istatistiklere göre dişe diş mücadelelerde olayın cinayete evrilme riski maalesef yüksek.
İki kitabınızda da katillerin genelde erkek olduğunu görüyoruz...
M.D: Katillerin cinsiyeti açısından baktığımızda bütün ülkelerde durum aynı. Birleşmiş Milletler’in istatistikleri tüm toplumlarda katillerin yüzde 95’inin erkek olduğunu gösteriyor. Katillerin genelde erkeklerden çıkmasının iki nedeni var. Birincisi, ilk çağlardan bu yana erkek karakterinin belirleyici özelliği avcılık. Bu, bir şekilde erkeklerin beyin kodlarına kazınmış durumda. İkinci neden ise erkekler hâlâ sosyal hayatta kadınlara göre daha görünür durumda. Dolayısıyla erkekler, günlük anlaşmazlıkların ve çatışmaların daha fazla odağında.
Peki, cinayete kurban gidenlerin cinsiyetleri… En fazla kadınlar mı öldürülüyor, erkekler mi?
M.D: Yine Birleşmiş Milletler’in verilerine bakarsak, tüm dünyada cinayete kurban gidenlerin yüzde 80’i erkek, yüzde 20’si kadın. Türkiye’de de durum aynı. Fakat bazı ülkeler ortalamalardan sapma gösteriyor. Mesela Japonya, Norveç, İsveç ve Finlandiya’da kadınlar ve erkekler neredeyse eşit oranlarda öldürülüyor.
O zaman Japonya, Norveç gibi ülkelerde kadınlar daha fazla öldürülüyor diyebilir miyiz?
M.D: Hayır, diyemeyiz. Zaten o ülkelerde sayısal bazda çok fazla cinayet işlenmiyor. Oranlardaki dramatik eşitliğin nedeni şu: Söz konusu ülkelerde kadınların iş hayatına ve sosyal yaşama katılımlarının nerdeyse erkeklerle eşit oranda olması bu sonucu doğuruyor.
Kitapta Türkiye’deki seri katillerin görece az olduğunu söylüyorsunuz. Neden?
M.D: Türkiye’de yakalanan seri katillerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Bunun pek çok sebebi olabilir. Bence geleneksel toplum yapımız seri katillerin çıkmasına çok müsait değil. Bireysellik batılı ülkelerdeki gibi yoğun değil. Ancak önümüzdeki yıllarda bireysellik arttıkça maalesef Türkiye’de de Ted Bundy gibi meşhur canilere rastlama ihtimalimizin yüksek olduğunu düşünüyorum.
Belki çok zeki seri katiller var ve siz yakalayamıyorsunuz. Olamaz mı?
M.D: Olabilir tabii ki… Belki biz yakalayamıyoruz, belki de onlar kendilerini çok iyi gizliyor. Aramızda dolaşan pek çok seri katilin olması kuvvetle muhtemel. Kitapta anlattığımız bir olay var. Faili büyük ihtimalle seri katildi ve çok uğraşmamıza rağmen maalesef onu yakalayamadık. Belki kendince belirlediği misyonunu yerine getirdi ve cinayet işlemeyi bıraktı. Belki evlendi, çocuk sahibi oldu, bir yerde çalışmaya başladı. Belki siyasete atıldı, milletvekili seçildi. Belki de o kişi şu an kapı komşumuz, belki en yakın arkadaşımız, belki ailemizden biri. Yani aramızda…