"Amerikan hikâyeciliğinin en önemli öncülerinden olan Washington Irving olağanüstü karakterleriyle bir kültür yaratmıştır. Efsaneleri kendi kültürünün hikâyeciliğinin kollarında büyüten Washington Irving, hikâyeyi üzerinde bulgularını resmedebileceği bir tual olarak görerek kelimelerle yarattığı tablolarının tarzını ortaya koyar."
21 Temmuz 2022 19:00
“Hortlak süvarilerle yarışan adamların başları muhakkak ki derde girer.”[1]
Washington Irving, Uykulu Kuytu Söylencesi hikâyesinin sonuna bu cümleyi yazarken ciddidir. Fakat kendisi bu süvarilerle fazla haşır neşir bir kişi olduğundan, kahramanlarının başı ekseriyetle hep derttedir.
Irving, 1809 yılında New York gazetelerinde New York City’de kaldığı otelden kaybolan Diedrich Knickerbocker adında Hollandalı tarihçi hakkında kayıp ilanı yayınlatır. İlanda ayrıca Knickerbocker’ın otele dönüp faturasını ödememesi halinde arkasında bıraktığı el yazısının yayınlanacağını belirtir. Herkesin dikkatini çeken ilan bir anda merak konusu olur. Tarihçinin güvenliği için endişeli bir bekleyiş başlar. Tüm bunlar olurken muhtemelen Washington Irving evinde oturup bu eğlenceli oyunun yankılarını gülerek izlemiştir. Söylentilerin harareti zirvedeyken, 6 Aralık 1809 yılında “A History of New York by Diedrich Knickerbocker” ismiyle kitabını yayınlar. Zekice hazırladığı bu reklam kampanyası ona büyük bir başarı getir ve Knickerbocker ismi Manhattan sakinleri için bir lakaba dönüşür.
Uykulu Kuytu Söylencesi, “Merhum Knickerbocker’ın evrakları arasında bulunmuştur” notuyla başlar. Uykulu Kuytu kasabasında “Başsız Süvari” söylencelerini dinlerken tanıştığımız öğretmen Ichabod Crane garip kişiliğiyle karşımıza çıkar. Onu “açıkgözlülüğün ve saflığın tuhaf bir karışımı” olarak tanıtan yazar, karakterini garip bir şekilde sevmemizi sağlar. Lakin bir yandan da anlattığı olumsuz kişilik özellikleriyle antipatiyle yaklaşmamız gerektiğinin uyarısını yapar. Irving netlik arayışından uzak tutan çıkmazlarıyla Bay Crane’i aşkından mahrum bırakarak bizi ona biraz daha yakınlaştırır. İçimiz tam yumuşamışken de korkulu bir sonun kollarına bırakır.
Yazarın sürahiden içtiği bir yudumla yirmi yıl uyuya kalan, yardımsever bir komşu olarak sevilen fakat kazançlı her işe duyduğu yoğun isteksizlik yüzünden karısının dırdırında ezilen muazzam kılıbık karakteri Rip Van Winkle en ünlü kahramanlarından biridir. Washington Irving, “Diedrich Knickerbocker’ın ölümünden sonra ortaya çıkan bir yazı” notuyla yayınladığı Rip Van Winkle hikâyesinde, Amerika’nın basit köy yaşamının King George’dan III. General Washington’a geçişinden sonra da aynı olduğunu mizahi, ince bir dille vurgular.
***
Amerikan hikâyeciliğinin en önemli öncülerinden olan Washington Irving olağanüstü karakterleriyle bir kültür yaratmıştır. Yazar aceleden uzak tasvirlerinde bizi bekletirken korku dolu olaylarla nefesleri kesmeye bayılır. Irving’in şahsına münhasır kahramanları, nükteli şöhretlerinden ödün vermeyen tavırlarıyla biçimsel ve içerik olarak Amerikan özgün hikâyeciliğine damga vururlar. Efsaneleri kendi kültürünün hikâyeciliğinin kollarında büyüten Washington Irving, hikâyeyi üzerinde bulgularını resmedebileceği bir tual olarak görerek kelimelerle yarattığı tablolarının tarzını ortaya koyar.
Irving’in hayalleri zorlayan bu tablolarından en çok etkilenen ressamlardan biri kuşkusuz John Quidor’dur. 1820 yılının ortalarında edebi eserlere dayanan romantik resimler yapmaya başlayan sanatçı özellikle Washington Irving hikâyelerine yoğunlaşır.
John Quidor, The Headless Horseman Pursuing Ichabod Crane (1858)
Uykulu Kuytu Söylencesi’ni anlattığı resminde Washington Irving’in ikon karakteri Ichabod Crane’i acıklı aşk hikâyesinin dönüşünde, efsanevi süvariyle ormanda karşılaştırır. Ichabod Crane ödünç aldığı, bir deri bir kemik kalmış Karabarut isimli atın üzerinde kaçarken, siyah atıyla, her tarafını saran koca peleriniyle başı olmayan süvari, şahlanarak, tüm korkunçluğuyla onu kovalamaktadır. Dolunayın aydınlattığı tablo, süvarinin elindeki kafasını kiliseye doğru hızla giden öğretmene doğru atmak üzere olduğu ânı resmeder.
John Quidor, Rip Van Winkle (1829)
Quidor, Washington Irving’in ünlü kahramanı Rip Van Winkle’ı ise diğer ressamlardan farklı yorumlamayı tercih eder. Yirmi yıllık uykusundan uyandıktan sonra karşılaştığı kasaba halkı ona şüphe içinde bakarken, Rip güçlü ve meydan okuyan tavrıyla duruyordur. Quidor, ağaca dayanan oğluna elini uzatan Rip Van Winkle’ın dünyaya yeniden adapte olma gayretini bize açıkça gösterir.
John Quidor, Irving’in eserlerini bire bir tasvir etme çabasından uzaktır. Yaşadığı çağın geleneksel yaklaşımlarına karşı alaycı yorumlarında edebiyatın hayal dünyasını çıkış noktası olarak kullanır. Resimlerindeki mizahı dramatik ve abartılı hareketlerle besler. Renk kullanımı ve gölge oyunları ile sıra dışı bir ressam olduğunu her eserinde vurgulamaktan çekinmez. Washington Irving’in de her hikâyesinde yaptığı bu değil midir?
Irving’in doğurduğu Amerikan hikâyeciliğinden etkilen bir diğer sanatçı ise Norman Rockwell’dir. 20. yüzyıl Amerikan resminin en önemli kahramanlarından biri olan Rockwell, yazarla Ichabod Crane karakterinde buluşur. Bu birliktelik o kadar etkileyicidir ki, Ichabod Crane hafızalara adeta bu resimle yerleşir.
Norman Rockwell, Ichabod Crane (1937)
Rockwell ünlü Amerikan edebi kahramanlarının resimlerini yaptığı serisinin ilklerinden biri olarak Ichabod Crane’i seçer. Irving’in tasvir ettiği gibi soyadına uygun olarak bir turnaya benzeyen Bay Crane’i resmetmek için model olarak yakın arkadaşını kullanır. “Birçok kurgu ressamı en baskın ve dramatik olayı bulmak için hikâyeye bakar ve çizer. Ben hikâyenin atmosferini keşfetmeyi, arkasında olanı hissetmeyi ve bu temel nitelikleri resmetmeyi seviyorum”[2] diyen Rockwell her detayı ve öğeyi ustalıkla ele alır. Ressam yere attığı kitaplarla, öğretmenin duruşuyla ve koluna altına sıkıştırdığı ince sopasıyla hikâyede keşfettiği satır aralarının da altını çizer.
Norman Rockwell illüstrasyon ve resim çalışmalarını sahne olarak adlandırmayı tercih eder. Onun sanatında sahneler vardır; duygulu, nostaljik ve bir kültürün öğelerini naiflikle taşıyan sahneler… Sıradanlıktan kaçışı mizahla sağlayan, kritik toplumsal meselelere ışık tutan ve yarattığı nostalji ile izleyenlerle arasında muazzam bir bağ kuran Rockwell, yaşadığı kültürü umut ve iyimserlikle resmeden bir belgeselciye dönüşür.
Amerikan kültürünü yansıtan eserleriyle popüler olan Washington Irving ve Norman Rockwell’i bir hikâyenin kültürel atmosferinde buluşturan bu resim, hikâyelerin elinden tutan ressamların kahramanlardan geriye kalanları değiştirdiğinin kanıtı değil midir? Ichabod Crane’den artakalanlar, bu resmi görenler için artık sadece şapkası ve parçalanmış bir balkabağı değildir.
Hortlak süvarilerle yarışanlar, Rip Van Winkle’ın sürahisinden bir yudum alanlar, Bay Knickerbocker’ın notları arasında dolaşanlar, Uykulu Kuytu’nun derin sessizliğine gömülü o sesi duyanlar mutlaka bu hikâyeleri dilden dile anlatacaklardır. Kimileri ise John Quidor ve Norman Rockwell gibi o sesi duyduktan sonra fırçalarını ellerine alacaklar ve kahramanların arkasından bambaşka izler bırakacaklardır.
•
Meraklısına notlar:
Yönetmenliğini Tim Burton’ın yaptığı, başrollerini Johnny Deep ve Christina Ricci’nin paylaştığı Sleepy Hollow unutulmaz.
1949 yılında Walt Disney tarafından yapılan Ichabod ve Bay Kurbağa’nın Maceraları ise harika!
NOTLAR:
[1] Washington Irving, Uykulu Kuytu Söylencesi, çev. Nagihan Çakır, (İstanbul: İthaki Yayınları, 2018) s. 40.
[2] Norman Rockwell Museum, www.nrm.org