Kitap Şenliği’yle Tepebaşı'na dönüş devam ediyor...

Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nin düzenlediği Kıraathane Kitap Şenliği cumartesi gününe kadar devam edecek. Şenliğe katılan yayıncılar şenliğin önemini ve öne çıkan kitapları anlattı

19 Eylül 2019 11:30

Bir hafta boyunca, indirimli kitapların okurla buluştuğu,  geniş katılımlı yayıncı forumları ve katılan yayınevlerinin özel etkinliklerinin olduğu Kıraathane Kitap Şenliği’ne bağımsız yayınevleri 160. Kilometre, Alef, Aras, Corpus, Encore, Güldünya, İstos, Kara Plak, Kıraathane Kitapları, Kolektif Kitap, Lis, Manifold, Monokl, Nebula, Norgunk, Ons Dergisi, Paloma, Raskol’un Baltası, Siren ve Yüz Kitap katıldı. 21 Eylül Cumartesi akşamına dek sürecek olan şenliğin önemini ve şenlik boyunca ziyaretçilerin ilgi gösterdiği kitapları bağımsız yayıncılara sorduk.

160. Kilometre / Raskol'un Baltası

Bizim gibi yayınevleri için bu tür ücretsiz ve özenli kitap fuarları çok önemli. Okurla aramızdaki dağıtım, rafta görünürlük vb sektörel engellerin baskısını bir parça hafifletme şansını böyle organizasyonlarda buluyoruz. Ayrıca, bizim gibi yayınevlerinin okurları AVM mantığıyla yapılan fuarlara zaten pek ilgi göstermiyor. Böyle -deyiş yerindeyse- NİŞ fuarlarda okurlarımızla bir araya gelme şansımız çok daha yüksek. Yanı sıra kader birliği yaşayan yayınevleri birbirleriyle ve birbirlerinin okurlarıyla tanışıyor. Bunu çok kıymetli buluyoruz.

Bu buluşmalardan/ karşılaşmalardan çeşitli dayanışma fikirleri çıkabilir. Kıraathane Kitap Şenliği’nde okurlarımızın özellikle ilgi gösterdiği, öne çıkan iki kitabımız Tabiat Abi (Burak Acar) ile İzmirli Ahmet. (Ahmet Güntan). Burak Acar Kıraathane Kitap Şenliği’ndeki dinletisinde kitaptan şiirleri de okudu. Acar’ın kitabı yakın tarihimizin lirik mülkten konuşan bir özeti.  Acar’ın dinletisinde, özellikle Zonguldak Karadon’daki 17 Mayıs 2010 Grizu Faciası etrafında, dönemin siyasi aktörlerinin demeçleriyle bezeli, boğucu şiiri “kimse tok mu hirudo orada mısın?” hepimizi sarstı. İzmirli Ahmet. ise Ahmet Güntan’ın son kitabı. Güntan bu kitapta manzumenin kadim görevini modern şiirle ve günümüz temalarıyla buluşturuyor.

Alef Kitap

İstanbul Edebiyat Evi’nin, kolektif algıda kimi zaman bağımsız, kimi zaman butik diye tabir edilen bizim gibi yayıncıları ilk defa böyle bir etkinlikte bir araya getirmesi önemli bir girişim. Maddi manevi çeşitli nedenlerle büyük fuarlara, organizasyonlara, anaakım dağıtım ağına katılmayan/katılamayan, görünür olmak, okurlarına ulaşmakta bazı zorluklar yaşayan bizler Beyoğlu’nda sıcak bir ortamda hem okurlarımızı, hem birbirini bulduk. Etkinliğin kalıcı olması ve başka fikirlere, girişimlere, kolektivitelere bir itici güç oluşturması dileğimiz. Okurlarımıza zaten duymuş, temas etmiş olabilecekleri Tim Parks ve Monika Marion romanlarından eksiklerini tamamlamalarını, henüz tanışmadılarsa Juan Carlos Onetti’nin Tersane ve Kısa Hayat kitaplarını keşfetmelerini öneriyoruz. Latin Amerika’nın çınarlarından Onetti’nin zamanları ve coğrafyaları aşan Santa Maria üçlemesi, pek yakında Ceset Toplayıcı’yla tamamlanacak.

Aras Yayıncılık

Kıraathane Kitap Şenliği’nin Aras için anlamı bağımsız yayınevlerinin tanıtılmasını ve okuyuculara erişmesini sağlaması. Şenlik, birçok küçük yayınevini aynı çatı altında buluştururken, ortak yayınlar ve çeşitli etkinlikler de bir bakıma aramızdaki dayanışmayı yansıtıyor. Uzun süredir yayınevimizi takip eden okuyucularımızla buluşma fırsatının yanında, Aras’ı tanımayan okuyucuların da merakı ve standımıza gösterdikleri ilgi bizi mutlu ediyor.
 
Bu şenlikte öne çıkan kitabımız, Kara Plak’la ortak yayımladığımız Sylvia Anjelique Alajaji’nin Sılaya Giden Yol: Ermeni Diasporasında Müzik'i. Müzik çerçevesinde Ermeni kimliği, aidiyet ve diaspora kavramlarını inceleyen bu değerli çalışmanın lansman etkinliğinin de bu şenlik kapsamında yapılması bizi ayrıca sevindirdi.
 

Corpus Yayınları

Corpus Yayınları spesifik olarak sanat alanında üretim yapan bir yayınevi ve okuyucuyla yakın temas kurmaya vesile olan bu tür etkinlikleri önemsiyoruz. Corpus’un yeni sezon kitapları da Kıraathane Kitap Şenliği’yle beraber okuyucularla buluştu.

Bunlardan ilki Çağdaş Sanat Nasıl Oluyor Yani?80’lerden bu yana görsel sanatlar alanında yaşanan gelişimi anlama ve paylaşma çabasının izdüşümü olan “1980’den Günümüze Türkiye’de Görsel Sanatlar: Tanıklıklar ve Paylaşımlar” başlıklı konuşma dizilerini bir araya getiriyor. Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği (AICA) Türkiye Şubesi’nin düzenlediği ve 2012 yılı Aralık ayının son iki haftası ile 2013’ün Ocak ayının ilk haftasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedat Hakkı Eldem Oditoryumu’nda gerçekleşen bu konuşmalara ilişkin kapsamlı ve belgesel bir yayın olan Çağdaş Sanat Nasıl Oluyor Yani?, sanat alanından farklı aktörlerin tanıklıkları, tartışmaları ve paylaşımlarıyla, Türkiye’de çağdaş sanatın 80’lerden bugüne uzanan serüvenine dair bir bilanço niteliği taşıyor.

Bir diğer kitabımız İmge ve İmaj: Türkiye’de Resim ve Edebiyatta Ortak Dil. İnci Aydın Çolak, bu çalışmasında Tanzimat’tan 1960 sonrasına Türkiye’deki modernleşmenin zihin yapısını resim ve edebiyat ilişkisi üzerinden inceliyor. Tanzimat döneminde kültür hayatımıza giren iki yeni tür olarak romanın ve resmin Tanzimat’tan 1960 sonrasına birbirleriyle etkileşimini ortaya koymayı amaçlıyor ve her dönemde sanatçıların toplandıkları ortak mekânların izini sürerek Türkiye’nin kültür hayatını haritalandırıyor. Kitap, salt bir resim-edebiyat tarihi olmanın ötesinde, bir kültür hayatı kılavuzu niteliği taşıyor.

Şenlikle birlikte okuyucularla buluşan son kitabımız Jean-Yves Jouannais imzalı Yapıtsız Sanatçılar: Yapmamayı YeğlerimKâtip Bartleby’nin “yapmamayı yeğleyen” edimsizliğinin sanat ve edebiyattaki izdüşümlerine bakan Yapıtsız Sanatçılar, yaratıcının yaşamının her yerinde olup hiçbir yerinde görünmeyen yapıtı, ancak jestlerin ve boşlukların anlatıları ile mümkün olacak bir külliyat fikrini temel alıyor. “Yazar, yapıtının her yerinde olmalıdır ama hiçbir yerinde görünmemelidir,” diyen Flaubert’in aksine bu kitabın merkezinde yazarın yaşamının her yerinde olan ama hiçbir yerinde görünmeyen yapıt yer alıyor.

Encore Yayınları

Şenlik kapsamında bağımsız yayıncıların birbiri ile dayanışabileceği ve onun bağımsız okuyucularının bir-aradalık içinde oluşu Eylül ayının yani yayıncılar için sezona başlamak adına başlangıç durağı İstanbul Edebiyat Evi oldu. İstanbul Bienali ile benzer tarihlerde ve yakın mekanlarda oluşu aynı uğurda sanat ve edebiyat alanının üreticileri-okuyucuları-izleyicilerini buluşturmuş oldu. Bienalin’in bu sene ki konusu olan Yedinci Kıta, küresel iklim krizini ve derinleşen çevre kirliliğini konu edinmekle birlikte, Encore Yayınevi'nin daimi yazarı olan Zizek’in Antroposen’e Hoşgeldiniz kitabının tanıtımı için kendisi şunları söylemişti: "Global ısınmadan çıkan ders şu ki, insanoğlunun özgürlüğü, dünya üzerindeki hayatın istikrarlı doğal parametrelerle (sıcaklık, havanın bileşimi, yeterli su ve enerji kaynağı) oluşturduğu bir arka plan sayesinde mümkün olmuştur: İnsanlar, ancak, dünya üzerindeki hayatın parametrelerini ciddi biçimde bozmamak için yeterince marjinal kaldıkları sürece istediklerini yapabilirler. Özgürlüğümüzün global ısınma ile somutlaşan sınırları, bizzat özgürlük ve erkimizin katlanarak büyümesinin paradoksal bir sonucudur yani bizi çevreleyen tabiatı dönüştürme yetimizi durmadan büyüterek, yerküre üzerindeki hayata olmamızın." 

Güldünya Yayınları

Şenliğin anlam ve önemine dair söyleyebileceğimiz ilk şey günümüzde kültür ürünlerinin yaygınlaşabilmesi ve okurlarına/tüketicilerine ulaşabilmesi kurumların/yayınevlerinin ticarî büyüklüğüne bağlı. Bu ekonomik kapasite kitaplarımızın okurla buluşabileceği kanallarda, mecralarda yer almamızı sağlıyor ya da bizim durumumuzdaki gibi elvermiyor. Tırnak içinde bağımsız ve yine tırnak içinde küçük yayınevleri olarak kitaplarımızı doğrudan ulaştırabileceğimiz fuar gibi etkinliklerde yer almanın maliyeti bizleri aşıyor. Ülke ekonomisinin kitap satın almayı lüks harcama sayılabilecek bir noktaya getirmesiyle varlığımızı sürdürmek gittikçe daha fazla çaba gerektiriyor. İşte bu koşullarda istanbul edebiyat evi gibi bir kurumun bizlere sağladığı bu olanak çölde vaha etkisi yarattı:)
 
Bu şenlikte öne çıkarmak istediğimiz kitaplarımız Büyüklere Feminist Masallar ve Yıldızlararası Sinderalla kitaplarımız. Büyüklere Feminist Masallar'da, Sumiti Namjoshi Prenses ve Bezelye Tanesi, Küçük Prens, Çirkin Ördek Yavrusu, Uyuyan Güzel gibi pek çok klasik masalı yeniden yorumluyor. Kitap yayınlanmasının hemen ardından feminist klasikler arasına girdi. Yıldızlararası Sinderalla ise feminist çocuk yazının kült kitaplarından biri. Kuşaktan kuşağa çocuklara hayaller kurduran Külkedisi Sindirella’nın yerini günümüzde Yıldızlararası Sindirella alıyor.
 

İstos Yayınları

Fenerli bir devlet adamı olan Nikolaos Mavrokordatos’un, ilk elyazması 1719’a tarihlenen, Philothei Parerga/ Bir Allahseverin Meşgaleleri eseri Kıraathane Kitap Şenliği’nde İstos yayın standının en ilgi çeken kitabı oldu. Olayların Lale Devri İstanbulunda bir günlük bir macera olarak cereyan ettiği bu eser kurgusundaki özgünlük, ele aldığı konuların yakıcı güncelliği, dilinin zarafeti ve ustalığının yanı sıra “Çağdaş Yunan Edebiyatının roman türündeki ilk denemesi” olarak kabul edilir, dolayısıyla İstanbul’un (ve yaşadığımız coğrafyanın) ilk romanı olduğunu söylemekte beis yoktur. Açıksözlülüğü ve cüretkâr görüşleriyle  günümüz okuyucusunu şaşırtabilecek bu eser esnek yapısı içine bir mektup, politika, felsefe, ahlak ve tarih üzerine tartışmalar, polisiye bir dava, kısa denemeler ve dönemin bazı önde gelenlerine yönelik eleştiriler alacak şekilde inşa edilmiştir. Bu kitaba dair daha detaylı bir anlatı dinlemek isteyen okurlarımızı 19 Eylül günü saat 17:00’de, Kıraathane Kitap Şenliği’nde, kitabın çevirmeni Ekin Dedeoğlu ve editörü Haris Rigas’ın katılımıyla gerçekleşecek sohbetimize bekleriz.

Kara Plak Yayınları

Kıraathane Kitap Şenliği’ndeki diğer küçük ve butik yayınevleri gibi bizim için de bu tür şenliklerin en önemli işlevi ve en büyük faydası tabii ki okurlarla doğrudan yüz yüze gelme fırsatı sunması. Biz masamızı manifold’la paylaştığımız bu şenlikte okurların karşısına biri geçen ay yayımlanan üç yeni kitapla çıkıyoruz. Deniz Koloğlu’nun 23 müzisyen kadınla söyleşi yaparak hazırladığı Müzikle Yaşayan Kadınlar ve Aras Yayıncılık’ın daha detaylı anlatacağı ortak yayınımız Sılaya Giden Yol'un yanında bizi çok heyecanlandıran bir kitabımız daha var. Bob Dylan’a Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran şarkı sözlerini içeren “Sözler 1961-2012” 13 çevirmenin (Armağan Ekici, Burcu Uğuz, Deniz Koç, Emrah Özesen, Esin İleri, Kutlukhan Kutlu, Lora Sarı, Mahir Ünsal Eriş, Seçkin Erdi, Selahattin Özpalabıyıklar, Sevin Okyay, Süreyyya Evren, Yaz Özpalabıyıklar) ve kitaba özel çizimler yapan Nazım Dikbaş’ın özverili ve özenli çalışmasıyla, Armağan Ekici’nin editörlüğünde yayına hazırlandı. 700 sayfalık bu muhteşem kitap okurlarımızla ilk kez bu şenlikte buluşuyor. Şenlik süresince Nazım Dikbaş’ın çizimlerinin orijinalleri de birinci kattaki standımızın arkasında görülebilir. Ayrıca şenliğin son günü, 21 Eylül Cumartesi saat 17:00’de çevirmenlerden bazılarının (etkinliklik duyurularında adı geçen Selahattin ve Yaz Özpalabıyıklar ile Kutlukhan Kutlu’nun yanında sürprizler de olacak) ve Nazım Dikbaş’ın katılımıyla bir söyleşi yapacağız.

Kıraathane Kitapları

Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi (ve Kıraathane Kitapları) olarak ilk sözümüz şenlik fikrimize destek veren, ortak olan, şenliğe katılan, şenliği varlıklarıyla, kitaplarıyla, etkinlikleriyle şenlendiren bütün bağımsız yayınevlerine: Hepinize kalpten teşekkürler! İyi ki varsınız!

İkinci sözümüz de aramızda olmayanlara: Mekânımızın sınırlılığı daha fazla yayınevini davet etmemizi imkânsız kıldı. Şenlikte olması gerekirken olamayanlardan özür diliyor, gelecek senelerde daha geniş buluşmaların ortamını yaratmak için uğraşma sözü veriyoruz. Hem yazılı sözün hakkını veren hem de sözün kitaba dönüşme, kitabın da okura ulaşma sürecindeki tüm emek sahiplerinin hakkını gözeten bağımsız yayınevlerinin hepsini selamlıyoruz.

Kıraathane Kitap Şenliği’ndeki forumlar ve sohbetlerde, bağımsız yayıncıların gerek okur kitlesini genişletmek gerekse iyi kitapların her yerdeki okura ulaşmasını sağlayabilmek için birlikte yapabileceklerimizi konuşmak, yeni dayanışma ve etkinlik biçimleri düşünmeye başlamak bizim için çok değerliydi. Devamını getirebilmeyi diliyoruz.

Kıraathane Kitapları’nın şenlikteki standına gelince: “Edebiyatı ciddiye alışımız insanın yüreğini burkuyor” diyen Pierre Michon’un Orçun Türkay’ın çevirisiyle yayımladığımız Kralın Bedenleri kitabını edebiyatı ciddiye alan herkesin okuması gibi bir hayalimiz var.

 

Kolektif Kitap

Kıraathane Kitap Şenliği'ne seve seve katılmamızın nedeni, şehrin merkezinde bağımsız ve butik yayıncıları okurlarla buluşturacak bir alan açmasıydı. Bunun Pera'da, şehrin kitap fuarının eski evinde, mahallesinde başlamış olması bizi mutlu etti, umarım devam eder.
En çok ilgi gören kitaplarımız Hermann Hesse'nin Ağaçlar'ı, Frédéric Gros'un Yürümenin Felsefesi ve Eric Berkowitz'in Seks ve Ceza'sı.

Monokl

Kıraathane Kitap Şenliği hem bağımsız yayıncıları buluşturma girişimi hem de Taksim’in
yıllardır hasretini çektiği okur-yazar buluşmalarına önemli bir yanıt. İlerleyen yıllar için ilk yılın
deneyimleri dikkate alınırsa daha da önemli bir buluşma platformuna dönüşebileceğini
düşünüyoruz. Örneğin daha kapsamlı bir tanıtım ve duyuru, hatta sokağa taşma şeklinde bir
genişleme çok daha ilgi çekici bir ortam yaratabilir…

Şenlikte Monokl okurları bakımından özellikle Knausgaard’ın "Mevsimler" serisi ile Kobo Abe
ve Clarice Lispector kitaplarının öne çıktığını söyleyebiliriz. Ayrıca İlay Bilgili’nin merakla
beklenen öykü kitabı Talan da okurlarımızla buluşuyor.

Paloma Yayınevi / Nebula Kitap 

Paloma Yayınevi ve Nebula Kitap olarak Galata gibi, okurların ulaşmakta zorluk çekmediği merkezi bir konumda böyle sıcak ve samimi bir ortamda onlarla yüz yüze olma imkânı bizim için son derece güzel. "Kıraathane Kitap Şenliği" gerçekten iyi bir fikir. Kitaplarımızdan Flanöz ve Beyin-Bağırsak Bağlantısı'na yoğun ilgi var. Etkinlikler ve yayıncı sohbetleriyle tam bir kitap şenliği burası.,

Siren Yayınları

Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi bu yıl yirmi bağımsız yayınevini bir araya getiren ve okurla buluşturan bir şenlik düzenledi, Siren de bu şenliğin katılımcıları arasında. Kitaba erişim fırsatlarının çeşitlenerek arttığı, fakat kitaba dair konuşacak alanların azaldığı bir ortamda yaşıyoruz; diğer bir deyişle vitrinler çoğalıp çeşitlenirken hepimizi kapsayacak, okuru editörle, yayıncıyla yüz yüze, yan yana getirecek alanlar azalıyor; zeminimiz giderek daralıyor. Bu bakımdan son derece kıymetli bir etkinlik Kitap Şenliği bizim için; okurla karşılaşma, tanışma, söyleşme, sosyalleşme amaçlı bir alan açıldı burada; genişleyeceğini umuyorum. Eski fuarları -satın alma dinamiğinden azade- bana bir okur olarak yeni pencereler açan, karıştırdığım kitaplarla büyüdüğüm yerler olarak anımsıyorum ve bunun özlemini çekiyorum… Beyoğlu bahsine ve burada yitip gidenlere hiç değinmeyeyim. Tepebaşı’ndaki gösterişten uzak, kitaba odaklı eski fuar günleri geride kaldı belki ama anımsamanız gereken bazı temel şeyler var, kitabın kendisini merkeze almaya ve her şey bir yana, kitaba dair konuşmaya ihtiyacımız var. Hemen her şeyin tüketime ve tükenmeye indirgendiği bu devirde, okuyan ve yazan insanlar olarak en çok da kendimize nefes alacak alanlar açmaya ve birbirimizi tanımaya ihtiyacımız var; bu etkinlik, bu açıdan önemli.

Burada öne çıkan kitabımız, Valeria Luiselli’den Kayıp Çocuk Arşivi; kitap bu hafta yayımlandı ve çevirmeni Seda Ersavcı, 19 Eylül Perşembe akşamı bu romandan ve çeviri sürecinden bahsetmek üzere İstanbul Edebiyat Evi’nde olacak. Türkçede ilk defa yayımlanan Camille Bordas’tan Birlikte Yaşamanın Yollarıda ziyaretçilerden ilgi gören kitaplarımız arasında.

Yüz Kitap

Büyük kitap fuarlarına katılamayan bütün küçük yayınevleri gibi bizim için de fuar standı için fahiş rakamlar ödemek zorunda kalmadan bir kitap fuarına katılabilmek çok önemliydi. Yüz Kitap olarak İstanbul Edebiyat Evi Kitap Şenliği’nde bizim gibi bağımsız yayınevleriyle tanışma fırsatı bulduk. Bu buluşmadan kitap şenliklerinde bir araya gelme ve daha görünür olmanın yollarını aramak üzere ortaklaşma fikri doğdu. Bu da çok önemliydi.

Bir başka kazancımız da kitapçı raflarında pek duramayıp neredeyse hiç satmayan kitaplarımızın şenlikte okuruyla buluşması oldu. Mesela Maile Meloy’un Tek İstediğim Her İkisi Birden adlı öykü kitabını almak isteyip kitapçılarda ulaşamayan okurlar burada satın aldı.

 

Şenlik aşağıdaki etkinlik programıyla devam ediyor:

20 Eylül 18.00 – İlay Bilgili ile ilk öykü kitabı Talan üzerine (Monokl)
20 Eylül 19.00 – Beliz Güçbilmez’in “Bir Okuma Yazma Metodu Olarak Tersine Mühendislik: Yazmak İçin Okumak” başlıklı konuşması (Yüz Kitap)
21 Eylül 13.00 – Nihat Gültekin ve Yücel Aslan’ın anlatısıyla “Kuzey Kafkasya Kürt Edebiyatından Örnekler” (Lîs)
21 Eylül 17.00 – Üç kuşaktan üç çevirmeni Yaz Özpalabıyıklar, Kutlukhan Kutlu ve Selahattin Özpalabıyıklar’ın Bob Dylan’ı anlatacağı etkinlik (Kara Plak)