T24 Haber Merkezi
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrısı ve sonrasında yaşanan tartışmalara ilişkin olarak, "Yeni maceralara gerek yok. Varsa bir şey TBMM'ye gelmeli, daha sonra Türk milletine sorulmalıdır ve öyle karar alınmalıdır. Ben de dahil, Sayın Cumhurbaşkanı da milletvekilleri de halktan alınan vergilerle maaşını alan birer memurdur. Kendi başına, sadece kendi kararlarıyla Türkiye'ye kimsenin bir şey dayatma hakkı yoktur, son söz Türk milletine aittir" dedi. Yavaş, Bahçeli'nin çağrısı sonrasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sessiz kaldığının hatırlatılması üzerine, "Bu durum sanki bir başka kanadın harekete geçirildiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı
Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), Cumhuriyet’in 101'inci yıl dönümüne özel olarak hazırladığı "T.C. Cumhuriyet Tüneli"ni ziyarete açtı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, açılışta yaptığı konuşmada, "Bin yıllık hikayedir bu coğrafyada. Bu hikayenin her satırında vatan aşkı ve bağımsızlık uğruna ödenen acı bedeller var. Bu topraklar, bağımsızlık uğruna nice erleri, 15’lileri, 57’nci Alayı ve nice şehitleri bağrına bastı ve basmaya da devam ediyor. Atatürk ve silah arkadaşlarının, Nene Hatun’un, Şerife Bacı'nın, Kara Fatma'nın ve terör karşısında ülkeyi böldürmemek için canlarını veren şehitlerimizin kahramanlık hikayeleri bize güç veriyor, şeref veriyor. Asla unutmayacağız" dedi.
"Halka sorulması lazım"
Ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Mansur Yavaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrısının ardından başlayan "yeni çözüm süreci" iddialarına ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her seferinde insanın aklının hayalinin almadığı açıklamalar var. Ben bu tür açıklamalara katılmadığımı söylerim. Hukuk devletiysek, yapılan her şeyin hukuka uygun olması gerekir. Varsa bu konuda plan proje, vekillerin bunu Meclis'te tartışması gerekir. Ayrıca bu da yetmez; bazı şeylerin halka da sorulması lazım. Bir başkasına karşı işlenen suçu birisinin affetmesi gibi şeyler mümkün değildir. Toplum bu konuda çok acı çekmiştir. Ortak yaşama iradesi olmasaydı bu toplum çoktan ayrışırdı. Bunların toplumdaki ortak yaşama iradesini yaraladığını düşünüyorum. Kim hangi grubun temsilcisidir, neye göre temsilcidir, bu yetkiyi kimden almıştır, bu kime sorulmuştur, bunların hepsi tartışma konusudur. Varsa böyle bir plan, proje bunların hem halka iletilmesi, hem de Meclis'te grubu olan partilerle paylaşılması lazım.
"Kimse kendi başına karar veremez"
Dışarıda hazırlanan bir proje varsa ve biz buna alet ediliyorsak, elbette biz buna karşıyız. Ne sınırlarımızın değişmesine ne de üniter yapımızın değişmesine asla izin verilemez. Bu konuda hiç kimsenin de kendi başına karar vermesi mümkün değildir. Buna karar verecek Türk milleti ve onların temsilcisi milletvekilleridir.
"Toplum bu talepten incindi"
Ben bekliyorum önümüzdeki grupta bir el yükseltilip ne denilecek, gerçekten merak ediyorum. Çünkü hiç beklemediğimiz hadiseler. Dün yayınlanan bir rapora göre toplum bu talepten oldukça incindi. Hem Türk mahkemelerinde hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce verilmiş kararla terörist başı ve terör örgütü lideri olduğu kabul edişmiş ve cezası onanmış birisinin muhatap alınması gerçekten Türkiye'deki hukuk sistemine aykırıdır. Bence bunun tartışılması lazım. Meşruiyet ancak ve ancak TBMM'de aranır. Göreceğiz; önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir şeyler TBMM'ye gelecektir.
"İlk 4 madde tartışması bu günlerin habercisiydi"
Anayasa'nın ilk 4 maddesinin yavaş yavaş, olumlu-olumsuz denilerek tartışılmaya açılması, zaten bu günlerin geleceğini gösteriyordu. Ama ben Türk milletinin bu kadar kanlı terör eylemlerine rağmen, komşuluk ilişkileri, iş yerlerindeki ilişkileri ve bunun sonucu ortak yaşama iradesinde herhangi bie eksiklik görmedim. Eksiklik görenler terör örgütünün uzantılarıdır. Toplumumuzda ne bir anayasa değişikliği talebi vardır, ne de bu konularda bir rahatsızlık vardır. Rahatsız olanlar, rahatsızlığı kendisinde aramalıdır."
"Sanki bir kanat harekete geçirilmiş"
Yavaş, "Bahçeli'nin çağrısı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir sessizliği var. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bunu da görüyoruz evet. Biliyorsunuz, hükümete yakın gazetelerde 'Öcalan'ın yeri İmralı'dır' şeklinde başlıklar çıktı. Bu başlıklar durup dururken atılmaz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bugüne kadar bu konuda hiçbir şey söylememesi sanki bir başka kanadın harekete geçirildiğini gösteriyor. Bunlar ulu orta konuşulacak şeyler değildir. Varsa bir şey Meclis'teki bütün partilerin grup başkanvekillerinin yan yana gelip tartışması, daha sonra da bunların toplumun önüne getirilip tartışılmasında fayda var.
"Son söz Türk milletinindir"
Daha önceki çözüm sürecinin başarısız olmasının en büyük nedeni; iki kişiden başka hiç kimse plan nedir bilmiyordu. Bu nedenle başarıya ulaşmadı, çözeceğiz derken daha da bozdular. 800 kadar asker ve polisimizin kanı hala orada duruyor. Yeni maceralara gerek yok. Varsa bir şey TBMM'ye gelmeli, daha sonra Türk milletine sorulmalıdır ve öyle karar alınmalıdır. Onun dışında hiç kimsenin bu konularda hiçbir yetkisi yoktur. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı'na da Sayın Bahçeli'ye de bu yetkiyi halk vermiştir. Türk milleti her şeyin üzerindedir. Ben de dahil, Sayın Cumhurbaşkanı da milletvekilleri de halktan alınan vergilerle maaşını alan birer memurdur. Kendi başına, sadece kendi kararlarıyla Türkiye'ye kimsenin bir şey dayatma hakkı yoktur, son söz Türk milletine aittir."
Ne olmuştu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bugün kitabın ortasından hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım" diyerek, PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrı yaptı ve "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiği, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığını gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM‘e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız" ifadelerini kullandı. Bahçeli'nin sözleri siyaset kulislerini hareketlendirirken, 1 Ekim'de Meclis'in yeni yasama yılı açılışında DEM Parti'lilerle tokalaşmanın ardından gündeme gelen "yeni bir çözüm süreci mi başlıyor" sorusu daha güçlü şekilde tartışılmaya başladı.
|
DEM Partililerle tokalaşma ve "yeni çözüm süreci" iddiası
İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'nin ardından Lübnan'a yönelik kara harekatına girişmesiyle başlayan operasyon, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini harekete geçirdi.
Erdoğan: İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim'de TBMM'nin yeni yasama sürecinde yaptığı konuşmada, İsrail - Hamas savaşı ve Lübnan'a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan'a uzandı. Dün. İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir ve Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurmuştur .
"İç cephe" vurgusu
Erdoğan, aynı konuşmasında "iç cephe" su yaparak, "Fitne girişimlerine karşı millet olarak, 85 milyon olarak 'iç cephemizi' sağlam çaba sarf ediyoruz. Bugün İsrail'in saldırganlığı karşılanıyor, içsel ve çatışmasız çatışma çözülmüyor, çözümün ortaya çıkması gerekiyor” ifadeleri kullanıldı.
Bahçeli'den DEM Parti ile tokalaşma
Erdoğan'ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama paketinde sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli , DEM Parti'li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, " Yeni bir dönemde giriyoruz. Biz gelişi güzel keyfe keder, hayatta kalmaktan kaçışlarla dümenden el uzatmayız.Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizde yoğunlaşıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. değerlendirmeleridir" açıklamasında bulundu.
DEM Parti'den açıklama
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli'nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, "Bu parçaların atılacak adımlarda biz de iz sürmeye hep beraber. Sorun zincirinin çözümüne yönelik sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor" şeklinde değerlendirildi.
TIKLAYIN - Devlet Bahçeli yeni yasama sürümünde DEM Partililerle tokalaştı
TIKLAYIN - Bahçeli'den, DEM Parti'yle tokalaşmasına ilişkin açıklama: Yeni bir döneme giriyoruz, günümüze barışı sağlamak lazım
TIKLAYIN - Bahçeli'den DEM Parti'ye "Türkiye partisi olma" çağrısı: Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır
TIKLAYIN - Bahçeli'nin son çağının ardından DEM kulisleri: Şartlar olgunlaşırsa müzakereye hazırız
TIKLAYIN- Yeni "çözüm süreci" mi geliyor? | AKP'li isimlerden peş peşe açıklamaları
TIKLAYIN – Murat Sabuncu'nun yazısı: 'Devlet desteğinde-bilgisinde' çözüm mü, Hakan Fidan yine devrede mi, hemen önemsizleştirilmeli mi?
TIKLAYIN - Candan Yıldız'ın röportajı | DEM Partisi Milletvekili Sırrı Sakık: Bahçeli'nin 'Ülkemizde barışı sağlamak lazım' sözlerini önemsiyoruz, Bahçeli ile tokalaşmamızı eleştiren troller umurumuzda değil
TIKLAYIN - Bahçeli'nin DEM Parti'lilerle tokalaşmasında "Dolmabahçe mutabakatı" detayı
TIKLAYIN - Mehmet Y. Yılmaz yazdı: Kürt siyaseti aynı suda ikinci kez yıkanır mı?
TIKLAYIN - Yalçın Doğan yazdı: Bahçeli DEM'e çiçek attı ama...
|
|