Tüm Rusların aradığı ama bulamadığı Alyosha, neyi temsil ediyor? Belki insanların geleceğe dair umudunu, belki de kayıplardan ve tutulan yaslardan sonra yeni bir hayata başlayabilme ihtimalini...
15 Şubat 2018 13:45
Anne ve baba olmak ne anlama gelir? Dünyanın sonunun geldiğine inanıyorsanız ve koşullar her şekilde sizi zorluyorsa normal yaşamınıza devam etmek için ne kadar çaba sarf edersiniz? İnsanlar neden anne-baba olmaya karar verir? Bu sorumluluğu nasıl üstlenir? Filmlerinde ülkesinin içine düştüğü açmazlara, kadın-erkek, ebeveyn-çocuk ilişkilerine sıkça değinen Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev, son filmi Nelyubov’ta (Sevgisiz) yine bu soruları ve daha fazlasını yatırıyor masaya. Moskova'da çekilen filmin ilk gösterimi, 18 Mayıs 2017'de Cannes Film Festivali'nde gerçekleştirildi ve Cannes Film Festivali Jüri Ödülü'ne değer görüldü.
Yönetmenin ilk filmi Vozvrashcheniye (Dönüş) sinemaseverler tarafından hayli özenli ve derinlikli bir yapım olarak addedildi ve çokça sevildi. Yönetmen, bu ilk filmiyle Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’la birlikte toplam beş ödül aldı ve Dönüş, Yılın En İyi Filmi seçildi. Ayrıca Avrupa Film Ödülü’nü de kazanan film, Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’ın Rusya adayı oldu.
Filmlerindeki karanlık atmosfere girmeyi reddedemeyeceğiniz Zvyagintsev, gelenekçi bakış açısını hiç gizlemedi. Tanrısal bir uzaklıkta kendini konumlandıran yönetmen, filmlerinin çoğunda dışarıdan gözlemlediği kadarıyla toplumlardaki yozlaşmışlığı ve hasar görmüş, artık onarılamayacak hâldeki bireyleri ve aile kurumunu işledi. Ödüllere boğulan filmi Dönüş ya da diğer filmlerine göre bahsi daha az geçen Elena’sı, son filmiyle taşıdığı benzerliklerle kendini tekrar tekrar hatırlatan filmler.
Sevgisiz, iletişimin sınırlı olduğu soğuk bir evin mutfağında başlıyor. Aslında evin en sıcak yerlerinden ve paylaşımın en yoğun olduğu yerlerden biri olan mutfak bile soğuk, çünkü boşanmaya çalışan bir çift mutfağın iki ucunda duruyor. Kadın, telefonundan kafasını kaldırmayarak boşanma aşamasındaki işlemler için bile kendini ne kadar kapattığını kabalıkla gösterse de kocası sorumluluk almaktan kaçtığı için ona bir şeyler sormak zorunda. Çocukları, Alyosha, ne olacak?
Zhenya (Maryana Spivak) ve Boris (Aleksey Rozin) ilişkileri hayli yıpranmış bir çift. Alyosha ise küçük çocukları. Zhenya ve Boris, Alyosha odada yokken yüksek sesle tartışmaktan çekinmiyorlar. Uyusa bile Alyosha’nın tüm bu tartışmaları duymaması imkânsız ya da çift, Alyosha’nın da evde olduğunu unutacak kadar birbirlerinden nefret eder vaziyette. Aslına bakılırsa, çiftimiz için, Alyosha’nın varlığı başlı başına bir sorun ve buna belki de Alyosha’nın kendisinin çözüm bulması gerekiyor. Yine seslerin yükseldiği bir gece, Alyosha’nın velayetini kimin alacağı tartışılıyor ve anne de baba da çocuğu istemediğini açık bir şekilde dile getiriyor. Burada çarpıcı ve aslında Zvyagintsev’e özgü bir tutum var. Çocuğuyla arasında bir bağ olmayan bir anne ile karşı karşıyayız çünkü. Annenin çocuğuyla iletişimi, bir masayla ne kadar iletişim kurulursa o kadar. Fazlası değil. Annenin tutumunda ve yer yer çocuğa yönelik kötü davranışlarında, velayetini istememesinin ardında çocuğun, kadının hayatını çalmış olması yatıyor. Çocuk olmadan boşanmanın kolaylığı ve çabukluğu ulaşılamayan değerli bir eşya gibi şimdi. Devam eden tartışmayı harfi harfine duyan küçük Alyosha’nın banyonun kapısındaki varlığından habersiz, onu yanına alamayacağını tekrarlıyor Zhenya. Zvyagintsev ise anneyi eleştiren veya yargılayan bir yerde konumlanmak yerine daha çok başlarına gelecekleri görmemizi isteyen hâliyle aile kurumunun tepesine çöken kara bir bulut gibi, film boyunca geziniyor. Tıpkı Leviathan’da kilisenin ve bürokrasinin tepesine çöktüğü gibi...
Uzun zamandır ayrı ayrı kendi hayatlarını kurmuş olduklarını düşündüğümüz çift, birlikte yaşadıkları evde pek vakit geçirmiyorlar. Ev, bir hapishaneden farksız onlar için. Zhenya’nın kendinden yaşça büyük olduğunu gözlemleyebildiğimiz bir sevgilisi ve bu sevgilisinin de hayli konforlu bir evi var. Zhenya için bu ev, tüm kötülüklerden uzaklaşabileceği ve huzurlu birkaç saat geçirebileceği bir yer. Orta-üst sınıf sterilliğinin mobilyalarla dahi hissedildiği evlerden bu ev ve mekân değişikliği ile ruhsal değişkenliğin çok keskin gözlemlendiği bir karakter Zhenya da. Değişen ilişki türlerinden de kaynaklanan bu geçişler, şaşırtıcı olduğu kadar insana ve insanın doğasına özgü. Boşanmak üzere olduğu kocasına küfürler yağdıran Zhenya, sevgilisinin yanında ne kadar sevgisiz büyütüldüğünden bahseden küçük bir kız çocuğu şimdi. Belki Zhenya hep böyle bir karakter ve evliliği Zhenya’yı bu kadına dönüştürebilecek kadar kötü bir durumda.
Boris. Birlikte olduğu kız arkadaşı doğurmak üzere. Bebek, Boris’in bebeği. Boşanmak üzere olduğu karısına ve birlikte yaşadığı oğluna ne denli ilgisizse henüz doğmamış bebeğine ve gelecekteki yeni karısına da o denli özenli. Sevgilisinin ihtiyaçlarını işinin dahi önüne geçirebilecek bir erkek belki de. İşinin dahi, çünkü muhafazakâr patronundan deli gibi korkuyor Boris. Boşandığı öğrenilirse muhtemelen işinden olacak. Boşanacağını söyleyebilmesi bile büyük dert onun için. Arabasında dinlediği radyoda yakın zamanda dünyanın sonunun geleceği söylense de sonsuza dek yaşayacakmışçasına uğraş veriyor. Zhenya gibi onun da kurduğu güvenli alanlar var. Sevgilisinin annesiyle yaşadığı evinde, evde annesinin olmadığı zamanı kollamak zorunda kalsa dahi, hayli huzurlu. Dışarıdan aldığı taze sebzelerle sevgilisine yemek yapacak kadar da ince düşünceli. Ta ki, yeni bebeği doğana kadar. Dünya iyisi Boris, sürekli oyuncaklarla oynayıp ses çıkaran bebeği ana haber bülteninin gerisine atıyor. Televizyon izleyebilmek için bebeği alıp kendi yatağına atıyor. Ağlamasına ve muhtemelen canının yanmış olmasına aldırmadan.
Alyosha ise bu hikâyenin istenmeyeni. Anne ve babasının ayırdıkları hayatlarına bir yerden dâhil olamayacak kadar yok onların hayatlarında. Anne ve babasının boşanacağını ve her iki tarafın da onu istemediğini duyan Alyosha ya kaçtı ya da kaçırıldı. Kayıp çocuğun başına ne geldiğini bilmiyoruz. Tüm Rusların aradığı ama bulamadığı Alyosha, neyi temsil ediyor? Belki insanların geleceğe dair umudunu, belki de bir şeyler elimizden kayıp gitse bile yeniden yerine konulabileceği fikrini; kayıplardan ve tutulan yaslardan sonra yeni bir hayata başlayabilme ihtimalini. Üzeri tozlanmış bir şekilde orada duruyor Alyosha, tozları kaldırıp onu bulmamız gerekiyor.
Kayıp çocuğu ararken anne ve babanın, Alyosha’nın anneannesine uğradıkları sahnede, sevginin ve sevgisizliğin aslında nasıl da aktarılıp verilebilecek, hissettirilebilecek bir şey olduğunu görüyoruz. Anneanne hayli acımasız, sürekli bağıran, öfke kontrolü olmayan biri. Kızını, doğumundan önce defalarca uyarmasına rağmen kendisini dinlemeyip Alyosha’yı doğurmasıyla suçluyor. Sevgisizliğin aslında bir önceki nesilden, o soğuk, ahşap evde başlayıp aktarıldığını görebiliyoruz. Ve belki Zhenya da bu evden kaçıp kendi hayatını kurabilmek için Boris’le evleniyor ve onunla bir aile kurmaya karar veriyor.
Klişe ve geleneksel, hatta yer yer ahlakçı senaryosuna rağmen, bu hikâyeyi ustalıkla işleyebilmesi Zvyagintsev’in başarılarından sadece biri. İnsan doğası üzerine ne denli incelikli düşünülebileceğinin bir örneği bu film. Alyosha kaybolduğunda, polislerin arama işini yokuşa sürmeleri ve aslında bir yığın prosedürün nasıl da zorlayıcı olduğunu anlatmaları boşa değil. Polislerin, çocuğu aramak için sergilediği gönülsüzlükten sonra halk tarafından kurulan bir arama timi, Zvyagintsev’in devlete ve/veya iktidar yerine hâlâ Rus toplumuna güvenmek istediğinin bir göstergesi. Bürokrasinin nasıl da işlemediği ve insanların yaşamlarını ne denli zorlaştırdığı ise filmin son sahnesinde yıkıcı bir şekilde verilmiş: Buz gibi havada dışarı çıkıp yürüme bandında koşan bir Zhenya ve üstünde “Russia” yazan bir ceket...