DİĞER
K24'te Ağustos ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Savaşın sisi içinde ‘liberal’ kurtlara gün doğmuş vaziyette. Öncelikle bu savaşı ilkesel bir platforma taşıma gayretiyle, konunun ‘liberal demokrasiler ve otokrasiler arasında büyük kapışma’ olarak tanımlanmasında ısrarlılar."
"Afrika feminizmlerine yöneltilen eleştirilerin çoğu, Afrika kültürü ve geleneklerini korumayı amaçlayan, kolonicilik karşıtı milliyetçilik akımlarında görülen düşünce yapısına benzer bir zihniyetten gelmektedir: Onlar için feminizm bölücü, ayırıcıdır ve Batı’dan esinlenmiştir."
"11 Eylül’de Türkiye’de sadece siyaset değil, ekonomi de tıkanmış durumdaydı. Aslında siyasette olduğu gibi ekonomideki tıkanıklık da çok daha eskiye gidiyordu. Ekonomik düzenden ne sermaye kesimi ne de çalışan kesimler memnun değildi. Sistem arzulanan refah artışını sağlayamıyordu."
Bir ekonomistin gözüyle Gazap Üzümleri: "Sosyal bilimlere kıyasla edebiyat, büyük tarihsel dönüşümleri anlamakta daha iyi bir sınav verebiliyor. Özellikle de teknolojinin, ekonominin dinamiklerinin, küresel siyasetin hepsinin birden değişmekte olduğu büyük altüst oluş dönemlerinde yazılmış romanlar."
"Jodi Dean’a göre internet, politik bir örgütlenme ve eyleme geçme alanı olarak elverişsizdir, siyasi tartışma ve eleştiri de sosyal medya mecralarında amacına ulaşamaz. Çünkü sosyal medyada sunulan bir eleştiri, genel olarak internetin yapısı göz önüne alındığında, bir eleştiri olarak algılanmaz; ancak mainstream akışa sürülmüş bir başka fikir olarak işlev görür. Eleştirinin içeriği değil, akışa olan niceliksel katkısı ön plana çıkar. İnternetin yapısı için önemli olan akışın –yavaşlamadan– devam etmesidir, bu nedenle hiçbir fikir akışa etki edemez. Mesajın değişim değeri, kullanım değerini aşar."
Kalkınma veya modernleşmeyi eğer ‘insanoğlunun doğa karşısındaki gücünü artırmak’ şeklinde değerlendiriyorsanız, bunu insanlığın bir çabası olarak kabul etmek gerekir. Tüm sert eleştirilere rağmen bu çabada Batı daha öncü ve kapsamlı bir gayret gösteregelmiştir. Ben ‘yiğidi öldür ama hakkını ver’ yönteminin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Acemoğlu ile Robinson, Ulusların Düşüşü’nde dünyadaki eşitsizliğe ve farklılıklara odaklanmışlardı, Dar Koridor ise özgürlük hakkında. Özgürlüğü Locke’tan, devlet tanımını da Hobbes’tan alarak Leviathan sözcüğünü kitap boyunca devletle eşanlamlı kullanan yazarların temel savı “özgürlüğün oluşması ve yeşermesi için hem devletin hem de toplumun güçlü olması gerektiği”.
Siyaset yüklü fikirlerle çarpışmadan edebiyat ve kültür hakkında konuşabilir misiniz? Elbette konuşabilirsiniz, ama bunun için bir parça kıvraklık gerekir. Peki, bunu hiç denememeli misiniz?
Kentleşme sürecinin planlı ve plansız konut tipolojilerinin hepsinde; rezidansta, sitede ve gecekonduda açığa çıkan şey, mekânsal ayrışma oluyor. Bugün evimiz sınıflararası uçurumun, coğrafî eşitsizliğin mekânsal örüntüsü...
Modern siyasî rejimleri sözüm ona geleneksel olanlardan ayıran hukukiliktir. Politikaya büyük yaklaşımlar, bir ülkede hukukun ve kurumların benimsenen çerçevede yeniden kurgulanmasını gerektirir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık