DİĞER
"23 Ağustos 1939 günü, bütün dünyanın şaşkın bakışları altında Hitler-Stalin Paktı imzalandı. Doğal olarak, Nazilerin paktın imzalanmasından bir hafta sonra Polonya’ya saldırmasıyla II. Dünya Savaşı patlak verdi. Dünyada sonuçları bu kadar büyük ve ölümcül olan bir olayın edebiyata, sanata, her şeye ama her şeye yansıması gerekirdi, öyle değil mi? Fakat böyle olmamıştır."
Bugün hâlâ düşünce hayatı diye bir şey var olacaksa, fikir geliştirmeye devam edilecekse, "gerçekliğin diktatörlüğü"ne boyun eğmemek, '68 sloganına sadık kalmak gerekecektir: İmkânsızı iste!
Saffet Murat Tura: Dışarıdan baktığımızda, biz biyolojik robotlar, “zombi”ler olarak ele alınabiliriz pekâlâ. Fakat fenomenal bir yaşantımız var. Bunların ikisini bir araya getirebilmek için bilinci yeniden değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum
Biz insanlar neyiz ve kimiz? Hayatın anlamı nedir? Bilinç nasıl olabiliyor? Varoluşçuluğun bu temel sorularını, başlıca varoluşçu düşünür ve yazarların hayat öyküleriyle birlikte örerek aktarıyor Sarah Bakewell
Bugün Sur’da bombalar altında, gözleri oyulan, parmakları, kulakları kesilen, burunları kesilen insanların hikâyelerine de gözyaşları kalmış mıdır acaba? Bütün “her şeyi söyleyenler”e selam olsun...
Yaşantı egemendir deneme üstünde. Zaten denemenin bir ucu “anı”ya “günlüğe” belki mektuplara daha doğrusu izlenimlere doğru kayar...
Albert Camus’nün Yabancı romanını, çevirmeni Vedat Günyol Yazko Edebiyat dergisinin 1981 tarihli Haziran sayısında kaleme almış. İşte çevirmeninin gözünden Camus ve Yabancı
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık