Julia Tsiakiris / To Rodakio: “Yayıncılık dünyanın en pahalı oyuncağıdır”

“Biz elimizdekini avucumuzdakini yayıncı olabilmek için harcadık, harcıyoruz, çünkü hiç durmuyoruz, hep devam etmek istiyoruz, kâğıt oynamak gibi, at yarışları gibi. Bir de bağımsız yayıncıysanız bağımsızlığınızı muhafaza etmeniz gerekiyor; bu da çok tercihiniz var demektir. İstediğinizi yapmakta özgürsünüz ama bu da pahalı bir şey, bedelini ödersiniz.”

20 Eylül 2021 08:59

Herkese merhaba, İstanbul Edebiyat Evi’nin bu yılki kitap şenliğinde olmak çok heyecan verici. Julia Tsiakiris’le birlikteyiz, sevgili arkadaşım, efsanevi yayıncı, To Rodakio Yayınevi’nin sahibi ve kurucusu. Julia, seninle küçük kitap festivalimizde buluşmak bizim için bir onur, merhaba.

Merhaba, merhaba herkese. Benim için fazla iyi şeyler söyleme, ekrandan kayboluveririm.

Seni tarif etmeye güzel sözler yetmez, sen benim en sevdiğim yayıncısın. Günümüz Yunan edebiyatının, eski kuşağın ve yeni kuşağın en iyi şair, romancı, sanat tarihçisi ve yazarlarından bazılarını yayınlayan, muazzam bir bağımsız yayıncısın. Ve nefis kitaplar yayımlıyorsun, hepsi birer sanat nesnesi gibi.

Julia Tsiakiris ayrıca Türk edebiyatından ve tarihinden de örnekler yayınlıyor. Evliya Çelebi gibi, Ömer Seyfettin’in “Bomba” başlıklı kısa hikâyesi gibi. İkisinin de çevirmeni sevgili arkadaşımız Dimitris Chouliarakis. Julia, peki hangi ilkeler, hangi kişisel ilgi alanları, hangi fikirler rehberin oluyor To Rodakio için kitap seçerken? To Rodakio markasını nasıl tanımlarsın?

Babam da bir yayıncı ve yazardı. Ben onun dükkânında büyüdüm, yedi yaşımdan itibaren o dükkânda düzeltme yaptım, çünkü babam işinin her yönünü öğrenmemi sağlamaya çalıştı.

Dört yaşımda gazete okuyordum, tüm diğer çocuklar benden nefret ederdi, kıskanıyorlardı çünkü. Çok küçük yaşımdan itibaren bu entelektüel atmosferde büyüdüm ve 16 yaşımdayken Albert Camus’nün Yabancı’sını çevirdim. Hayatım kitaplar etrafında, kitaplar hakkında ve kitaplar içindi.

40 yaşına geldiğimde başka yayıncılar için artık çalışmamaya, eşim Vassilis Dioskouridis ile kendi yayınevimizi kurmaya karar verdik. Böylece Atina’nın Akropolis yakınlarındaki, 1400’lerden bu yana bu isimle anılan eski bir mahallesinin adını alarak To Rodakio koyduğumuz yayınevimizi yarattık. Sanatçı, müzisyen, yazar olan birçok arkadaşımız vardı. Yayınevi Atina’nın farklı sanat çevrelerinin merkezi, referans noktası haline geldi 1980’li, 1990’lı yıllarda.

Biz kelimeleri seviyoruz, kelimeler arasındaki ilişkiyi seviyoruz, kelimeler arasındaki boşluğu seviyoruz.

Rodakio’nun Yunanca bir anlamı da şeftali değil mi?

O rodakino. Söylenişleri benziyor ama aynı değil. Bizimki To Rodakio. Yani Atina’nın eski, kadim bir mahallesi. Torozi de nardır.

Ne güzel bir hikâye! Ama sen bütün bunları tek bir yardımcıyla tek başına yapıyorsun. Şu anda Yunanistan’da ve dünyada, tüm yayıncılık dünyasını işgal eden dev yayınevlerinin arasında bağımsız bir yayıncı olmak nasıl bir şey, onu merak ediyorum. Sen neredeyse tek kişilik bir ordusun, bağımsız yayıncılar için işler nasıl işliyor?

Aslında tek kişilik bir ordu sayılmam, benimle çalışan çok sayıda kişi var. Sayfa düzenini yapan genç insanlar, çok iyi bir matbaacı ve hem önemli hem de çok iyi yazarlar… Benim gücüm kendi ölçütlerime sahip olmamdan geliyor. Bir şey gördüğümde iyi mi kötü mü biliyorum, bildiğime inanıyorum. Dolayısıyla doğru metni, doğru yazarı seçtiğimde, diğer yayınevlerinin düşmanlığına göğüs gerecek donanıma sahibim gibi geliyor. To Rodakio 30 yıldır var çünkü. Herkes merak ediyor, “Devam etmeyi nasıl başarıyor? Sürdürmeyi nasıl başarıyor?” diye. Yılda 10 veya 15 kitap yayımlıyorum. Çok az ama bazıları o kadar iyi ki, ödül kazanıyor, başka dillere çevriliyorlar. Vangelis Hacıyanidis’in altı ya da yedi dile çevrilen kitapları gibi.

Evet, bu doğru. Biz de Kıraathane Kitapları olarak Hacıyanidis’in Türkçede ilk romanını yayımlamış olmakla gurur duyuyoruz. Umarım devam edeceğiz. Bana demin de sözü geçen bu zevk ölçütlerinden bahsedebilir misin? Bir kitapta aradığın nedir? Özgünlük mü? Şüphesiz nitelikli olması gerekir bir kitabın, ama seni en çok çeken şey nedir?

Kelimelerin birbirine bağlanış şekli… Yazarın kendi sesini ifade eden bir atmosfer yaratabilmeli kelimeler. Bir sesleri olmalı,  kâğıdın üzerinde ölü birer işaret olmamalı kelimeler. Kâğıttan kalkıp seninle konuşmalı, hayal gücünü çalıştırmalı kelimeler. Dünyanın her yerinde kitaplar hep bunu yapmıştır.

Bu hayatımda duyduğum en güzel ‘iyi kitap’ tanımlarından biri, Julia. Senin kitaplarına gerçekten hayranım, baskı kalitesi, kâğıt kalitesi, kapak tasarımı… Bunu nasıl başarıyorsun?

Yazarların önerilerini alıyorum. Bazen onların kendi tercihleri oluyor. Ama bir de çok gençken iki sanatçıyla, iki ressamla uzun ilişkilerim oldu. Müzelere gidiyorduk, sanat hakkında uzun uzun konuşuyorduk. Dokuz yıl bir sanatçıyla birlikte yaşadım, bu sayede sanat üzerine diploma almış kadar oldum!

Peki pandemi her şeyi nasıl etkiledi? Yunanlar karantina döneminde daha mı çok kitap okudu yoksa daha mı az?

Evet, evet, daha fazla okumaya başladılar. Ve gerçek kitapları, ellerinde tutabildikleri, fizikî birer nesne olan kitapları okumayı tercih ettiler, çünkü bilgisayardan haber takip etmekten bıktılar. Biraz güzel vakit geçirmek, olup bitenden uzaklaşmak istediklerinde gerçek kitaplara yöneldiler. Pandemi sırasında bizim satışlarımız arttı.

Bunu duymak çok ilginç! Peki, şu anda bir bağımsız yayınevi olmanın en ilginç ve en zor yanları neler?

Çok saygı duyduğum bir Yunan yayıncı, Agra Yayınevi’nin kurucusu Stavros Petsopulos bir keresinde şöyle demişti: “Yayıncı olmak dünyanın en pahalı oyuncağına sahip olmaktır.” Biz elimizdekini avucumuzdakini yayıncı olabilmek için harcadık, harcıyoruz, çünkü hiç durmuyoruz, hep devam etmek istiyoruz, kâğıt oynamak gibi, at yarışları gibi. Bir de bağımsız yayıncıysanız bağımsızlığınızı muhafaza etmeniz gerekiyor; bu da çok tercihiniz var demektir. İstediğinizi yapmakta özgürsünüz ama bu da pahalı bir şey, bedelini ödersiniz.

Özgürlüğün her zaman bir bedeli var, bu doğru. Peki yeni kitap listeniz ve yakın gelecekte çıkacak kitaplarınız hakkında ne söyleyebilirsin? Seni en çok heyecanlandıran nedir, ne tür kitaplar geliyor To Rodakio’dan?

Her akşam e-mail’lerime baktığımda yeni bir kitap teklifi aldığımı görüyorum. Yani yılda aşağı yukarı 300 kitap eder. Hâlâ son derece önemli, son derece iyi yazarlar ilk kitaplarını bana gönderiyorlar; bu beni şaşırtıyor, çok önemli bir şey. Yunanistan’ın farklı bölgelerinin yerel lehçelerinde yazılmış birçok kitap yayımladık. Ben bunu çok önemsiyorum. Böylece polifonik, çok sesli bir şey yarattık, çok sesli müzik gibi. İpiros’tan [Epir], Makedonya’dan, Girit’ten, Kıbrıs’tan farklı titreşimler ve sesler, farklı kuşların şarkılarını söylemesi gibi. Eğer dilinizde çok nüans varsa, bu bir yayınevi için önemlidir.

Birçok yazarın ilk kitabını da siz yayımladınız…

Evet ve onlar başka yayınevleriyle meşhur oldular ama bu benim umurumda değil. Onları benim keşfetmiş olmam çok önemli, böylece özgürce uçabildiler.

Son derece iyi bilinen, tanınmış yazarlarınız da olduğunu biliyorum, önceki kuşaklardan. Aynı zamanda dünyaya da açıksınız... Atina’da son buluşmamızda, ki Atina’yı da, seni de çok özlüyorum, umarım yakında yine gelebilirim, bana John Tripoulas’ın, Yannis Tripoulas’ın bu çiftdilli şiir kitabını hediye etmiştin. Bana hep yeni kitaplar hediye ediyorsun, bu yüzden seni ziyarete gelmeyi çok seviyorum. Bu harika bir şiir kitabı, Yunanca ve İngilizce; bu çiftdilli baskıları çok seviyorum çünkü Yunanca öğreniyorum ve Yunanca çalışmama yardımcı oluyor! Ama siz dünyaya da açıksınız. Yabancı edebiyat çevirisi de basıyorsunuz.

John ikinci kuşak bir Yunan-Amerikalı. ABD’de doğmuş, tıp doktoru. Bu şiirleri İngilizce yazmış. Şiirlerini Yunancaya Socrates Kabouropoulos çevirdi. Yunancanın Yunanistan dışında doğmuş insanlarda bile yaşamaya devam edebileceğini göstermek önemli. Hem günümüz Yunan gerçekliği hem Eski Yunan gerçekliği John için çok önemli ve ikisini, bir bilim insanı olarak kendi deneyimini de katarak kaynaştırıyor. Harikulade bir kitap bu, A Soul Inside Each Stone [Her Taşın İçinde Bir Ruh].

Az da olsa başka dillerden çeviri yapmak da önemli mi sizin için, bu da amacınızın bir parçası mı?

Elbette… Faulkner, Albert Camus, Paul Claudel gibi yazarlardan çeviriler yayımladık. Tabii bu edebiyat eserleri biraz eski, modern değil.

Modern klasikler demek istiyorsun. Türkçeden yaptığınız çeviriler gibi…

Şu anda Türkçeden çevirmiş olduğumuz dokuz kitabımız var. Hepsi Dimitris Chouliarakis ve eşi Sofia Dionisopoulou tarafından çevrildi. İkisi de Türkçe öğrenmeye 50 yaşında karar vermiş, hayatlarının ikinci döneminde. Türkçe edebiyatın mücevherlerini seçip bana öneri getiriyorlar.

İkisi de ayrıca harika yazarlar. Onlarla arkadaş olma fırsatını elde ettiğim için kendimi şanslı hissediyorum; elbette seninle de, Julia. Peki, bugünün dünyasında Yunan edebiyatının yerini nasıl görüyorsun, nasıl gözlemliyorsun? Zor bir soru, biliyorum. Bu kısa sohbetimizi sonlandırırken bu konuda bize biraz fikir verebilir misin?

Geçen yüzyılda, yani Kavafis, Elitis, Seferis gibi Nobel Ödülü kazanmış büyük şairlerin döneminde durduğumuz şanlı yerde değiliz, aynı seviyede değiliz şu anda. Ama bu yüzyıl henüz yüzünü göstermedi. 21. yüzyılın henüz başındayız. Umudum, yükselecek yeni yeteneklerin çıkması, eskiden olduğu gibi. Geçen yüzyılda Yunan edebiyatı çok başarılı oldu. Kazancakis’i de saymalıyım düzyazı alanında. Umarım işler yoluna girecek. Ben bir iyimserim.

Harika bir dilek! Geçtiğimiz günlerde Mikis Theodorakis’i kaybetmemiz ise çok üzücüydü. Bir keresinde seninle Eksarhia mahallesinde yürümüştük, bir gösteri sahneleniyordu ve Theodorakis şarkıları söyleniyordu, hatırlıyor musun o kısa yürüyüşümüzü?

Evet, hatırlıyorum, bir tiyatro oyunu gibi bir şeydi.

Atina’yı senin gözlerinden görebilmek benim için hep bir ayrıcalık oldu. En son soru: Bana çok kısaca bu sonbahar çıkacak, yeni listenizde yer alan ve seni heyecanlandıran bir kitaptan bahseder misin?

Birkaç gün önce piyasaya çıkan bir kitaptan bahsedeceğim. Eski Yunan’ın kadın şairlerinin yapıtlarından bir derleme. Çok önemli bir kitap. Herkes Sappho’yu biliyor, Lesboslu, Midillili Sappho’yu biliyor ama antik dönemde yazan 50 başka Yunan kadın şair daha var. Biz de bu şairlerin yapıtlarını günümüz Yunancasına çevirdik ve yayımladık. Çok gururluyum. Çok da tutuldu, herkes bu kitabı satın almak ve konuyu daha iyi öğrenmek istiyor. Sana göstermek için yanımda getireceğim.

Çok teşekkürler Julia, Kıraathane’de bu yıl düzenlediğimiz kitap şenliğinde bize katıldığın için. Bundan sonra düzenli bir katılımcı olmanı diliyorum.

Rica ederim Nilüfer. Yunan ve Türk halkları arasındaki dostluğu çok seviyorum. Ben bundan yanayım. Türk müziği, Türk uygarlığı bana ilham veriyor.

Yayımladığın bu enfes kitaplar için teşekkürler, To Rodakio çok yaşasın, yakında görüşmek üzere!

Yakında görüşmek üzere, hoşça kal!

çeviren: NÂZIM HİKMET RICHARD DİKBAŞ

 

 

Kıraathane İstanbul 2021 Kitap Şenliği'nin dijital katılımcılarından biri olan To Rodakio yayınevinin yöneticisi Julia Tsiakiris ile yapılan söyleşiyi Kıraathane İstanbul'un Youtube kanalında da izleyebilirsiniz.