Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, 2 kez ihlal kararı verilmesine rağmen tahliye edilmeyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın ardından başlayan AYM ve anayasa tartışmalarına ilişkin olarak, "AYM ve AİHM'nin devre dışı bırakılması devletin hukuk raylarından tümüyle çıkarılması demektir.
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca'nın, Can Atalay kararının Türkiye'yi nasıl etkileyeceği konusunda görüşlerini aldığı hukukçu Sözüer şöyle konuştu:
Sayın Sözüer, Can Atalay kararı üzerinden gelinen nokta bir yargı krizi mi, siyasi krizi mi? Bu meseledeki hukuki açmaz nedir?
"Önce sorunun ne olduğunu tespit edelim. Milletvekili dokunulmazlığı önemli bir güvence. Anayasa Mahkemesi uzun süredir ortaya koyduğu içtihatlarda TBMM kararı olmadan dokunulmazlığın kalkmasına neden olacak suçların kanunla net şekilde ortaya koyulması gerektiğini söylüyor.
Anayasa Mahkemesi yetkili ve görevli olduğu bir bireysel başvuru konusunda ihlal kararı vermiş ve kararı uygulayacak mahkeme yükümlülüğüne aykırı davranıp kararı uygulamamıştır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise yetki ve görevi olmadığı halde, anayasa ve kanunlarda öngörülmeyen bir usulle dosyaya el etmiş ve "Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının uygulanmamasına" karar vermiştir."
Bu karar hukuken geçerli bir karar mıdır?
"Yasalarda böyle bir karar türü dahi olmadığı için yetkisiz Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararının hukuki açıdan hiç bir geçerliliği yoktur. Ancak bir tür yok hükmündeki 3. Ceza Dairesi kararı ‘fiilen’ etki göstermekte ve Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmamakta…"
"Dokunulmazlık güvencesini ortadan kaldırır"
"Diğer yanda Yasama organı Anayasa Mahkemesi kararlarının gereği olarak Anayasanın 14. Maddesindeki belirsizliği giderecek kanuni düzenlemeyi yapmıyor. Yani TBMM'de anayasa gereği üstüne düşen görevi yerine getirmemiş oluyor.
Öte yandan yürütme ve yürütmeyi destekleyen siyasi güçler de Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasına yönelik girişime açıkça destek olmaktalar.
Anayasa Mahkemesi hakkında ağır suçlamalar ve AYM kararını veren üyelerle ilgili Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin suç duyurusu da dikkate alındığında, anayasal bir kurum olan Anayasa Mahkemesi’nin, Can Atalay kararıyla ilgili olarak fiilen işlevsiz hale getirildiği aşikardır. Böylece Anayasadaki dokunulmazlık güvencesi de büyük ölçüde ortadan kalkmış gibidir…"
Söz konusu durumda nasıl bir Türkiye tablosu ortaya çıkar? O takdirde rejimin, sistemin türü ne olur?
"AYM ve AİHM'nin devre dışı bırakılması devletin hukuk raylarından tümüyle çıkarılması demektir."
Röportajın tamamını okumak için tıklayın
Yargıtay 3. Ceza Dairesi Can Atalay kararına yine uymadı, vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye yeniden yazı gönderdiYerel mahkemenin dosyayı gönderdiği Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüştü. Daire 3 Ocak'ta açıkladığı kararda, “AYM'nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok” diyerek, karara uyulmamasını kararlaştırıldı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirtti, AYM'nin kararının "jüristokratik" bir davranış olduğunu savundu. Atalay ile ilgili “hakkındaki yargılamanın durdurularak tahliye edilmesine” yönelik ilk AYM kararına uymayan ve anayasaya aykırı davrandıkları gerekçesiyle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ikinci kararda AYM'nin “Kararlarıma uyulması zorunlu” mesajı vermesine sert tepki gösterdi. Bu kararı “hukuki değerden yoksun” olarak niteleyen ve ortada uyulacak bir karar bulunmadığını belirten Daire, Atalay’ın tahliyesi talebini yeniden geri çevirdi ve vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye yeniden yazı gönderdi. GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - Yargıtay 3. Ceza Dairesi Can Atalay kararına yine uymadı, AYM’yi yerden yere vurdu: “AYM, Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini bile tartışmaya açabilir” Yerel mahkeme AYM'yi yine dinlemedi: Atalay dosyası ikinci kez Yargıtay'a gönderildiAnayasa Mahkemesi'nin ikinci kez verdiği ihlal kararının gerekçesini açıklanmasının ardından toplanan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın hakkında AYM kararını uygulamayarak, dosyayı bir kez daha Yargıtay'a gönderdi. Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez "hakları ihlal edildi, tahliyesi gerekir" kararı verdiği TİP Milletvekili Can Atalay ile ilgili düğüm yine çözülemedi. AYM'nin ilk kararından sonra dosyayı Yargıtay'a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tavrını sürdürdü. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Atalay kararı nedeniyle "suç işlemek"le itham ettiği ve kararını uygulamadığı AYM'nin bir kez daha hak ihlali kararı verirken ihlali gidermekle yerel mahkemenin görevli olduğunu açıkça belirtmesi de durumu değiştirmedi. AYM kararından sonra önce gerekçeli kararı bekleyeceğini bildiren, gerekçeli karar bugün yayımlanmasına rağmen 11 saat boyunca müzakere yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararda "yetkili makamı belirlemekle AYM yükümlüdür, yerel mahkeme belirleyemez" denilmesine rağmen Atalay dosyasını Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne yeniden gönderdi. Yerel mahkemenin bu kararına karşı hem AYM'nin hem de Yargıtay'ın nasıl bir tutum alacakları ise merak konusu oldu. TIKLAYIN - Can Atalay'ın avukatları: Üç hakimin derhal bu gece HSK tarafından açığa alınması gerek AYM'den ikinci hak ihlali kararında, mahkemeye "Gereğini yapın" demiştiAnayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu 21 Aralık'ta, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi. Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti. Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen ise AYM'nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine harekete geçerek, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Avukatlar, AYM kararına göre mahkemenin infazı durdurarak tahliye kararı vermesini talep etti. TIKLAYIN - Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi? Gerekçeli karar: “Yargıtay, Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi”AYM, 21 Aralık'ta verdiği ikinci hak ihlali kararının gerekçesini ise 27 Aralık'ta açıkladı. Resmi Gazete’de yayımlanan kararının gerekçesinde, Yüksek Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmayarak “Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdiğini” belirtti. AYM’nin bireysel başvurularda verdiği hak ihlali kararlarının herhangi bir merci tarafından inceleme ya da denetlemeye tabi tutulamayacağına vurgu yapan Yüksek Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını “ayrıksı” olarak nitelendirdi. Mahkemelerin AYM kararını uygulamaktan hiçbir şekilde kaçınamayacağını ve "keyfi kararlara müsaade edilemeyeceğini" belirten AYM, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının yargısal makamlar tarafından tartışılamayacağını vurguladı. Anayasa’nın, daha önce dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne böyle bir yetki vermediğinin altını çizen AYM, yerel mahkeme ile AYM kararını uygulamayan ve AYM üyelerini "suç işlemek"le itham eden Daire’nin Anayasa'ya açıkça aykırı hareket ettiği vurguladı. AYM kararında, "Mahkeme, usul hukukunda kendisine verilmemiş bir yetkiyi kullanarak ihlal kararının gereğini yerine getirmekten kaçınmış ve dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiştir. Daire de ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına’ şeklinde Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir” denildi. AYM'nin ilk ihlal kararı ve Yargıtay vurgusuAnayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti. Yüksek Mahkemenin 27 Ekim tarihli gerekçeli kararında Atalay'ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti. Atalay'ın durumunun, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay'ın, TBMM'de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir" tespiti yapılmıştı. Yerel Mahkeme AYM kararını uygulamadıAYM, ihlale ilişkin kısa kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir "müzekkere" olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istedi. Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yolladı. TIKLAYIN | Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararına Yargıtay'ı işaret ederek uymadı! Yargıtay AYM'ye "Yetkiyi aştı" dedi, suç duyurusunda bulunduYargıtay 3. Ceza Dairesi ise 8 Kasım'da Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. AYM üyelerinin “denetlenememenin verdiği rahatlıkla” hareket ettikleri, anayasada yeri olmamasına rağmen “yasa koyucu ve süper temyiz mahkemesi” gibi davrandıkları ifade edildi. Atalay kararında üniversitelerde başörtüsü yasağı getiren eski bir karara atıf yaptıkları ve bunun da daire tarafından “ironik” bulunduğu vurgulandı. Yargıtay, bu nedenle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. TİP’ten milletvekili seçilmesinin ardından Atalay’ın tahliye talebini reddeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bu kararını yerinde bulmayan ve Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine karar veren AYM’yi tanımadı. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. Yargıtay'dan AYM'ye ağır suçlamaYargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım'da yapılan açıklamada, "Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır" denildi. Ayrıca açıklamada Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakıldığı öne sürüldü. Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuruYargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı”, “adil yargılanma hakkı” ve “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti. Anayasa Mahkemesi; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı. Yüksek Mahkeme, "bireysel başvuru hakkı"nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. "Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı"nın ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden AYM'nin kısa kararı, infazın durdurulması ve tahliye kararı verilmesi için yeniden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. TIKLAYIN - Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi?
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI
|