Derlenen Kürt masalları üzerine eleştirel bir yaklaşım

Kürt masalları üzerine yapılan çalışmalar derlemelerden öteye geçmiyor. Fakat Kürt masalları derlemeleri de hiçbir metodolojiye bağlı kalmadan hazırlanıyor

06 Ağustos 2015 14:00

Bu yazının konusu esas olarak “Kürt masallarının formel yapısı” olacakken derlenen Kürtçe masallarını incelediğimizde bu fikirden tamamen caymak zorunda kaldık[1]. İncelenmek istenen asıl konuyu ertelemeye karar verdik. Gerekçesine gelince, formel unsurların tespiti ve kullanımı amacıyla yayımlanmış masal kitaplarını incelediğimizde (özellikle son on yıl) derlemecilerin hiçbir metodolojiye bağlı kalmadıklarını ve derlemecilerin dikkat etmesi gereken hiçbir noktaya dikkat etmedikleri anlaşılmaktadır.

Masal kısaca olağan ve olağanüstü olayları anlatan, geleneksel ve kolektif özellik taşıyan, zaman ve mekânın belli olmadığı ve eğitici özelliği olan bir anlatı türüdür. Masal, Kürtçede yöreye göre farklı isimler almaktadır. Çîrok, xeberoşk, xebroşk, çîrçîrok, çîrvanok, xemşok, bandik, qewlik, meselok, metelok, serhatî, serborî gibi isimler verilmektedir. Çîrok ismi hem halk hikâyesi hem modern öykü hem de masal için kullanılan bir kavram olduğundan karışıklıklara yol açmaktadır. Masalın tam karşılığı için “çîrok” dışında bir kavramın kullanılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz.

Halk kültüründe derleme denilince hiç tartışmasız hem dünyada hem de Türkiye’de üzerinde en fazla çalışma yapılan, en fazla derlenilen türlerin başında masal gelmektedir. Avrupa’da iki yüzyıl, Türkiye’de yüz yıldır masallar üzerine çalışmalar yapılmaktadır ancak Kürt masalları araştırmalara konu olmamış veya olamamıştır. Kürt masalları üzerine yapılan çalışmalar da derlemelerden öteye geçmemektedir. Kürt masalları ile ilgili tip, motif ve yapı bakımından herhangi bir inceleme henüz yapılmamıştır. Derleme yapan az sayıdaki derlemecinin büyük bir kısmının da Anti Aarne ve Stith Thompson gibi masal araştırmacılarından haberdar olmadığı; dolayısıyla derlemeleri yaparken sınıflandırma, tip ve motiflere göre değerlendiremedikleri görülmüştür. Yapılan derleme çalışmalarında dikkat edilmesi gereken asgari koşullar göz önünde bulundurulmamıştır. Bu yazıda sözü edilen sıkıntılar çerçevesinde altı kitap değerlendirildi.

Kürt masallarını derleyen çalışmalar

Değerlendirmeye tabi tutuğumuz ilk kitap M. Xalid Sadinî tarafından yazılan; ilk baskısı 2011, ikinci baskısı 2013 yılında yapılan ve Nûbihar Yayınları’ndan çıkan Çîrokên Gelerî (Anonim Masallar) adlı eseridir. Eserde 44 masal bulunmaktadır. Eserde kaynak kişilerle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Kitabın önsözünde derlemecinin masalların çoğunu babasından ve çevresinden dinleyip yazdığı belirtilmektedir. Eserde kaynak kişiler, yer ve zamanla ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Masallar yazıya aktarılırken ağız özelliklerine dikkat edilmediği gibi, bazı masallarda formellerin kullanımında da çeşitli müdahalelerde bulunulduğu görülmüştür.

Değerlendirmeye aldığımız diğer bir eser ise: Berbang Yayınları’ndan 2014 yılında baskısı yapılan ve Mesut Fidan tarafından derlenen Çîrokên Gelerî Ji Herêma Botan (Botan Bölgesinden Anonim Masallar) adlı eserdir. Eser kırk bir masaldan oluşmaktadır. Yazar önsözde derleme gerekçesini ve yöntemini açıklamış; ağız konusunda duyarlı olduğunu, bu nedenle deşifre aşamasında masalların ağız özelliklerine azami ölçüde dikkat ettiğini belirtmiştir. Değerlendirmeye tabi tutulan diğer eserlere göre bu eserde dil özelliklerine dikkat edildiği görülmüştür; eseri değerli kılan asıl etken masalların ağız özelliklerini koruyarak yazılmış olmasıdır. Eserde dikkat çekici bir ayrıntı da okuyucuların masalları anlamada işlerini kolaylaştıracak bir sözlükçe eklenmiş olmasıdır. Yazar eserin sonunda kaynak kişi isimlerini vermekle yetinmiştir.

Diğer bir çalışma ise Rukiye Özmen tarafından derlenip 2002 yılında Doz Yayınları’ndan çıkan Çîrokên Geleri (Anonim Masallar) adlı eserdir. Eserde yirmi beş metin bulunmaktadır. Eserde kaynak kişiler, derleme zamanı ve derleme yeri ile ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Diğer eserlerde olduğu gibi masalların dil özellikleri göz önünde bulundurulmamıştır.

Değerlendirilen diğer bir eser ise 2013 yılında Ajans J&J tarafından yayımlanan Rupelên Binaxkirî, Çîrokên Gelerî (Anonim Masallar, Gömülmüş Yapraklar) adlı kitaptır. Eserde 15 halk hikâyesi bulunmaktadır. Belki eserin hazırlandığı ortam nedeniyle kaynak kişi, yeri ve zamanı gibi bilgileri tespit etmede sıkıntılar yaşanabilir; ancak masallar ağız özelliklerine müdahale edilmeden ve hangi yörede anlatıldığı bilgisiyle birlikte verilseydi kimi sıkıntılar giderilmiş olurdu.

Değerlendirilen diğer bir çalışma ise Mehmet Öncü’nün 2006’da Doz Yayınları’ndan çıkan Çîrokên Kurdan (Kürt Masalları) adlı eseridir. Eserde 336 metin bulunmaktadır. Eserin ismi “Kürt Masalları” olmasına rağmen tür ayrımında büyük sorunlar bulunmaktadır. Eserde anekdot ve fıkra gibi türlerin tamamı masal olarak sunulmuştur. Yirmi yedi kişiden oluşan kaynak kişi ve derleme yerleriyle ilgili bilgi eserin sonunda verilmiş; ancak derleme zamanı ve hangi metnin kimden derlendiği bilgisi belirtilmemiştir. Kaynak listesindeki kişiler farklı coğrafyalarda olmasına rağmen metinlerin ağız özellikleri göz önünde bulundurulmamıştır. Eserin sonuna metinlerde geçen deyimler ve sözcükler için iki adet sözlükçe eklenmiştir.

Yine Mehmet Öncü bu eserin ikinci cildini 2007’de Doz Yayınları’ndan Çirokên Kurdan II (Kürt Masallar II) adıyla çıkarmıştır. İkinci ciltte de 342 metin bulunmaktadır. Türlerle ilgili aynı hata yine tekrarlanmıştır. Yazar eserin önsözünde; kimi kaynak kişilerin isimlerinin eklenmesini istemediğini ve derlemeleri yaklaşık yirmi dört yılda yaptığını belirtmektedir. Maalesef derleme çalışmalarında karşılaşılan büyük sorunlardan birini, kaynak kişilerin bilgi vermemesi veya kimliğini gizlemesi oluşturmaktadır. Eserin sonunda otuz üç kişiden oluşan kaynak kişi listesi verilmiştir. Hangi metnin kimden derlendiği ve hangi yöreye ait olduğu bilgisi maalesef bu eserde de bulunmamaktadır. Eserin sonunda yöresel kelime ve deyimlerden oluşan bir sözlük verilmiş ancak metinlerin ağız özellikleri yine göz önünde bulundurulmamıştır.

Dikkat edilmesi gereken hususlar

Yukarıda söz edilen eserler dikkate alındığında derlenen eserlerden ileride akademide ve diğer çalışmalarda faydalanılabilmesi için, derlemecilerin en azından şu uyarıları göz önünde bulundurmaları gerektirmektedir. Aksi takdirde yayımlanan eserler kendi zamanının popüler kitapları olmaktan öteye gidemeyecektir.

  • Günümüz folklor çalışmalarında bir sözlü ürünün sadece  derlenmesi bir şey ifade etmemektedir. Dundes “Doku, Metin ve Konteks” başlıklı makalesinde bir folklor metninin tam olarak anlaşılabilmesi için dokusuna (texture), metnine (text) ve onun çevre şartlarına (context) dikkat edilmesi gerektiğini belirtir. Başka bir ifadeyle derlemenin icra yerinin, icra şartlarının ve icra şeklinin de bilinmesi gerekmektedir.   
  • Sözlü kültürde bulunan bir ürünü derlerken kaynak kişinin adı soyadı, doğum yeri ve yaşı, tahsili, kimden öğrendiği, mesleği, derlenme tarihi gibi bilgilerin belirtilmesine ve okuyucuların işini kolaylaşması için sözlü ürünün numaralandırılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
  • Hiçbir şekilde ağız özelliklerine müdahale edilmemeli, standart dile yaklaşma veya standartlaşma kaygısı taşınmamalıdır. Aksi takdirde ileride yapılabilecek dil çalışmaları için malzeme olamayacaktır.
  • Formel (kalıp ifadeler) istenildiği gibi değiştirilemez. Derlemecinin kendi ideolojisinin etkisi altında kalarak yeni eklentiler yapması, eserin güvenilirliğini tamamen zedelemektedir.
  • Araştırmacıların derleme yapacakları alanı iyi seçmeleri, çalışma yapılacak türün özelliklerini iyi derecede öğrenmeleri gerekmektedir. Sınıflandırmalar buna göre yapılmalıdır. Araştırmacı masalı, halk hikâyesini, efsaneyi veya bir anekdotu birbirinden kolayca ayırabilmelidir.
  • Aynı sıkıntılar diğer türlerin derlemelerinde de bulunmaktadır. Örneğin Roni War tarafından hazırlanan Behlulê Diwanê ve Deftera Wenda (Kayıp Defter) adlı kitaplar fıkra derlemelerinden oluşmakta; eserlerde kaynak kişi, yer ve zaman ile ilgili sıkıntılar söz konusudur.

 

[1] Değerlendirilen eserler iyi niyetle hazırlanan ve alanda önemli boşluklar dolduracak eserlerdir. Ancak harcanan bu kadar emeğin amacına tam anlamıyla ulaşabilmesi için çalışmaların daha nitelikli olması gerektiğini düşündüğümüzden eserlerde tespit edilen kimi eksiklikleri iyi niyet sınırları çerçevesinde hatırlatma gereği duyuyoruz.