Aralık ayının özellikle 2. yarısı ile birlikte dünyanın dört bir köşesinde evleri, işyerlerini ve caddeleri süslemeye başlayan “yılbaşı ağaçları” bazı kesimlerce her ne kadar Hristiyanlıkla ilişkilendirilse de aslında ardında binlerce yıllık geçmişi ve farklı kültürel yaşanmışlıkları barındıran pagan adetlerinden biri!
Eski Mısır’da, Antik Çin’de, İbrani inancında, İskandinav yaşamında, Eski Yunan ile Eski Roma kültüründe ve denilebilir ki Semavi dinlerden önce yaşayan toplumların çoğunda her mevsimde yeşil yapraklarını koruyan ağaçların cadıları, hayaletleri, kötü ruhları ve hastalıkları uzak tuttuğuna inanılmış; yeşil yapraklı ağaçlar pagan kültürlerde sonsuz yaşamı simgelemiş.
Hıristiyanlığın ortaya çıkışından yüzlerce yıl önce özellikle kuzey yarımkürede yaşayan birçok farklı kültürün insanları karanlığın hâkim olduğu 21-22 Aralık tarihlerindeki kış gündönümünde her mevsimde yeşil yapraklarını koruyan ağaç dallarıyla mekanlarını süslemişler, ilkbaharın bir an önce gelmesine öykünerek evlerini yeşil ağaç dallarıyla donatmışlar. Tüm yıl yeşil kalan bitkiler ve ağaçlar neredeyse tüm coğrafyalarda yaşayan kültürler için kutsal sayılmış; tarih öncesinin yaşamında yeşil yapraklı ağaçlara simgesel anlamlar yüklenmiş.
Bu dönemlerde yaşayanlar mekanlarını süsledikleri yeşil ağaç dallarıyla gündüzün kısa olduğu aralık ayının özellikle ikinci yarısında kutsal saydıkları güneşin zayıflayan, güçten düşen dönemine simgesel olarak destek olmak istemişler, kış gündönümünde güneş tanrısının yeşil ağaçlarla güçleneceğine, bu yolla iyileşmeye (!) başlayacağına ve çok yakında tekrar beklenen gücüne erişip önce baharı sonra da yazı getireceğine inanmışlar.
Yılbaşı süslemeleri Antik Mısır, İskandinavya, Mezopotamya ve Eski Roma yaşamında
Eski Mısırlılar, tacında parlayan bir disk olarak güneş taşıyan şahin başlı “Ra” adlı bir tanrıya ibadet ediyor, aralık ayının son haftasında evlerini yeşil palmiye ve papirüs kamışlarıyla süsleyerek yaşamın ölüm üzerindeki zaferine öykünüyorlarmış.
Eski Mısırlılar, kutsal “Ra” onuruna evlerini yeşil palmiye ve papirüs kamışlarıyla süslemişler
Babil halkı dalları kesip mekanları süsleme yerine ağaçların altına hediye bırakmışlar, kışın soğuk ve güneş ışığının az göründüğü günlerde yeşil yapraklı ağaçları kutsal saymışlar.
Eski Roma insanları Aralık Ayında tarım tanrısı Satürn ile ilişkilendirdikleri Saturnalia onuruna festivaller düzenlemişler, bu şenlikler sırasında kapı - pencerelerini, caddelerini, tapınaklarını her zaman yeşil olan meşe, defne, çam, ladin, köknar, çobanpüskülü dalları ve yapraklarıyla süslemişler.
Eski Roma'da yılbaşı döneminde tarım tanrısı Saturnalia onuruna her dem yeşil yapraklı ağaçlarla süslemeler yapılmış
Aynı dönemde antik Kelt kültürünün rahipleri olan druidler kış gündönümlerinde tapınaklarını meşe ağaçlarıyla donatıyor, dallarını meyvelerle mumlarla süslüyor, yeniden canlanmanın, doğurganlığın ve yenilenmenin sembolü olan güneşin bir an önce geri dönüşünü sağlamanın bir yolu olarak süsledikleri ağaçlarla aydınlığa can veriyorlarmış.
İskandinavya'daki Vikingler ise ışık tanrısı Balder’in yılın bu zamanlarında azalan rolü nedeniyle her zaman canlılığını koruyan yeşil ökse otunu onurlandırmışlar, sonsuz yaşamın sembolü olarak yaşam alanlarını yeşil dallarla süslemişler.
Semavi dinlerin yılbaşı ağacı düşmanlığı
Tek Tanrılı dinlerin ortaya çıkış sürecinde, eski kutsal simgelerin bazıları farklı imgelerle güncel inanışa uygun hale dönüştürülmüş, pagan simgeler dönüştürülmüş. Tabii ki bu süreç sancılı olmuş, bugün olduğu gibi o günlerde de yılbaşında yeşil yapraklı ağaç dallarıyla mekân süslemek eleştirilerin odağına oturmuş.
Yahudi inanışına göre, MÖ 7. yüzyılda "ağlayan peygamber" olarak bilinen ve Yahudi tarihinin en önemli ikinci peygamberi olarak tanınan “Yeremya” gümüş ve altınla süslenen yeşil ağaç dallarıyla Tanrı’dan güneşli günler beklemenin yararsız bir çaba olduğunu söylemiş. Yeremya, gerçek Tanrı olan Rab’a hürmet etmek gerektiğini belirterek paganlara özgü “değersiz nesnelere” tapınmanın kibrinden söz etmiş.
Aynı şekilde Hıristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla birlikte, MS 2-3. yüzyıllar arasında yaşamış din adamı-yazar Tertullian, kapı eşiklerine yeşil yapraklı ağaçların konmasını, kış festivallerinde her mevsimde yeşilliği ve yapraklarını koruyan ağaçlara saygı duyulmasını eleştirmiş; Eski Roma’nın pagan kültlerinden uzaklaşma çağrısı yapmış.
Orta Çağ’da Pagan inanışlar dönüşmüş
Erken Orta Çağa yaklaşılırken yavaş yavaş günlük yaşamı estetik değerlerle birleştirerek toplumsal yaşama renk katan simgesel değerler kısıtlanıyormuş ama bir yanda da eski kültürlerden gelen ve herkesçe sevilen geleneklere yeni inanç sistemlerinde yer aranıyormuş.
Bu itibarla Hıristiyanlık, pagan geleneklerinin bazılarını ortadan kaldırmanın imkânsızlığını görünce benimsemiş ve kendi içinde dönüştürmüş.
Avrupa toplumlarının büyük ölçüde okuma yazma bilmeyen insanlarla dolu Orta Çağ yaşamı İncil hikâyelerini dramatize eden gizem hikâyeleriyle, anlatıldıkça ağızdan ağıza değişen dinletilerle şekillenmiş. En popüler öykülerden biri olan “cennet oyunu” Âdem ile Havva'nın Cennet Bahçesi'nden düşüşünü anlatırken “iyi ve kötü” ayrımını her dem yeşil olan, yeşil elma ağacı üzerinden yapmış.
Yılbaşı ağaçları Noel süslemeleriyle geri dönmüş
Hem Vikinglerin hem de Saksonların ağaçları kutsamasından her dönemde çok etkilenen eski Cermen kabileleri, yazılı kayıt olmasa eski Roma’dan gördükleri medeni bakış açısıyla Kuzey kültürlerini birleştirmeye çalışarak günlük yaşamlarında uygulamaya çalışmışlar.
Hristiyanlığın ortaya çıkışından 7 asır sonra, Almanya'da Hristiyanlığı yaymaya çalışan İngiliz Benediktin rahibi Aziz Boniface, Noel- yılbaşı ve meşe ağaçları arasında bağ kurmuş; yeni yılı karşılayan mekanların her dem yeşil ağaçlarla süslenmesinin kutsallığından bahsetmiş.
Avrupa’da popüler bir efsaneye göre Boniface, Hristiyanlığı tanıtarak yaymak amacıyla ülkeyi dolaşırken Alman pagan topluluklarının altında Tanrı Thor onuruna insan kurban ettiği bir meşe ağacına rastlamış. Gördüğü vahşetten dehşete düşen Boniface, meşe ağacını balta ile kesmiş ve kendini izleyenlere gösterdiği yeşil yapraklı köknar ağacının İsa Mesih'in cennetini simgelediğini söyleyerek paganları Hıristiyanlığa döndürmüş. Köknar çamı artık skolastik dönemin sonsuz yaşamı temsil eden barış simgesi konumuna bürünüyormuş.
Her ne kadar Boniface'nin hayatıyla ilgili 8. yüzyıldan günümüze ulaşmış bir orijinal metinde bu hikâyeden ve köknar ağacından bahsedilmiyor olsa da 19. yüzyılda Amerikalı yazar Henry Van Dyke eliyle yazılmış “ilk Noel ağacı” isimli öyküde bu konu işlenmiş ve o günden sonra Aziz Boniface Noel ağacının babası olarak tanınmaya başlanmış.
Avrupa’da yılbaşı ağacına dair ilk belge
Almanya'da 1419 Yılında tüccar birlikteliği olarak kurulmuş “Freiburg Fırıncı Çırakları Kardeşliği Locası” hazırladıkları yılbaşı ağacını elma, zencefilli kurabiye ve diğer ikramlık yiyeceklerle süslemesi tarihi kayıtlara kulaktan kulağa geçen en eski yılbaşı süslemesi olarak geçmiş.
Almanya'da yılbaşı ağaçları elma, zencefilli kurabiye ve diğer ikramlık yiyeceklerle süslenmiş
Belgesi olmasa da sözlü tarihten gelen bir bilgiye göre Estonya’nın Tallinn Şehrinde 1441 yılında da bu tür kutlama yapılmış.
Noel ağacını geleneksel haliyle dünyaya tanıtanların Almanlar olduğu kabul edilse de belgeye dayalı olarak ilk kez şenlik amaçlı sergilenen yılbaşı ağacı Letonya'da ortaya çıkmış. Günümüze ulaşan 1510 yılında kaleme alınmış bir belgede Letonya'nın başkenti Riga'nın merkezinde “yılbaşı ağacı” ile süsleme yapıldığı, törene siyah şapkalı adamların katıldığı ve ayin sonrasında da yılbaşı ağacının yakıldığı not alınmış.
1510 yılında Letonya'nın başkenti Riga'da “yılbaşı ağacı” kurulan alan koruma altına alınmış
Yılbaşı ağacına bir erken kanıt da 1576 yılında yapılmış bir heykelde bulunmuş; 15. ve 16. yüzyıllardaki Rönesans Dönemi'nde Almanya'da yılbaşı süslemeleri yoğun olarak kullanılmış.
Rönesans Dönemi'nde Almanya'da yılbaşı süslemeleri yoğun olarak kullanılmış
16. yüzyıl içinde özellikle köknar ağaçları yılbaşı döneminde kesiliyor ve evlerin tavanlarına asılıyormuş. Martin Luther bir yılbaşı ağacının dallarına mum koyarken süslemenin kış gecesinde yıldızlar gibi parıldadığını söylemiş. Ve o günden sonra Martin Luther yılbaşı ağaçlarını ışıkla süsleyen ilk kişi olarak anılmış.
Martin Luther yılbaşı ağaçlarını yanan mumlarla ışıklandıran ilk kişi olmuş
Almanya'daki Protestan evleri, papalıkla artık aynı fikirde olmadıklarını göstermek için yılbaşı ağaçları kurup süslerken Katolikler evlerini İncil’deki doğum sahnesini hatırlatacak şekilde beşik ve bebek gıda malzemeleriyle donatıyorlarmış.
Almanya'daki Protestanlar Vatikan'a tepki göstermek için evlerini yılbaşı ağaçlarıyla süslemişler
Yılbaşı ağaçlarına Hristiyan dünyasından yasaklama
İngiliz İç Savaşı'nda Parlamento güçlerinin zaferinde etkin rol oynayan siyaset adamı, asker ve devlet yöneticisi olan Oliver Cromwell 1647 yılında kurduğu hükümette, Noel kutlamalarını yasaklayarak yerine oruç günü koymuş. Ona göre yılbaşı ağaçlarıyla Noel süslemeleri halkı uyutan afyon gibiymiş ve İncil'de yeri yokmuş.
Ünlü İngiliz devlet adamı Oliver Cromwell 1647 yılında yılbaşı ağacı kurulmasını yasaklamış
Bu yasaklar Amerika’ya da yansımış, 1659'da Massachusetts Genel Mahkemesi yılbaşı ağaçlarıyla kutlama yapmayı engelleyecek bir yasa çıkarmış ve yılbaşı öncesi mekânlarını süsleyenler para cezasına çarptırmış.
1659 yılında, Amerika’da Massachusetts Mahkemesi yılbaşı ağaçlarıyla kutlama yapılmasını yasaklamış
Almanya’da yeşeren Noel döneminde günlük yaşam alanlarına yılbaşı ağaçları kurup süsleme geleneği Sanayi Devrimi sırasında Kraliçe Victoria'nın Alman kocası Prens Albert'in de etkisiyle İngiltere’ye sıçramış; 1841 yılında Windsor Şatosu'nda büyük bir yılbaşı ağacı kurulmuş. Kraliyet ailesinin bu görkemli yılbaşı ağacının etrafında birbirleriyle eğlenirken gösteren çizim, 1848'de Illustrated London News gazetesinde yayınlanınca uygulama halkı da içine çekmiş; yılbaşı ağacı ve süslemeleri İngiltere'de her yıl artan bir popülariteye sahip olmuş.
Yılbaşı ağacı bir anda İngiltere’den Amerika Birleşik Devletleri'ne sıçramış, gazete resminin bir başka versiyonu Godey's Lady's Book adlı bir popüler kültüre yönelik bir magazine dergisinde yayınlanmış. Amerikan tarzına çevrilen çizimde Kraliçe Victoria'nın tacıyla Prens Albert'in bıyıkları yokmuş ama Atlantik'in öte yanındaki evlerde yılbaşı ağaçları popüler olmaya başlıyormuş.
Prens Albert ve ailesinin süslenmiş yılbaşı ağacı etrafındaki çizimi 1848 yılında gazete haberi olmuş
14. ABD Başkanı Franklin Pierce, 1850'lerin başında yılbaşı ağacı geleneğini Beyaz Saray'a taşımış, 1923 yılında da Başkan Calvin Coolidge, her yıl Beyaz Saray bahçesinde düzenlenen “Ulusal Noel Ağacı Yakma Töreni” başlatmış.
Yılbaşı ağacı endüstrisi
Günümüzde ciddi bir ticari döngüye ulaşan yılbaşı ağaçları ABD'de 1850'li yıllardan beri ticari olarak satılıyormuş.
Yılbaşı ağaçları 1850'li yıllardan itibaren satılan, özel olarak üretilen ticari bir emtia olmuş
Her ne kadar plastik, kâğıt, seramik, cam ve farklı yapay malzemeler kullanılarak pazara sunulan yılbaşı ağaçları çoğunluğu sağlasa da her yıl 1 milyon dönümden fazla araziye satılmak üzere yılbaşı ağacı dikiliyor ve bu sektörde 100 bin kişi istihdam edilmekteymiş.
Yılbaşı ağaçlarının satışa sunulması için genellikle 6 ila 8 yıl bekleniyormuş ve her yıl 77 milyon adet yılbaşı ağacı dikilmekteymiş.
100 bin kişinin istihdam edildiği ve her yıl 77 milyon dikim yapıldığı sektörde ağaçların büyümesi için 6 ila 8 yıl beklemek gerekiyormuş
Perakende satış noktalarına ulaşmadan haftalar önce kesilen yılbaşı ağaçlarında en çok satılanlar İskoç Çamı, Douglas Köknarı, Fraser Köknarı, Balsam Köknarı ve Beyaz Çam türleriymiş.
Yılbaşı’nın vazgeçilmez sembolü: Yılbaşı ağacı ve süslemeleri
Ülkemiz şehir yaşamında genellikle yapay ağaçlar kullanılarak yapılan süslemeler gün geçtikçe artan bir popülariteye ulaşıyor ama bir yandan da her sene yılbaşı yaklaştığında evleri, vitrinleri, mekanları süsleyen ışıltılı yılbaşı ağaçlarını Hristiyan inancı sandıkları için içine sindiremeyen seslerin de homurtusu dinmiyor. Yeni yılın, yeni umutları, yeni başlangıçları ve açılan temiz bir sayfayı getirmesi beklentisi yılbaşını kutlama, yılbaşı ağacı kurma ve mekanları süsleme üzerinden saçma tartışmalarla nefesini tüketiyor.
Acısıyla, kaybıyla ve zorluklarıyla geçmekte olan bir yılın ardından gelecek güzel günlerin beklentisi içinde kurulan yılbaşı ağaçlarınız parlaklığını ve renklerini 2025 yılına aktarsın, her şey beklentilerinizin üstünde olumlu gerçekleşsin efendim.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.
https://www.history.com/topics/christmas/history-of-christmas-trees
https://internationaltimber.com/resources/a-brief-history-of-the-christmas-tree/
https://christmastreesdirect.co.uk
https://historia-nationalgeographic-com
https://www.english-heritage.org.uk
https://time.com/5736523/history-of-christmas-trees/
https://www.thebigplantnursery.com
https://historycooperative.org
İrfan Yalın kimdir? Koleksiyoncu İrfan Yalın 1962 yılında İstanbul'da doğdu. 9 Eylül Üniversitesi, Aydın Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu mezunu. Objelerin – belgelerin peşinde "Popüler Tarih ve Kültür Yaşanmışlıkları araştırmacısı. Bizimev TV'de yayınlanan "Koleksiyoncu" programı sunucusu - yapımcısı. Asya ve Afrika ülkelerinden tek tek topladığı el sanatlarını sergilediği Kadıköy'deki "Artemis"in kurucusu. Koleksiyonculuğun özendirilmesi adına amatörce çalışan, sergi, sempozyum, sunu ve derleme çalışmaları içinde kültürel değerlere gönül bağımlısı… |