T24 Haber Merkezi
Ekrem İmamoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkesinden ayrılmasıyla BAAS dönemi ile rejiminin son bulduğunu belirterek, "Bizim çok temkinli, tedbirli ve oluşan ortamın yarınlarda nasıl gelişmesi gerektiğini unutmamamız gerekir" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Dış politikada temkinlilik vurgusu
Halk TV’de İsmail Küçükkaya’ya konuşan Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin dış politikada daha temkinli bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini belirtti. Bölgede yaşanan otoriterleşme ve iç çatışmaların Türkiye’ye olumsuz etkilerini hatırlatan İmamoğlu, mezhepsel yaklaşımların hem Suriye krizinin çözümünü zora soktuğunu hem de Türkiye’nin kuruluş felsefesine aykırı olduğunu savundu.
Suriye’de yanlış politika uyarısı
2011’den bu yana Suriye’de izlenen dış politikanın tarihin en kötü yönetilen süreçlerinden biri olduğunu söyleyen İmamoğlu, Esad rejiminin çöküşü ve radikal grupların yükselişinin Türkiye açısından önemli riskler barındırdığını ifade etti. Coşkulu söylemler yerine sağduyu ve istikrarlı bir dış politikaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Göç gerçeği ve toplumsal barış
İstanbul’da 2 milyonu aşkın Suriyeli bulunduğunu öne süren İmamoğlu, toplumsal barış ve özgürlükler için kadınların sokakta güvenle yürüyebildiği, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir düzene dikkat çekti. Kreş yatırımlarıyla çocuklar arasında sağlanan eşitliğin önemine değinen İmamoğlu, Suriyelilerin dönüşü için uygun koşullar yaratılması gerektiğini söyledi.
Ortak akıl ihtiyacı
Dış politika uzmanlarından danışmanlık aldığını belirten İmamoğlu, hem iktidarın hem de muhalefetin Suriye konusunda ortak çözüm üretmesi gerektiğini savundu. Türkiye’de şu an merkezi ve yerel olmak üzere iki iktidar olduğunu söyleyen İmamoğlu, ulusal menfaatlerin korunması için ortak akla ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Belediyeler ve SGK borçları
SGK borçları üzerinden belediyelere yöneltilen eleştirileri değerlendiren İmamoğlu, tüm belediyelerin borçlarının SGK alacaklarının sadece yüzde 2,7’sine denk geldiğini belirtti. Belediyelerin siyasi saiklerle hedef alındığını ifade eden İmamoğlu, kayyum atamaları ve terör bağlantısı iddialarının yerel yönetimlerin meşruiyetini zedelediğini vurguladı.
Suriyelilerin dönüş süreci
Suriyelilerin dönüş sürecine yönelik belediyelerin hazırlıklarını detaylandırdı. "Sadece otobüse bindirip göndermekten bahsetmiyoruz. Güvenli bir şekilde gitmelerini, yardım ve destek verilmesini kapsayan koordinasyonlu bir süreci planlıyoruz," dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ürdün ve Lübnan'daki Suriyelilerin de benzer bir düzenleme ile yurtlarına dönüşlerinin destekleneceğini ifade etti.
"Milletin elinde bir sandık kaldı"
İmamoğlu ayrıca, Türkiye'nin Suriye'deki duruma etkin bir şekilde müdahale edebilmesi için iç politikada önemli değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı. "Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dahil olduğu, Suriye'de kurulacak bir masada Türkiye'nin etkin bir şekilde yer alabilmesi için kayyum atamalarının son bulması şart," şeklinde konuştu.
"Kayyum olarak atanan herkes AKP'li"
İmamoğlu, kayyım atamalarının hükümet tarafından kontrol edilen bir süreç olduğunu ve bunların çoğunlukla AKP ile bağlantılı kişilere yapıldığını belirtti. "Kayyum olarak atadıklarımızın büyük çoğunluğu AKP ile bağlantılı. Bu bir tesadüf mü?" diye sordu ve, "Bizim dönemimizde açılan soruşturma sayısı, önceki dönemlere göre çok daha fazla. Bu, siyasi bir mücadele aracı olarak kullanılıyor." açıklamasında bulundu.
"Güçlü Türkiye, zayıf komşu istemiyor"
İmamoğlu, bölgedeki istikrarın sağlanmasının Türkiye için de faydalı olacağını söyledi. "Yanı başımızda devam eden çatışmalar var. Bizim, Suriye'ye ve Irak'a destek vermemiz gerekiyor. Herkesi kapsayan bir yaklaşım benimsemeliyiz," dedi. Türkiye'nin yönetiminin halkın iradesine saygı göstermesi halinde Suriye'de kurulacak masada söz sahibi olabileceğini ve bu sayede güçlü komşularla daha fazla ticaret fırsatları yaratabileceğini ifade etti.
"Ahmak davası saray tacizidir"
İmamoğlu, kamuoyunda "ahmak davası" olarak bilinen yargı sürecine ilişkin de sert eleştirilerde bulundu. Davayı “ahmakça” bir dava şeklinde niteleyerek, bu süreçte ailesi AKP’de görev yapan muhafazakâr bir hakimin sadece hukuka uygun davrandığı için sürüldüğünü söyledi. “Davada hâkim değişti, dosyayı bekletiyorlar. Bu yaşananlar yargı değil saray tacizidir,” diyen İmamoğlu, yargının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini, hukukun tesisi için fırsat verilmesinin elzem olduğunu ifade etti.
"Ziyaret iptal edildi, planlanan gün operasyon yapıldı"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile nezaket ziyaretlerinin Perşembe günü planlandığını, ancak Pazartesi günü iptal edildiğini, aynı Perşembe günü de operasyon düzenlendiğini söyleyen İmamoğlu, bu gelişmelerin tesadüfî olmadığını ima etti. Sorunlar yaşandığında Bakan Murat Kurum ve ilgili valilerle görüşmekten memnuniyet duyduğunu, devletin yetkili mercilerine saygı göstererek her zaman diyaloğa açık olduğunu belirten İmamoğlu, “Çağırsınlar, koşa koşa giderim” ifadesini kullanarak bakanlar ve valiler ile istişare içinde olmanın önemine dikkat çekti.
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti.
|