DİĞER
"Müzeyyen bir tutkudan yola çıkar, Nezahat’la evlenmek de fena bir fikir değildir ama gelinen aşamada Kirpi oldu, öldü, bittiden yorulmuştur. Hikâye arar ama ne geçmiş zaman kipinden seslenir ne gelecekle bir işi kalmıştır. Şimdi de bir ihtimaldir onun yoklayıp durduğu."
"Çok az edebiyatçıyla birlikte Ermenileri bir imge, bir simge olmaktan çıkarıp bir bedene kavuşturmuş yazarlardan biri de kuşkusuz Grossman’dır."
"Ernaux yaşadığımızı anlatır. Sebald bizleri kırmadan ama yine deyim yerindeyse eğer 'onlara' yaşattıklarımızı anımsatır bizlere. Yahudi-Hıristiyan geleneği burada her iki yazarda ayrışmaya uğrar. Sebald Yahudi’nin soyut bir imge olmanın ötesinde, yakın zamana kadar buralarda bir yerde hayatlar yaşadığını sergiler. Sebald uzun araştırmalar yapmak, ülkeler, denizler aşmak zorundadır insanlarını bulabilmek için..."
"Günler Aylar Yıllar korkarım ki çok fazla önem kazanacak ilerideki onyıllarda. Nasıl bir dünyada yaşadığımıza dair önemli ipuçları verecek bizlere. Bugün klişeleşmiş tabirle biz 'korkuyu bekliyoruz', yarın onu çok daha yoğun yaşayacağız."
"Birkan’ın yazılarını okuyanlar anımsarlar, edebiyat okurluğu su götürmez ama o bununla da yetinmez. Yazılarını sadece edebi tekniklerle değil, başka pek çok sürprizle sürdürür. Editörlüğü, çok okuması, çok yayınlaması onu okurla fazlasıyla empati kurmaya itmiştir."
"Mahir Güven için belki de şunu söylemeli: O roman yazmıyor ki, bazen bir söz, bir heyecan insanın içine doğar, aklına gelen başına da gelir, Mahir’inki de böyle bir şey; o romanın içine doğmuş, roman nasıl olacak da ondan kaçacak ki zaten?"
"Jaeggy herkesin kolaylıkla benimseyeceği, el üstünde tutacağı türden bir yazar değil. İtalyancanın en soğuk, insanı tecrit edilmiş, etrafı kapalı metinlerinin yazarıdır Jaeggy. Bir benzeri daha var mıdır? Jaeggy Zürihlidir ama bir dünya şehri sayılan Zürih Türkçeye çevrilen her iki kitabında da pek yer tutmaz. Daha içe kapalı St. Gallen kantonunun paralelinde olan Appenzell’dir onun yazar olarak ilgisini çeken ana mekân."
"Sanırım Aleksiyeviç’in yetmiş yılı aşkın hayatında kendisinin de son derece ilginç bulduğu yeni bir perde açıldı bu seçimlerle. Kendini muhalefetin neden muhalefet ettiğini herkese anlatırken buldu. Dediğim gibi sözcü, lider gibi vasıfları ısrarla reddederek kotarıyor bu işi. Bir gözaltına alınması, soruşturulması yetiyor olanı biteni tüm sadeliğiyle ifade edecek olanaklara ulaşmasına. Haliyle kadınların, kadın onurunun, eşitlik isteğinin, dahası kuşkuculuğunun devrimi de diyebiliriz bu yaşanana."
"Arkadaşlarım’ın üzerine Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi okunursa eğer, Handke’nin bir anlamda Bove’un romanını kendi zamanına uyarladığı rahatlıkla görülebilir. Bove Türkiye’de pek bilinmediğinden Handke sürekli Beckett ile anılıyor, ama bu çok da doğru olmayabilir. Bove’un yapıtları çevrildikçe bunu daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum."
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık