DİĞER
“Cengiz Sinan Çelik çeyrek yüzyıldır tutsak; Serdestan ise dışarıya saldığı güvercinler gibi; kelimeleri kanatlı olmaya özenli... Çelik de öncekiler gibi eski ozanların destan mirasına talip oluyor. Başka deyişle, ‘ölü geçmişin yaşayanlar üzerine çöken kâbusu’na da talip; şiirin olanaklarıyla onunla yüz yüze gelmeyi gelecek için yeni hayaller kurmayı deniyor.”
"Okurluk yeteneği Nurdan Gürbilek’in yazı sırlarının kalbidir. Bu yeteneğin ondaki yaşantısı şöyle bir şeydir: 'Yapıtın, ancak onun buyruğuna girene fısıldadığı biricik soruyla, onu dünya gözüyle görenin soracağı büyük soruyla' karşılaşmaya hazır olabilmek."
"Anlatının her parçası bir kahramanın kendi dilinden, kendi penceresinden yazılmış. İncelik, özen şurada: Her bir şahsiyet kendi dünyasını tam da onlardan beklenecek bir üslupla ifade ediyor, tek tip üslupla değil. Üslup bireyin aynası, onun kimliği; bu ezeli bilgi burada bir kez daha yaşam buluyor."
"Onu ‘Ahmed Arif’ olmaya hazırlayan rahim, Ortadoğu kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bu şiir tarihsel olduğu kadar günceldir de; şimdiki zamanda, belli adreslerdedir. Şairin merkezi, o nerede olursa olsun daima Diyarbakır’dır; bu kentin burçlarından bakıyordur dünyaya. Metropol hükümranlığına karşıt bakıyordur. Bu bakış konumu Türkçe şiir geleneğinde yeni bir 'tepe'dir."
"O sessiz o huzurlu hayali bahar ülkesinin yeryüzüne açılan kapısında özel bir işareti, bir hatırası olsun isteyenler, taşa yazılacak son bir cümleyi hayal edenler vardır. Son bir bilgelik ya da kendilik imgesi. Mermere ne yazılsa kalıcı olabilir? Bir iki sözcükle bütün bir yaşamın özünü yoğunlaştırmak isteyen, içten içe dalgalanan bir söz."
"Neden aklı şiirle bağdaştırmıyor şairler? Neden aklı şiirin katili sayıyorlar, yaşını başını almış bu insanlar? Nedir akıldan çektikleri ki, akla dair edindikleri derin kuşkuyu her zaman yanlarında taşıyorlar? Dahası, zamanlarının geçerli aklına karşı verdikleri yanıtlar gün gelip anlaşılınca bilge sayılıyorlar."
"Hasret burcu şairinin zamanı içten dışa, dıştan içe bu türden sancılı çatışmalarla da yaşandı. Bu durum modern çağın her kültürel ikliminde görece böyleydi; derecesi farklı. Zamanıyla boğuşmaktan umutsuzca yıpranmış şairin sinir uçları denetimsiz yanıp sönecekti. Doğdum mu doğmadım mı, oldum mu olmadım mı; şair miyim değil mi? Bunu nasıl bilebilirim?"
Şairliği kadar şiir düşünürlüğüyle de büyük değerler yaratan Behçet Necatigil’e göre her şair, üç burçtan geçer: Gurbet, Hasret ve Hikmet burcu. Başlangıç Gurbet Burcu’dur. Kendi sesini bulmak için çıkılan gurbettir şiir yaşamı. Bu yazı, üç burca dair denemelerin ilkidir.
"Herkesin isim peşinde koştuğu bir çağa doğmuş bir yapıtken; isim bolluğu kitabın belirgin bir özelliğiyken; kadrosu, coğrafyası bu kadar genişken şairinin İsimsiz olması başlıca bir ironi. Yaşlı şair ve ironi! Yaşlı olduğunu nerden mi biliyoruz? Şairin kendisinin de içinde bulunduğu zaman göndermelerine bakarak olgunluk yaşını az çok geçkin olduğu sonucuna varılabilir kolayca."
"Cevat Çapan, şiirini bir sahne kuruluşu gibi tasarlar. Önce sesinin notasını işitiriz, kırk makamı ezbere bilen şair çoğu kez pes bir notadan girer; hitabî şiddetten arınmış, klasik musikinin pes perdelerinden puslu bir cümledir sahne yaratma deneyiminin girişi."
"Gülten Akın, Bloom’un kastettiği o büyük harfli 'ben'e daima sadık kaldı. Ama bir farkla; ağıtlar, türküler, destanlar söyleyen o eski o yitik kadının epik dilinden uzak durmadı hiç; bu zor mu zor paradoksu da üstlendi. “Kadın olanın türküsü”nü yeniden canlandırdı, ağıtları yeniden yaktı, aşkla yeniden çarpıldı, yeni yapılar deneyimledi, yeniden havalandırdı o kadının kadim çağda kırılmış kanatlarını. O nedenle, modern Türkçe şiirde yeni bir kurucudur Gülten Akın demekten çekinmeyeceğim."
1950’de başlayan yeni bir öykü tarzında öncülerden, denemede özgünlerden, sinemada edebiyatçı kuşaktan, şiirde yetkin şairlerden... Ölümünün 22. yılında Onat Kutlar'ı şiiriyle anıyoruz...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık