HDP’nin 15 Haziran’da Hakkari ve Edirne olmak üzere iki koldan Ankara'ya doğru başlattığı 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü' tamamlandı. Hakkari ve Edirne'den gelerek Ankara'da buluşan HDP'liler, 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü'nün" sonuç deklarasyonunu açıkladı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın yaptığı basın açıklamasına parti üyeleri, il ve ilçe teşkilatlarının yanı sıra STK temsilcileri de katıldı.
Yürüyüş kapsamında HDP'lilerin uğradığı illerde yaptıkları etkinliklere yönelik engeller ve yasakların dile getirildiği deklarasyonda, "Demokratik ve ortak yaşam ideali halkımızın ortak paydası ve değeridir" denilerek muhalefet güçlerine "demokrasi mücadelesinde birlikte hareket etme" mesajı verildi.
"Çatışma kısır döngüsüne son verilmesi ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’de huzur ortamının tesis edilmesi isteniyorsa, bunun yolu demokratik siyasetten ve müzakereden geçmektedir. Bunu sağlayacak bütün adımların atılması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır" ifadelerine yer verilen deklarasyonda "İmralı’daki tecridin sona erdirilmesi" talebi de dile getirildi.
TIKLAYIN - HDP'nin 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü'nün ilk günü polis müdahalesi ve gözaltılarla başladı
TIKLAYIN - HDP'nin yürüyüşüne müdahale eden polis milletvekilinin yüzüne gaz sıktı
TIKLAYIN - HDP, 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü'nün İstanbul finalini yaptı: Halkın sesi olmaya adayız
HDP'nin 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü' Sonuç Deklarasyonu şöyle:
1 Haziran’dan 1 Eylül’e kadar sürecek olan 3 aylık bir 'Demokratik Mücadele Programı' hazırladık. Bu programın esası, darbeci zihniyete karşı demokrasiyi, hak ve hukuku, adaleti ve özgürlükleri savunmaktır. Bu amaçla 1 Haziran’da 9 maddelik asgari demokrasi zeminini tanımlayan bir deklarasyon açıkladık ve gidişattan rahatsız olan herkese ortak mücadele çağrısında bulunduk. Bu kapsamda 15 Haziran’da Türkiye’nin iki ucundan, Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya doğru “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” başlattık. Bu yürüyüşle toplumu nefessiz bırakan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi susturmaya çalışan iktidara karşı toplumun yükselen itirazını sokağa taşırmak, artık yeter demek istedik! Yürüyüşümüz boyunca Türkiye halklarının gösterdiği yoğun ilgi nefessiz bırakılan bir toplum için bu mücadeleyi yükseltmenin ne kadar hayati bir ihtiyaç olduğunu herkese gösterdi. - Geçinemeyen milyonların ekonomik ve sosyal hakları, iş ve aş talepleri için; - ‘Savaşa Hayır Barış Hemen Şimdi’ diyen on milyonların talepleri için; - Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir çözüm için; - Demokratik bir anayasa ile özgür ve eşit yurttaşlık isteyen bütün kimlikler için; - Kadınlar, gençler, emekçiler, yoksullar, işsizler için YÜRÜDÜK. Demokrasi, barış ve adalet, hak ve hukuk için yürüdük. 82 milyonun hakkını, hukukunu, iradesini savunmak ve bu iradeye sahip çıkmak için yürüdük. Yalnız da yürümedik. Bütün engellemelere rağmen toplumun büyük çoğunluğunun desteğiyle, onların bizlere verdiği güçle yürüdük. Partimiz bu yürüyüşüyle bir kez daha Türkiye’nin önemli bir parçası, demokrasinin sigortası, evrensel hak ve özgürlüklerin vazgeçilmez savunucusu olduğunu gösterdi. Her geçen gün daha da otoriterleşen, baskılarını artıran AKP-MHP iktidarına karşı mücadelede demokrasi güçlerinin, toplumsal ve siyasal muhalefetin yan yana gelmesinin ne kadar önemli, vazgeçilmez, gidişatı değiştirecek ve dönüştürecek bir özellikte olduğunu herkese bir kez daha söyledik. Bu anlamıyla Demokrasi Yürüyüşü, toplumsal mücadele ve demokrasi ittifakının alanlarda, sokaklarda, parklarda, bahçelerde vücut bulmaya başlamış hali oldu. Bu kervan yola çıkmasın, yürüyüş gerçekleşmesin diye harekete geçenlerin, algı operasyonları ve karalama kampanyaları yapanların, her türlü yol ve yöntemi mubah görenlerin heveslerini kursaklarında bıraktık. Büyük bir demokratik olgunlukla ve sorumlulukla bu yürüyüşü gerçekleştirdik. Toplum, bütün halklarımız, HDP’nin bu tutumunu, demokratik siyasetteki kararlı ve taviz vermez duruşunu, neyin ne olduğunu gördü. Böylelikle halkımızın kararlılığı, iradesi ve umudu daha da büyüdü. Bizler bunları bilerek yola çıktık ve haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bizler haklılığımıza, toplumsal ve siyasal meşruiyetimize, halkımızın desteğine dayanarak kararlı ve inançlı bir şekilde bu yürüyüşü başlattık. Önümüze çıkarılan engellemeler bizleri durduramadı. Bizleri engellemek için yürüyüş güzergahımızda bulunan 16 kente giriş çıkışlar Anayasa ve hukuk çiğnenerek yasaklandı. Yürüyüş güzergahımızda yapılan yığınaklarla bir darbe dönemi görüntüsü oluşturuldu. Milletvekillerimiz ve seçilmişlerimiz üzerine zaman zaman suç işleyerek, yasa ve anayasa çiğneyerek saygısızca saldırılar yapıldı. Ama bütün bu engelleri aşa aşa Edirne ve Hakkari’den, ülkenin iki yakasından Ankara’ya ulaştık. 10 il ve onlarca ilçede iradesi gasp edilen halkımızla bir araya geldik. Hakkari yürüyüş kolu Hakkari, Van, Başkale, Bitlis, Tatvan, Kozluk, Bekirhan, Batman, Bismil, Diyarbakır, Ergani, Siverek, Urfa, Antep ve Adana’dan geçerek; Edirne yürüyüş kolu Edirne, Silivri, İstanbul-Esenyurt, Kadıköy, Beşiktaş, Sultanbeyli ve Kocaeli Kandıra’dan geçerek Ankara’ya ulaştı. Hakkari, Van, Diyarbakır, Kadıköy, Esenyurt ve Beşiktaş’taki halk buluşmalarımız her türlü engellemeye rağmen mitinglere dönüştü. Mahallelerde, sokaklarda halkımızla bir araya geldik. Yürüyüş boyunca barolar, insan hakları dernekleri, evlatlarının mezarları saldırıya uğrayan annelerin yer aldığı dernek ve kurumlar, sanayi ve ticaret odaları, emek ve meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, yurttaş inisiyatiflerinin de içinde bulunduğu 30’dan fazla kurum ve kuruluşla bir araya geldik; görüş alışverişinde bulunduk. Bu kurum ve kuruluşların birçoğu bizimle birlikte, yan yana, omuz omuza yürüdü, ortak mücadeleyi büyüttü ve gereklerini yerine getirdi. HepBirlikte yürüdük, HepBirlikte sözümüzü söyledik, HepBirlikte çözüm irademizi ortaya koyduk. Yürüyüş boyunca 1 Haziran deklarasyonumuzun ve yaptığımız “ortak mücadele” çağrımızın toplum tarafından, halkımız tarafından sahiplenildiğine tanık olduk. Darbeye ve darbeci zihniyete karşı toplum hassas olduğunu, hiçbir şekilde iradesini çiğnetmeye rıza göstermeyeceğini bir kez daha gösterdi. Toplum iktidarın dayattığı baskıdan, şiddetten bunalmıştır ve değişim istemektedir. Bu değişimi yaratabilecek güçlerin bir araya gelmesini ve ortak mücadele etmesini talep etmektedir. Görüştüğümüz kurum ve kuruluşların tamamının ortak mücadele konusunda bizimle ortak görüşler paylaşmış olması yürüyüşümüzün en başarılı sonuçlarından biridir. Bu dayanışma ve destek, ortak demokrasi mücadelesi ve bir demokrasi ittifakı açısından son derece kıymetlidir. Hepsine tek tek ve ayrı ayrı teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz. Halkımızın talep ve isteklerini yerine getirmek için partimizin bütün kurumlarının iradesi ve kararlılığı vardır. Bu uzun yürüyüş; demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış ve adalet mücadelemiz kesintisiz ve daha kararlı bir şekilde devam edecektir. Yürüyüşümüz çok önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır ve bunlar önümüzdeki dönem mücadele hattımızı oluşturacaktır. Yürüyüşümüz boyunca bize iletilen talepleri, gözlemlerimize de dayanarak paylaşmak istiyoruz;
Yürüyüş boyunca toplumun dile getirdiği bu taleplerin tamamı partimizin de talepleri ve mücadele gerekçeleridir. HDP, demokrasi yürüyüşünün ancak ortak mücadeleyle büyüyeceğini, başarının ancak demokrasi ittifakıyla mümkün olacağını biliyor. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Bu ülkenin, bu toprakların bir halklar bahçesi olması için omuz omuza, yan yana, kol kola olmaktan başka çaremiz yok. Durmayacağız. Demokrasi Yürüyüşü ile umudunu büyüttüğümüz demokrasi ittifakını gerçekleştireceğiz. Toplumun en temel talebi ve hayati ihtiyacı olan şiddetin son bulması, toplumsal barışın gerçekleşmesi için her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Çatışma kısır döngüsüne son verilmesi ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’de huzur ortamının tesis edilmesi isteniyorsa, bunun yolu demokratik siyasetten ve müzakereden geçmektedir. Bunu sağlayacak bütün adımların atılması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu çerçevede sayın Öcalan’ın büyük katkı sunacağına inanıyoruz. İmralı’daki tecridin sona erdirilmesi bu nedenle çok önemlidir. Savaş politikaları toplumu çürütüyor, vicdanları köreltiyor. Bunu ancak HEP BİRLİKTE durdurabiliriz. Taleplerimizi savunmak için dünden daha kararlı, daha umutluyuz. Kendimize, mücadele geçmişimize, haklılığımıza, toplumsal meşruiyetimize, halkımızın desteğine ve kararlılığına güveniyoruz. Bu nedenle yürüyüşümüzü burada bitirmiyoruz, mücadeleyi bir üst düzeye çıkarıyoruz. Toplumsal sorunları çözene kadar da durup dinlenmeden yolumuza devam edeceğiz. HDP; Özgürlükler için, demokrasi için, barış için, adalet için, eşitlik için, iş ve aş için, doğa için, kadın özgürlüğü için yürüdü. Bizim tek derdimiz halkımızın hak ve hukuk temelinde, özgürce bir yaşam sürmesidir. Buradayız! Burada olacağız. Selahattin Demirtaş olarak, Figen Yüksekdağ olarak; cezaevlerindeki tüm üyelerimiz, yöneticilerimiz, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ve seçilmişlerimizle birlikte buradayız ve daha güçlüyüz. Yolumuz açık olsun. Mutlaka kazanacağız. |