Bazı hatırlatmalar ve K24’ün dördüncü K’sı…

"Kitap/Kültür/Kritik dışında K24’ü tanımlayan dördüncü bir K daha var: Katılım."

PANDEMİ bitmedi, bu gidişle kolay kolay bitecek gibi de görünmüyor ama K24 epey bir zamandan sonra tekrar ofisinde. Hiç olmazsa evlere kapanma dönemi bitmiş görünüyor – işler daha da kötüye gitmezse. Yayınevlerinden –eskiden olduğu– gibi yeni çıkan kitaplarını her zamanki adrese göndermelerini bekliyoruz:

K24
Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi
Asmalı Mescid Mahallesi,
Yemenici Abdüllatif Sokak, 1
Beyoğlu, 34430 İstanbul

Karantina sırasında ofisimiz bir süre kapalı olduğu için gelen kargolar geri gitmişti. Şimdi kargolar geliyor yine, ama eskisi kadar çok değil. Ofiste olduğumuzu bütün yayıncı dostlara hatırlatmak icap ediyor demek ki… Karantina süresince bazı yayınevleri kitaplarının PDF’ini gönderdi. Hâlâ gönderen yayınevleri var. Tabii bu çok daha hızlı ve pratik bir yöntem.

[email protected]

Bazı yayınevleriyle de şöyle çalışıyoruz: Her ay çıkacak olan kitaplarının listesini gönderiyorlar, biz o listeden ilgilendiğimiz kitapları seçiyoruz… Basılı kitap ya da PDF. Bunları sevdiğimiz kadar sevmiyoruz basın bültenlerini. Basın bülteni olsa olsa kitabın çıktığını haber vermeye yarıyor, o kadar. Tabii, bültenden önce sosyal medyadan kitabın çıktığını zaten haber almamışsak…

PDF alışverişinin önemli olduğu bir başka durum da Tadımlık köşesi. Bildiğiniz gibi bu köşede henüz çıkmamış, çok yakında yayımlanacak kitaplardan kısa alıntılar yapıyoruz. Tadımlık köşesine daha sık yer vermeye ve böylelikle yeni çıkacak kitapların önceden tanıtımını sistematik hale getirmeye niyetliyiz. Bir de mümkünse yayınlanacak alıntıya biz kendimiz karar vermek isteriz. Tabii, yayınlanmamış kitaptan seçki yapmak için tek yol PDF değil, sayfa çıkışları da olabilir, metnin bir kısmının dijital dosyası olabilir vs…

Burada en önemli nokta, kitabın henüz yayımlanmamış oluşu. K24’te daha önceden başka yerde yayımlanmış herhangi bir metne yer vermiyoruz. Bunun tek istisnası, Evvel Zaman köşesinde eski tartışmaları, geçmişin havasını yansıtmak üzere iktibas ettiğimiz metinlerdir.

İster yayıncı olsun isterse okur, K24 takipçilerinin bilmediği şeyler olmasa gerek bunlar. Ama son zamanlarda yaptığım yazışmalardan anlıyorum ki bazı şeyleri zaman zaman hatırlatmak gerekiyor. Mesela okurlarımızın e-mail ile sık sorduğu sorulardan biri şu: “Dışarıdan yazı alıyor musunuz?” Dışarıdan mı? Belli bir akımı, belli bir tutumu ve yaklaşımı savunan edebiyat dergileri, tutarlılık için dışa kapalı olabilirler ama K24, kültürün bütün alanlarını yansıtmaya çalışan bir platform. Bu platformda herkese, her görüşe yer var – içeri dışarı ayrımı olmaksızın. Elbette K24’e düzenli olarak katkıda bulunan bir yazar-editör grubu var. Ama bu, K24’ün dışa kapalı olduğu ya da iç-dış ayrımına göre işlediği anlamına gelmiyor. Herkes K24’e yazı ve eleştirileriyle katkıda bulunabilir. Önemli olan kimin yazdığı değil, malzemenin niteliği. Yazının aydınlatıcı olması. Üzerinde durduğu, etrafında gezindiği kitapların üzerine yeni bir ışık düşürebilmesi. Klişelerden –akademik klişelerden de!– uzak durması. Salt övgü ya da yergi için kaleme alınmış olmayıp bizi verimli tartışmalara götürebilmesi. Farklı kitaplar, yazarlar arasında daha önce farkına varmadığımız bağlantılar, benzerlikler, farklılıklar görmemize yol açması, yeni bir bağlam yaratması. Bizi okumaya sevk etmesi.

ÇOK DEĞİŞİK görüşlere yer veriyoruz, burası editörlerinin politik görüşleriyle sınırlandırılmış bir platform olsaydı haliyle çokseslilikten epey uzak düşerdi… Kırmızı çizgimiz de yok değil: Irkçılık ve ayrımcılığın her türlüsüne kapalıyız.

Bizimle iletişime geçmek, ‘dışarıdan’ içeriye süzülmek için yapmanız gereken, [email protected] adresine yazmaktan ibaret. Hiçbir mektubu cevapsız bırakmıyoruz, emin olabilirsiniz. Yayınlamadığımız yazılara niçin yer vermediğimizi gerekçeleriyle açıklıyoruz, yayınlanacak yazılarda yapılan/yapılacak değişikliklerin sebeplerini de… 

Ayrıca üzerine yazmayı düşündüğünüz kitaplar ve konular hakkında da editörlerimizle yazışabilirsiniz. Nasıl yazılar istediğimiz, yazılarda nelere dikkat ettiğimiz konusunda, 2015’ten bu yana yayımlanmış, muazzam bir çeşitlilik arz eden 2800’ün üzerinde yazı bir fikir verebilir başlangıç için. Kısacası cevabımız evet; dışarıdan yazı alıyoruz. Çünkü Kitap/Kültür/Kritik dışında K24’ü tanımlayan dördüncü bir K daha var: Katılım.

KARANTİNA SIRASINDA dijital medyaya ilgi arttı. İstatistiklerden K24’ün eskiye göre çok daha fazla okunduğu anlaşılıyor. Keşke bunun bir kısmını pandemiye borçlu olmayaydık! Pandemi yüzünden dijital mecra, basılı yayınların işlevini de kısmen üstlenmek zorunda kaldı. Bunu K24’teki yazıların ortalama uzunluğunun artışından da anlamak mümkün…

Aslında bu yazı, pandeminin bitişi ve normal hayatın (ya da yeni normalin) başlaması üzerine K24’ün de ofise döndüğünü haber veren bir “Editörden” olacaktı. Daha doğrusu, herkes gibi içten içe ben de böyle olmasını umuyormuşum, şimdi fark ediyorum. Ama salgın bitmedi, bitmediği gibi yeni bir dalganın geldiğine ilişkin işaretler var… Ne yapılabilir? Bize düşen, önlem almanın yanı sıra, ister evde isterse ofiste, yapageldiğimiz işi yapmaya devam etmek. Birlikte.

 

GİRİŞ RESMİ:

Kitaplarınızın ve yazılarınızın postayla ya da elektronik postayla geleceği yer burası: K24'ün ofisi, Kıraathane İstanbul binasında.