Feminist yayın deneyimlerinde ilkler

Feminist dergi ve yayınların izini sürmek bir bakıma kampanyalar, inisiyatifler biçiminde örgütlenen feminist hareketin tarihini takip etmekle ilgili, oldukça ciddi ve güç bir iş...

07 Aralık 2017 14:00

Coğrafî haritası farklı dilleri, inançları kuşatan geçmişe sahip yerlerde, ilkleri takip etmek Tom ve Jerry hikâyesi gibi... Sınır çektiğin, sıkıştırdığın zaman diliminde avuçlarında, avucunu açtığında görüyorsun ki bomboş. Kadınların hak ve özgürlük mücadelelerinin tarihi söz konusuyken, kadın hareketi ile feminist hareketin iç içe ilişkileri, sık sık birbirleri yerine çekinmeden ikame edilmeleri, yer yer feminist sözcüğünün ima ettiği eleştirel pozisyondan kaçınma reflekslerinin örttükleri, feminist kadınların tek tek kampanyaların kurucu parçaları olmalarına rağmen feminizmin kendisinin kısmen örgütsüz, kurumsuz -yahut kurumların belirli işler etrafında ve sınırlı sayıda insanla- ilerlemesi vb. katmanlar düşünülünce, oldukça belirsiz ve geçirgen sınırlara sahip bir tablo ortaya çıkıyor. Dönemleştirmeler için de benzer bir ele avuca sığmazlık söz konusu. Zafiyetleri bir yana, bu esnek, hareketli ve birbirine bulaşıcı tarihlilik’lerin bereketli okumalara imkân tanıdığını düşünüyorum. Tarihin kendisine yönelince gördüğümüz çeşitliliğe kapılıp gidelim yeter ki.

Feminist dergi ve yayınların izini sürmek bir bakıma kampanyalar, inisiyatifler biçiminde örgütlenen feminist hareketin tarihini takip etmekle ilgili, oldukça ciddi ve güç bir iş. Bu yazı, ilk kadın dergiciliği ve feminist dergi yayıncılığı deneyimlerine ufak bir göz atıp online yayın yapan ve yine bir ilk olan web sitesi bülteni Zeliş’ten (2014) söz edecek.

İlk olan’ın tekrarlılığı üzerine bir iki laf

Burada, tekrar, tekerrür etmek manasında, bir olayın oluş koşulları itibariyle tıpatıpının meydana gelmesi anlamında değil, zaten böyle bir tekrarın imkânı da yok. İlk’lik olgusunun kendisine içkin, orada aranacak bir yineleme düzeyiyle ilgili. Belli bir tarihsel söylem içerisinde kendisine yer bulabilmiş bir öne çıkma, belirginleşme, kendisinden önceki dönemle kendisi ve kendisi sonrası arasında bir farkla ayyuka çıkma olarak ilk, tekrar tekrar görünür, farklı düşünsel kırılmalarla yeniden içeriklendirilir: başlangıçta ilk olan olma, birinci olma, en iyisi olma, öncü, temel ilke, ana prensip vb. pek çok anlama gelir.[1]

Kadınlar DünyasıFeminist dergi yayıncılığı için ilk’ler; hangi dilde yayımlandığı, açıktan feminist olup olmadığı, bir kurumun yayın organı yahut kişilerden oluşan bağımsız bir ekip işi olması, yayımlanma biçimine ilişkin kriterler, nerede ve kimler tarafından hangi meseleler etrafında şekillendirildiği vs. pek çok açıdan yorumlanabilir. Bunlara ilaveten, teknolojik gelişimin getirdiği matbu ya da dijital yayın olması kriterleri düşünülebilir.

Osmanlı’dan günümüze dergicilik

Matbaa tekniklerinin gelişimi, fikirlerin çok daha hızlı bir biçimde yayılmasına imkân sağladı. Bu süreçten yapılanmalar, örgütlenmeler çokça etkilenirken, yayın formatlarının kendisi de nasibini aldı. Dergi yayıncılığının, ilk örnekleri Avrupa’da (Almanya, Fransa, İngiltere vs.) 17. yüzyılda görülüyor. Matbaanın coğrafyamıza geç gelişinin etkisiyle 19. yüzyılda -Osmanlı’nın son dönemlerinde- türleri yaygınlık kazanan bir form olarak karşımıza çıkıyor. Dergi, günlük gazete ile ahretlik kitap türü arasında bir yerlerde konumlanan bir tarz. Genel hatlarıyla ise belirli konular etrafında tartışmaların örüldüğü, haber, makale, deneme, inceleme, araştırma yazıları, edebî türler vesaire içerebilen, periyodik, görsellerle desteklenmiş yayınlar olarak tarif ediliyor. [2]

Kadın dergileri için ise vurgulanan genel bir tasnif, dergilerin yazar ve yönetim kadrolarının kimlerden oluştuğu üzerine. İronik bir biçimde hem eski yazı ile hem de yazı devrimi sonrası tamamen erkekler tarafından çıkarılan onlarca kadın dergisi var (birçoğu ilkler kategorisinde de yer bulabilir).[3] Dergi sahipleri, yazarların tümünün erkeklerden oluştuğu mecralar; fikir üretilen konular ise kadınların eğitimi, sağlığı, doğum ve bakım konuları vesaire... Kısa özetiyle “kadınlık hakkında” enine boyuna “konuşan,” kadınlar için gerekli her şeyi “düşünen” silme erkek dolu dergiler. Modernleşmenin temsili-yer yer neferi- ve aracı olarak kadınların ileri sürülüşünün, nesneleştirilişinin dergiciliğe yansıması olarak da ifade edilebilir. Erkekler tasarrufundaki bu yayınların aksine, kadınların kendi önemli gördükleri biçimde, mevcut durumlarını sorguladıkları, hakları ve gelecekleri hakkındaki konuları tartışan dergiler de çıkarılabilmiştir. Ne var ki, “konusu kadın” olan dergilere kıyasla meselesi kadınlık durumu” olan yayınlar daha az sayıda kalmıştır. Kadınlar tarafından çıkarılan dergiler arasında, içerik bakımından kadına etnik, dinî tek tipçi, toplumun “kutsallarının” taşıyıcısı vs. olarak bakan yayınlar da var. Hâkim ideolojiden bir hayli bağımsız, kadınların kendi güçlerini, imkânlarını keşfetmeleri üzerine söz kuran dergiler de.[4]

Şükûfezar (Çiçek Bahçesi), 1886, sahibi ve yazı kadrosunun tamamı kadınlardan oluşan ilk dergidir. Okur-yazar Müslüman kadınlar aile isimleri ile değil, yalnızca kendi ilk isimlerini kullanarak yazılar kaleme alır ve makbul eş, anne rolleri dışında bir kadınlık tahayyülü kurarlar. Dergiyi çıkaran Arife Hanım, Şükûfezar’ı şöyle tanıtır:

“Biz ‘saçı uzun aklı kısa’ diye erkeklerin hande-i istihzasına (alaycı gülüşüne) hedef olmuş bir taifeyiz. Bunun aksini ispat etmeye çalışacağız. Erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek şâhren-i sa’yü amelde (çalışmanın açık ve doğru yolu) mümkün olduğu kadar pâyendâz-ı sebât (ayak diremek) olacağız.” [5]

Haygin DergisiHanımlara Mahsus Gazete, 1895: 13 yıl yayımlanabilmiştir. Başyazarı ve yazı kadrosunun hemen hepsi kadınlardan oluşmuştur ve altı yüzün üzerinde sayı çıkarmış, en uzun süreli yayımlanan kadın dergisidir. [6]

Kadınlar Dünyası, 1913: Ulviye Mevlan’ın çıkardığı dergi, Osmanlı Müdâfaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nin yayın organı. 1921 yılına kadar aralıklarla yayınını sürdürmüştür. Din, mezhep ve etnik ayrım gözetmeksizin tüm Osmanlı kadınlarına yönelik olduğu iddiasını taşır. İçeriği ve bu konumlanışı itibariyle de feminist olarak nitelenebilecek ilk yayınlardandır: “Cins ve mezhep tefrik etmeksizin kadınlık hukuk ve menani müdafaa eder musavver (resimli) gazetedir.”

Nisvan Cemiyeti’nin dönemi için oldukça radikal eylemleri, Bedra Osman Hanım ve arkadaşlarının telefon şirketinde çalışma girişimi ve Belkıs Şevket Hanım’ın uçağa binmesi, dergide ayrıntılarıyla yer tutmuş. Derginin başka bir ayrıcı özelliği ise ilk defa Müslüman kadınların fotoğraflarının yayımlanmasıdır. [7]

Hay Gin (Ermeni Kadın), 1919, 14 yıl çıkan feminist, İstanbullu, Ermenice bir dergidir. Feminizme dair dünyadan ve yerelden konuları ele alan özgün bir yayındır. Dergiyi çıkaran Hayganuş Mark için "Ermeni Kadını dergisi bir bayrak altında yaşayacaksa bu sadece kadınlık bayrağı olabilir" [8]

Yukarıdaki yayınlar, tarihsel koşulları itibariyle farklı farklı biçimde ilk kadın dergileri, feminist nitelikli yayınlardır. İlk, anlamı sabit, tarihsellik dışı bir olgu ya da fenomen olsaydı, zaten ilk’ler -çoğul eki- mantıksal olarak imkânsız, saçma, anlaşılamaz bir fikir olurdu.

90’lardan 2000’lere feminist dergiler

Feminizmin kendini tanıtması, meselesini kamuya anlatması ve taraftar toplaması için girişilen mücadelenin kuvvetli bir ayağını feminist dergi yayınları oluşturuyor. 1980 sonrası kamusal alanda başlayan eylemlilikler, yazma, kitap çevirme, kurumların oluşturulması maceraları, 90’larda bir hayli güçleniyor, 2000’lerde ise farklı türlerde dergi yayınları görünür hâle geliyor. Yine bu dönemde de kendini feminizm içerisinden tanımlamayan ya da taktik olarak daha geniş bir kadınlar kitlesine seslenmeyi tercih eden yayınlar mevcut. Bu tarihsel aralıkta doğrudan feminist mücadeleyi sahiplenen yayınlar ise:

Yeter, 1990; Dolaşan Mavi Çorap, 1993; Cımbız, 1994; Eksik Etek, 1994; Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi Dergisi, 1995; Amargi, 2006; Feminist Politika, 2009; Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar (ilk online feminist yayın).[9]

Yayın hayatına uzunca bir süre devam eden Pazartesi dergisinin sayıları online olarak ulaşılabilir durumda.[10] Akademi ve feminizm bağlarını kuvvetlendiren Amargi, sosyalist feminist literatüre önemli dosya konuları ve tartışmaları bırakan Feminist Politika, feminist harekete ve düşünceye kıymetli katkılar sunmuş yayınlar.

Hepsi ve hiçbiri

Lezbifem, feminist hareket tarihinde lezbiyen biseksüel feministler olarak bağımsız örgütlenme ve eylemliliklerde bulunan ilk yapılanma. Öncelikli mücadele alanını heteroseksizm ve heteropatriyarka olarak tanımlamıştı. Hem feminist harekette cinsellik ve beden konularının ön plana çıkamamasına hem de LGBTi+ hareketi içerisindeki cinsiyetçiliğe eleştirel bir ses olarak ortaya çıktı. Örgütlenmenin web sitesinde yayınlanan Zeliş bülten, Lezbifem’in yayın denemesi olarak değerlendirilebilir. Web sitesi ile arasındaki biçimsel fark Zeliş’in süreli bir dijital yayın olarak ele alınmasına imkân sunuyor (kendine has logosu, kapağı, sayı numarası, belirli bir içeriği periyodik olarak sunma çabası vs.).

Zeliş BültenZeliş, heteroseksizme karşı savaş açan bir feminist yol arkadaşımız ve dört sayı çıkarabildiğimiz Zeliş, onun mücadelesinin devam ettiğinin işareti olarak hayal edilmişti. Gönüllü editörlük, önerilerle oluşturulan yazı içerik havuzu, iş bölüşümü ve rotasyon gibi temel feminist yöntemlerle çıkarılan Zeliş, sitenin çökmesiyle maalesef şu anda ulaşılabilir durumda değil.[11]

Sonuç niyetine

Dergi yayıncılığının hem belli türlere doğru dallanıp budaklanarak özerkleştiğini hem de farklı bir anlamda kayboluş yaşadığını söylemek mümkün. Bu ikisinin aynı anda mümkün olmasının anahtarı ise ticarîlik ve politiklik kavramlarında gizli. Büyük tirajlarla haber dergiciliği yapan, yaşanılan değişimleri takip eden, eleştiren ya da yol öneren dergicilik türünün zayıfladığını, sayıca azaldığını, var olanların da ulaşılabilirlik, sürdürülebilirlik ve ekonomik bağımsızlık gibi temel dertler tarafından kuşatıldığını görebiliyoruz. Ticarî kısımda ise devasa bir tekelleşmeye eşlik eden büyük bir “bolluk” söz konusu (otomobil, dekorasyon, yemek, iş dünyası, müzik, film, moda, spor vd.).

Eskinin tipik kadrolu dergi yayıncılığı ve misafir olarak okuyucunun yayın sürecine katılımı, çağın dinamiklerinin gerisinde kaldı. Bilgi ağlarının esnekliği, üretilenlerin çoklu kaynaklardan beslenen, açık, ücretsiz, kolay erişilebilir, çoğaltılabilir olması gibi pek çok niteliği vesilesiyle online ortamlar yeni bir yayıncılık tarzını da üretti: Okuyucunun yazar olabildiği, yazı ve yazarların da okuyucusuyla farklı varyasyonlarla hemhâl olduğu, diyaloga girdiği ve şekillendiği bir yeni üretim modeli. Bu anlamıyla dergicilik ilk kez feministleşiyor yorumunda bile bulunulabilir, yazar ve okuyucu arasındaki kategorik farkın silikleşebilmesi, bunun yayının içeriğini, çizgisini yönlendirebilecek kadar kuvvetli karşılaşmalarla örülü olması yatay ilişkiler kurma konusunda ilham verici. Bu, belli anlamda politik, ortak üretimin kadrolaşmasını da engelleyebilecek bir olasılığı içerisinde barındırıyor. Farklı formatları benimseseler de son dönem örnekleri için 5Harfliler, Reçel Blog ve Çatlak Zemin web sitelerini de anmış olayım.

 

 
[1] Latince princeps, ante, primus, prius, initium, elementum; İngilizce first (about smthng-person), before, foremost/best,  earlier, first principle vb.
Kaynak: http://www.lexilogos.com/english/latin_dictionary.htm
[2]  Fr. Revue, magasin, journal, courrier; review, magazine, journal, post; bizde ise mecmua, dergi.
Cem, bir araya gelmek, toplanma, topluluk; bu kökle ilişkili olarak mecmu, bir araya getirilen, toplanan, derlenen şeyler anlamındadır. Terimin Türkçeleştirilmiş son hâli ile derlenmiş, bir araya getirilmiş yazılardan oluşan süreli yayın, dergi’dir. https://www.etimolojiturkce.com/kelime/mecmua  https://www.etimolojiturkce.com/arama/dergi
Dergi tanımı ve kısa tarihçesi için bkz.  https://www.britannica.com/topic/magazine-publishing
[3] Demet, 1908, (Celal Sahir yönetiminde), renkli ve resimli olarak yayımlanan ilk kadın dergisidir. Dönemin ünlü gazetecilerinden Sedat Simavi’nin yayımladığı Diken bünyesinde yayınlanan Kadınlar Oyuncak Değildir, kadınlara yönelik ilk ve tek mizah dergisidir.
Kaynak: “Türkiye’de 1980 sonrası kadın hareketi ve feminist yayıncılığın oluşum süreci: Pazartesi dergisi deneyimi” başlıklı yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Serap Güzelcan Şenol, 2010, Ege Üniversitesi, İzmir, Osmanlı’da kadın dergiciliği bölümü içinde, 74- 80. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
[4] A.g.e. s. 74 - 80.
[5] Şükufezar’dan günümüze ilk beş sayısı kalmış, sayıların tamamı Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne ait kütüphane koleksiyonda bulunuyor. Demirdirek, Aynur, Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayışının Bir Hikâyesi, Ayizi yay., Ankara: 2011.
[7] Bianet, “Feminist Kadın Dergilerinin Büyük Büyük Büyükannesi”, Akkent, Meral, 4 Nisan 2013, https://m.bianet.org/bianet/kadin/145572-feminist-kadin-dergilerinin-buyuk-buyuk-buyukannesi, Son erişim 06.12.2017.
[10]  Dergi ismindeki tarihsel vurgu için ilk sayıda şöyle bir bağ kurulmuş: “İstanbul’da yaklaşık 100 yıl önce “Hanımlara Mahsus Gazete” adıyla bir kadın gazetesi yayımlanmıştı. … İstanbul kütüphanelerinde bulunabilen sayılarının mevcudu 612 diyorlar. Biz önce adını sevdik. Sırtımıza yükleyip bugünün Pazartesi’sine taşıdık. ...” http://www.pazartesidergisi.com/pdf/1.pdf
[11] KaosGL, “Zeliş’in dördüncü sayısı çıktı!”, 23 Aralık 2016, http://kaosgl.org/sayfa.php?id=22692, Son erişim 06.12.2017.