İki genç eğitimci; Sercan Dede ve Onur Dede Artvin’in ilk kitabevi Patika’yla yeni bir yaşam alanı yaratmanın derdinde. Sercan Dede, “Nasıl bir hayat istediğimizi ortaya koyan somut girişimlerde bulunmak gerekiyor” diyor...
11 Ocak 2018 13:32
Artvin’in ilk kitabevi Patika, birçok anlamda bir hareket, nefes alma mekânı. İki genç eğitmen; Sercan Dede ve Onur Dede’nin açtığı mekân, Artvin’deki kültürel boşluğu dolduran bir yaşam alanı.
Türkiye edebiyatından dünya edebiyatına, felsefeden siyasete, çocuk edebiyatına uzanan kitapları; masal okuma saatleri, söyleşileri ve yeni yeni planlarıyla kente renk ve dinamizm katan Patika’nın hikayesini Sercan Dede’den dinledik.
Nasıl başladı Patika Kitabevi’nin hikâyesi?
Doğma, büyüme Artvinliyim. Sadece üniversite okumak için Artvin’den uzaklaştım. Doğup büyüdüğüm yerden kopmak istemeyince de burada yaşama olanaklarını değerlendirmeye başladım ve ne yapabilirim diye düşündüm. Aynı zamanda topluma, kültürel hayata fayda sağlayacak bir şeyler yapmak istiyordum. Kitabevini arkadaşım Onur’la beraber açtık. Onur da halk oyunları eğitmeni. Çocukluktan beri bir aradayız ve çevremizde gelişen toplumsal olaylara karşı oldum olası bir duyarlılığımız vardı. Sosyal bilgiler öğretmenliğinden mezun olduktan sonra Artvin'e döndüğümde, şehirdeki muhalefetin çoğu Cerattepe üzerinden şekilleniyordu. Kenti doğrudan ilgilendiren bir meseleydi. Ben de biraz enerjimi oraya harcamak istedim, hâlâ bitmedi Cerattepe mücadelesi tabii. Esasen rahatsızlığını ve boşluğunu hissettiğimiz şey; aydını, okuyanı, yazarı çizeri çok olan ve demokrat bir kent görüntüsü veren Artvin’de bir kitabevinin olmamasıydı.
Neden yoktu? Bunun nedenini nasıl açıklıyorsunuz?
12 Eylül’den önce belli ilçelerde varmış aslında. 12 Eylül'den sonra yaşanılan o büyük dönüşüm burayı da etkilemiş. Şimdi de 80’lerdeki gibi eğitimde büyük tahribatların yaşandığı, müfredatın değiştiği, iktidarın eğitim sistemini kendine uygun nesiller yetiştirmek için yapboz tahtasına çevirdiği bir süreçten geçiyoruz. Hâl böyle olunca, bizim de bir aydınlanma mücadelesi vermemiz gerekiyordu. Bugün duyarlı, ilerici olan bütün kesimlerin aslında kültürel anlamda bu aydınlanma mücadelesine katkı sağlaması şart. Benim şöyle de bir özel durumum oldu; öğretmenlik için çok çabalamadım kadrolar da az olunca…
Atanamayan öğretmen olduğunuz yazılmıştı oysa...
“Ataması yapılmayan öğretmen kitabevi açtı” tarzında haberler çıktı ama çok da doğru değil. Ben atamam olmadığı için burayı açtığımı kabul etmiyorum. Öğretmenliği sevdiğim için okudum ama aday öğretmenlik veya mülakatla alım olayı sürdükçe öğretmen olmak için çabalamayı düşünmüyorum. Tabii ki her eğitim fakültesi mezununun kadro alması bir haktır, atanması gerekir. Zaten açık var ama ihtiyaca göre alım yapılmıyor, bugün hâlâ ücretli öğretmenlik var. Bu sorun istenirse çözülür ama öyle bir niyetleri olmadığı için kadrolar çok az. Olur da aday öğretmenlik kaldırılır, kadrolar çoğalırsa, gerçekten hakkı olanın atandığı, kadro aldığı sürece doğru gidersek, o zaman mesleğimi yapabilirim. Ayrıca güvence de kalmadı. Bir KHK yayınlanıyor uydurma gerekçelerle öğretmenler açığa alınıyor, ihraç ediliyor. Bu koşullarda böyle daha faydalı olacağımı düşündüm.
Peki, Artvin’in ilk kitabevini açma süreci nasıl geçti, zorluklar yaşadınız mı?
Mekânı görüp beğendikten sonra mümkün olduğunca imece yöntemleriyle, elbirliğiyle kuruldu. Yer döşemesini Eğitim-Sen’li arkadaşlarımız yaptı mesela. Herkes bildiği bir işin ucundan tuttu, yayınevleri de destek çıktı, bazı kolaylıklar sağladılar bize. Bu yardımlaşma da insanların burayı sahiplenmesini sağladı.
Kimler geliyor kitabevine, nasıl bir boşluk dolduruyor Patika?
Geniş kesimlere hitap eden bir mekân olsun istiyorduk; birçok insanla bizi daha çok yakınlaştırdı, bağlarımızı genişletti. Evet, Artvin zaten küçük bir yer, birçok insan birbirini tanır ama burası ayrı bir sıcaklık kattı kente. Daha önce belki de çok fazla sohbet etme imkânı bulamadığımız insanlarla burası sayesinde daha fazla şey paylaşır olduk, birbirimizi daha yakından tanımaya başladık.
Mesela çocuklar için masal okuma saatleri düzenliyoruz. Aramızda çocuk edebiyatına hâkim, pedagoji bilen eğitimciler var. Satranç kursları, yetişkinlere dönük okumalar da olsun istiyoruz. Doğa ve yürüyüş kulübümüz var ve her hafta yürüyüş yapıyoruz. Yaza doğru bahçede film gösterimleri yapıp üzerine sohbetler düzenlemek de planlarımız arasında.
Son dönemde Türkiye'nin farklı yerlerinde kültürel anlamda alternatif birtakım oluşumlar, mekânlar, yeni nefes alma modelleri oluşuyor. Yasakların, baskıların arttığı dönemlerde bu tür mekânların önemi de artıyor...
Cumhurbaşkanı da söylemişti; “Kültürel anlamda kazanamadık” demişti referandumdan sonra. Bu anlamda bizlerin kültürel alanda çok daha fazla iş yapması gerekiyor. Türkiye’de sağ gelenek uzun yıllardır iktidarda ve bizler buna karşı hayata değen toplumsal işler yapmak konusunda çok başarılı olamadık. Bu kuşatmanın, baskının karşısına farklı şeyler koymamız gerekiyor.
Sadece iktidarın eğitim politikalarını eleştiren, teşhir eden bir tepkisellik değil, aynı zamanda nasıl bir hayat, nasıl bir eğitim sistemi istediğimizi ortaya koyan somut girişimlerde bulunmak gerekiyor. Klasikleri okuyan, satranç oynayan çocuklar istiyoruz. Çağdaş düşünen, evrim teorisini bilen gençler istiyoruz. Bu manâda yapılan her türlü iş kıymetlidir. Bu anlamda Mersin'deki Kültürhane de Rize Pazar’da açılan kültür evi de çok kıymetli. Yarını kazanmanın derdindeysek, gençlere dönük kültürel faaliyetlerimizi arttırmak gerekiyor. Patika Kitabevi de bu anlamda fayda sağlamaya çalışıyor.