Türkiye'de psikiyatrinin en önemli isimlerinden, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Engin Geçtan, 86 yaşında hayata veda etti
Psikiyatri kitapları kadar roman-senaryo çalışmalarıyla da geniş bir okur kitlesine sahip olan Engin Geçtan, 86 yaşında hayatını kaybetti. Geçtan, Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar (1975), İnsan Olmak (1983), Varoluş ve Psikiyatri (1990) ile Psikanaliz ve Sonrası (1988) kitaplarıyla sadece bilimsel çevrelerden değil, çok daha geniş kitleler tarafından tanınan ve takip edilen bir bilim insanına dönüşmüştü. Geçtan'ın 40 yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? (1998) ve Hayat (2002) adlı kitapları da var. Psikiyatri alanı dışında kurmaca eserler de veren Geçtan’ın Kırmızı Kitap (1993), Dersaadet’te Dans (1996), Kızarmış Palamut’un Kokusu (2001) ve Tren (2004) gibi romanları da bulunuyor.
Engin Geçtan, Virgül dergisinin Şubat 2000 tarihli nüshası için Mustafa Arslantunalı ile Orhan Koçak’ın sorularını yanıtladığı söyleşide, edebiyatçı yanının nispeten geç su yüzüne çıkması konusunda şunları söylemişti: “Evde kitap vardı, annem geç dönem Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemi yazarlarına meraklıydı, çocukken etrafımda kitap konuşulduğu da olurdu. Son yıllarda bana yazı yazmamla ilgili çok soru sorulmuş olması, unutulmuş ve çok da net olmayan bir çocukluk anımı canlandırdı. Hani çocuklara sıkıcı sorular sorarlar ya ‘ne olacaksın büyüyünce’ gibi, birine ‘yazar olacağım,’ dediğimi ve annemin bana onaylayan gözlerle baktığını hatırlar gibiyim. On beş yaşındayken ilk bağımsız seyahatimi yaptım. Döndüğümde eve yolladığım mektupların edebîliğine ilişkin bir konuşma geçmişti annemle babam arasında, yan odadan duymuştum, muhtemelen bu sonradan yüzüme de söylenmiş olabilir. Ankara’da kalmış olsaydım kurgu kitap yazar mıydım, bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim tabii, ama İstanbul’un kışkırtan bir yanı olduğu kesin.”
Aynı söyleşide sevdiği yazarların kim olduğu sorusuna cevaben de şunları söylemişti Geçtan: “Şu yazarları severim diye bir şey söylemem mümkün değil, belki şu yazarın şu kitabıyla ilişki kurduğumu söyleyebilirim. Örneğin Italo Calvino’nun bir üçlemesi vardı, ama onlara neden o kadar ilgi duyduğumu bilemiyorum. Klasiklerle aram pek iyi olmadı, buna Dostoyevski de dahil. İngilizcede novel ve romance ayrı şeylerdir, Türkçede ise ikisinin tek bir karşılığı var, roman. Novel’dan çok, romance ya da her ne deniyorsa o bana daha çekici geliyor galiba.”
Geçtan, 2000 yılında Filiz Aygündüz’ün sorularını yanıtladığı Milliyet Kitap & Sanat söyleşisinde, “Mevcut sözcükler anlatmak istediklerinize yetmiyor. O zaman hikâyeler içinde anlatmaya çalışıyorsunuz” demiş ve eklemişti: “Bana göre, insanlar almaya hazır oldukları noktaların karşılığını kitapta bulurlar. Geri kalanını görmezler. Hayatı, ona katıldığınız oranda öğrenirsiniz. Okuyarak ya da gözlem yoluyla öğrenilebilecek bir şey değil hayat.”
1932 doğumlu Gençtan, İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitiminin ardından uzmanlığını New York ve Columbia üniversitelerinde tamamladı. 1974 yılında profesör olan Gençtan ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi gibi Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinde öğretim üyesi olarak da görev yaptı. (K24)