Ankara’da yer altı dünyasında Kaplanlar olarak bilinen suç örgütünün lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan ve adamları hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. İddianamede, Kaplan ve örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen 5 kişi hakkında “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak, kasten öldürme, yağma, eziyet, suç delillerini yok etme” gibi suçlardan biri ağırlaştırılmış 2'şer kez müebbet ve 169 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi. İddianame, Kaplan hakkında önceki dönemlerde açılan soruşturma dosyalarının, var olan delillere karşın nasıl kapatıldığını da ortaya koydu. Birçoğu önceki Ankara Başsavcısı olan Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman döneminde kapatıldığı anlaşılan dosyalar için Savcılık “suç örgütünün varlığına ve suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde suçların işlendiğine dair delillerin elde edilmesine rağmen göz ardı edildiği, uygulanması gereken soruşturma usulünün uygulanmadığı, operasyon yapılmadığı, kolluk tarafından hazırlanan fezleke beklenmeden takipsizlik kararı verildiği, karardan sonra dosyaya fezlekenin girdiğine” dikkat çekti.
61 kişiye "silahlı suç örgütü, öldürme, yaralama, eziyet, yağma, şantaj, rüşvet" suçlaması
Ayhan Bora Kaplan ile birlikte 61 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri olduğu öne sürülen Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2'şer kez müebbet ve 169 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi. Diğer 55 şüpheli hakkında ise çeşitli sürelerde hapis cezaları talep edildi.
Dosyalara sümen altı edilmiş
299 sayfalık iddianame, Kaplan ve adamları hakkında daha önce açılan soruşturmaların elde edilen delillere karşın nasıl kapatıldığını da ortaya koydu. İddianamede, örgütün işlediği, adli makamlara yansıyan ve yansımayan dosyaların araştırıldığı ifade edilerek, kapatılan dosyalara örnekler verildi. Dişleri sökülerek işkenceye uğrayan Erkan Doğan’ın dosyasının, adli tıp raporlarına karşın kapatıldığı, Muhammet Sağ tarafından yapılan şikayetin “şüphelilerin kimlik tespitinin yapılamadığı” gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırıldığı anlatılan iddianamede, Kaplan hakkında suç örgütü iddiasıyla başlatılan bir başka dosyanın ise elde edilen telefon dinleme kayıtlarına karşın sümen altı edildiğine yer verildi.
“Etkin olmayan soruşturma yürütüldü”
İddianamede, 2018 yılında açılan bu dosya kapsamında şüpheliler hakkında iletişimin tespiti ve teknik takip kararları uygulandığı ifade edilerek, buna karşın polis fezlekesi dahi beklenmeden dosyanın kapatıldığı ve fezlekenin takipsizlik kararından sonra dosyaya kazandırıldığı anlatıldı. İddianamede şu değerlendirme yapıldı: “Suç örgütünün varlığına ve suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde suçların işlendiğine dair delillerin elde edilmesine rağmen kararda söz konusu delillerin göz ardı edildiği; klasik suç örgütü soruşturmalarında uygulanması gereken soruşturma usulünün uygulanmadığı; bu bağlamda operasyon yapılmadığı; kolluk tarafından hazırlanan fezlekenin beklenmediği; karardan sonra soruşturma dosyasına giren fezlekede belirtilen ve suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlara ilişkin dosya asılları ve dosyalar münderacatında bulunan delillerin (…) zaruri olmasına rağmen dosyaya kazandırılmadığı ve bu suretle etkin olmayan soruşturma neticesinde karar verildiği tespit edilmiştir.”
Gizli tanık ifade verdi: “Mahfuz Tatar, Kaplan’ın talimatıyla öldürüldü”
Kapatılan dosyalar hakkındaki kararların yeni delil elde edildiği gerekçesiyle yapılan başvuru üzerine Sulh Ceza Hakimliklerince kaldırıldığı anlatılan iddianamede, bazı gizli tanık ifadelerine de yer verildi. Buna göre gizli tanıklardan biri, 2016 yılında Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Tatar aşireti üyesi Mahfuz Tatar’ın, Bora Kaplan’ın talimatı üzerine öldürüldüğünü anlattı. İddianamede, “Tatar’ı öldüren iki isimden biri olan ve cinayetten sonra intihar ettiği öne sürülen Semih Arslan’ın da suç delillerinin gizlenmesi amacıyla suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde kasten öldürüldüğü” belirtildi.
“Mekanlara çöktüler”
İddianamede, Kaplan tarafından kurulan suç örgütünün yöneticilerinin ise Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik olduğu belirtilerek, “bu kapsamda örgütün asıl amacının gözde eğlence mekanlarının işletmeciliğini yapmak olduğu, bu emellerine ulaşmak için de ele geçirmek istedikleri mekanların önce vale, otopark, dış güvenlik gibi işlerini alarak kendilerini kabullendirdikleri, sonrasında ise işyerlerinin belli oranda hisse ortaklığını aldıkları, en sonunda da örgütün baskıcı gücünü kullanarak işyerinin komple işletmeciliğini ele geçirdikleri” öne sürüldü. Örgütün, kendilerine vale, otopark, dış güvenlik gibi işlerini vermeyen işyeri sahiplerine karşı baskıcı gücünü kullandıkları, hatta örgüt üyelerinin topluca mekana gidip eğlendikleri, sonrasında hesabı bahane ederek işyeri içerisinde kavga çıkarttıkları ve bu şekilde işyerinin diğer müşterilerin gözünde itibarını zedeleyerek müşteri potansiyelini kaybettirdikleri anlatılan iddianamede, işyeri sahiplerinin de bu tür baskılara dayanamayıp istemeyerek de olsa işyerinin vale, otopark, dış güvenlik işlerini suç örgütüne vermek zorunda kaldıkları, böylece Kaplan örgütünün mekânsal olarak genişlediği” vurgulandı.
Kaplan’a “Büyük abi”, silaha “araba” diyorlar
İddianamede, soruşturma kapsamında elde edilen dinleme kayıtlarından örgütün gizliliğe büyük önem verdiğinin anlaşıldığı kaydedilerek, örgüt üyelerinin dinlenilme tehlikesini bertaraf etmek için telsiz kullandığına dikkat çekildi. Elde edilen kayıtlardan, örgüt içerisinde Bora Kaplan’dan “Büyük Abi” diye bahsedildiği, diğer yöneticilerin ise “küçük abi” olarak anıldığı belirtilen iddianamede, “mevzu kelimesi ile suç örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı suçların kastedildiği; bebe tabirinin suç örgütü üyeleri için kullanıldığı; araba kelimesinin silah anlamında kullanıldığı; dolu olma kelimesinin suç örgütü üyelerinin silahlı olup olmadığı bakımından kullanıldığı” ifade edildi.
- TOLGA ŞARDAN YAZDI
- Ayhan Bora Kaplan’ın adamının silahına ne oldu?
- Ayhan Bora Kaplan'ın, Kocaman dönemi bilançosu: 1 dava, 7 takipsizlik
- İşte Ayhan Bora Kaplan hakkındaki "o" takipsizlik kararı ve sonrasında yaşananlar
- Kaplan'ın tutuklandığı operasyon sonrasında kapalı kapılar ardında yaşananlar: MİT'ten rapor isteyen Cumhurbaşkanı, Kocaman'a randevu vermedi!
- Ayhan Bora Kaplan'ın, gözaltına alınmadan önce iki görevlinin yardımıyla VIP'yi kullanarak yurt dışına çıkmaya hazırlandığı ortaya çıktı!
- Süleyman Soylu ile yakınlığıyla bilinen Ayhan Bora Kaplan gözaltına alındı
- GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI
- Ayhan Bora Kaplan ile ilgili açıklama yaptığı gazetecinin haberini bile engelleten Yargıtay üyesi, engelleyen yargı ve güç savaşları
- Tapelere bakılmamış, fezleke beklenmemiş, isim tespiti bile yapılmamış: Ayhan Bora Kaplan dosyalarını kapatanlar kimler, hesap sorulacak mı?