Yazar, müzisyen, yönetmen ve ressam Mehmet Güreli’nin öykü ve denemelerden oluşan yeni kitabı "Bedrufi’nin Nefesi" Sel Yayıncılık etiketiyle raflarda. K24, kitaptan tadımlık bir bölüm sunuyor...
Hayatta en acı veren şeylerden biri de insanın keşfettiği şeyin anlamını idrak edememesidir. Bazen her şey ortadadır. Tarihte her zaman Stefan Zweig’ın dediği gibi yıldızın parladığı anlar vardır. Görmek ya da saplanmak... Bir de tozlu bile derken kuşku duyacağımız bilinmeyen sayfalar... Konuşmaların duyulmasını engelleyen bir çeşme, bir ağacın dalına takılmış bir haber güvercini, bir gölge, açık bir pencere, ele geçirilmiş bir mühür ya da bir mektup çok şey ifade eder tarihin tek mumla aydınlanan odalarında... Ele geçirilen her ipucundan sayfalarca bölüm üretir vakanüvisler, bazen de çeşitli nedenlerle tek satır bile yazamazlar. Hatta gördüklerini bile... Hokkaları donar, kalem uçları bir bataklığa saplanmış gibi aciz kalır. Elleri uyuşur, üzerlerine atılan pelerinlerin altında nefesleri kesilir, hiçbir ses iletemeden kaybolup giderler. Yıllar geçer, başka birileri hokkanın tozlarını keşfettiğinde, şişeye yansıyan hayallerden, önce bir kahraman yaratır, sonra da hikâyeyi nasıl bitireceklerine günlerce kafa patlatırlar. Masaldaki hükümdar her şeyin kendi istediği gibi gittiğine öyle bir inanır, kendini kaptırır ki avluda dolaşırken atının kaybolduğunu bile ancak akşam öğrenir. Bu kez de atının başıboşluğuna verir, hiçbir şeyi üstlenmediği gibi bu olayın da üzerinde durmaz, zaten vakti de yoktur, ertesi gün yine ava gider.