"Bir yetişkinin aktarımı olmadan, çocuğu doğrudan muhatap alan, ona kendi dilinde, kendi anlayış seviyesinde hitap eden kitaplar çocuk zihninde yer ediyor. Aslına bakarsanız çocuk hakları çocuğun doğuştan getirdiği temel haklar. Fakat çocuğun bu bilinçle yol alabilmesi için edebiyatın ve kitapların sorumluluğu kaçınılmaz."
15 Temmuz 2021 06:00
‘Çocuk Hakları. Hemen. Şimdi. Çünkü yalnızca şu anda çocuğuz.’
(Alain Serres /Çocuk Olmaya Hakkım Var / YKY)
‘Madde 1: 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır.’ Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi bu önemli madde ile başlar. Bu ciddi bir başlangıç noktasıdır. Çünkü 18 yaşın altındaysan hâlâ çocuk sayılırsın ve bir çocuğun doğası gereği sahip olduğu temel haklara sahip olman gerekir. Peki, nedir bu temel haklar? Ya da daha çarpıcı bir soruyla: İnsan haklarının var olduğu bir toplumda neden çocuklar için ayrıca bir sözleşme hazırlanmasına ihtiyaç duyulur?
Haklar ve gereksinimler çerçevesinden bakıldığında, çocukların ve yetişkinlerin ihtiyaçlarındaki farklılıklar sebebiyle çocuk haklarının altının çizilmesi önemli. Onları temsil eden yetişkinlerin sık sık, çocukların çocuklara özgü ihtiyaçlarının olduğunu göz ardı ettiklerini düşündüğümüzde ise sözleşme daha da anlamlı bir hal alıyor.
Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989’da kabul edilmiş olsa da, dünyada kaleme alınan ilk çocuk hakları metni tam olarak bu maddelerle oluşturulmamış. Dünyanın ilk yazılı çocuk hakları sözleşmesi 1917 Ekim Devrimi’nin ardından Moskova’da Proletkult tarafından yayınlanmış. Yazdığı yazılar ve yaptığı çalışmalarla çocuk haklarını ilk gündeme getiren kişi ise bir çocuk doktoru ve çocuk edebiyatı yazarı olan Janusz Korczak. Korczak aynı zamanda, 1911-1912 yıllarında çocukların kendi kendilerini yönettikleri, bir parlamentosu, mahkemesi ve gazetesi olan, cumhuriyetçi bir yetimhaneyi de hayata geçirebilmeyi başarmış.
Bizim ülkemizde 1990 tarihinde imzaya açılan ve Ocak 1995 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren, dünyada en çok kabul gören ve bütün devletler tarafından imzalanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin temel ilkelerini oluşturan dört önemli maddesi bulunuyor. Bu dört madde 54 maddelik sözleşmeyi özetler nitelikte: İki, üç, altı ve on ikinci maddeler.
Madde 2 / Ayrımcılık: Irk, renk, cinsiyet, dinî görüş, köken veya ekonomik durum, engellilik veya bakımından sorumlu olan kişilerin herhangi bir başka özelliği nedeniyle ayrımcılığa uğratılamazsın.
Madde 3 / Çocuğun öncelikli yararı: Çocukları etkileyen bütün eylemler ve kararlarda senin için en iyi olan temel alınmalıdır.
Madde 6 / Yaşam ve gelişim hakkı: Yaşamaya ve gelişmeye hakkın var. Hülkümetlerin yaşamını sürdürmeni ve sağlıklı gelişmeni temin etme görevi vardır.
Madde 12 / Çocuğun görüşüne saygı gösterilmesi: Yetişkinler seni etkileyecek kararlar alırken, düşündüklerini özgür biçimde söylemek ve görüşlerinin kararda etkin olmasını talep etmek senin hakkın.
Bunlar sözleşmeyi bize bir çırpıda özetleyen maddeler. Şimdi bir de olaya yaşam pratiği çerçevesinden bakalım: ‘Dur bakalım, sen bilmezsin’, ‘tabii ki ben karar vereceğim’, ‘sen daha çocuksun, ne anlarsın’ diye başlayıp, çocuğun doyup doymadığına bile velisinin karar vereceğine inanmış toplumlarda çocuk haklarından söz etmek çok da kolay değil elbette. Henüz yetişkinler tarafından tam kabul görememiş, devletler tarafından siyasi çıkarlarca gündem olmuş bir sözleşmeyi çocuklara aktarırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu tabii ki üslup. Peki, çocuk haklarını tarih boyunca en çok dert edinen kişilerin çocuk edebiyatı yazarları olması bir tesadüf mü? Elbette değil. Polonyalı Korczak’ın doktorluğunu bir kenara bırakıp edebiyatçı kimliğiyle harekete geçmesi, bir edebi mesele olarak çocuklara haklarından söz edilmesinin altını çiziyor.
Çocuğa haklarından söz eden kitaplar çocuğa hitaben yazıldığında taşlar yerine oturmuş olur. Bir yetişkinin aktarımı olmadan, çocuğu doğrudan muhatap alan, ona kendi dilinde, kendi anlayış seviyesinde hitap eden kitaplar çocuk zihninde yer ediyor. Aslına bakarsanız çocuk hakları çocuğun doğuştan getirdiği temel haklar. Fakat çocuğun bu bilinçle yol alabilmesi için edebiyatın ve kitapların sorumluluğu kaçınılmaz.
Türkiye’de alt metni çocukların temel haklarından biri ya da birkaçı olan onlarca kitap var. Fakat Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki çocuk haklarını yaratıcı bir şekilde sadeleştirip doğrudan anlatan çok az kitapla karşı karşıyayız. Üstelik bu kitapların sayısı gittikçe azalıyor. Çünkü ülkemizde maalesef yasaklanan ve toplatılan kitaplar var. Bunun en çarpıcı örneğini geçtiğimiz yıllarda yaşadık. 27 Eylül 2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararıyla Elisabeth Brami ve Estelle Billon’un Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi ve Kız Çocuk Hakları Bildirgesi (Yapı Kredi Yayınları) kitapları muzır neşriyat ilan edilerek poşete sokulmuştu. Kız Çocuk Hakları Bildirgesi kitabı hakkında dağıtım ve satış yasağı kararı çıkarıldı. Kitabın yayımcısı ve çevirmeni hakkında “müstehcen sözleri yayınlamak ve yayınlanmasına aracılık etmek” suçlamasıyla dava bile açıldı. Artık bu kitaplara maalesef erişemiyoruz.
Erişebildiğimiz, henüz müstehcen bulunmamış, çocuklara haklarını onların diliyle anlatma yoluna gitmiş on kitap ise işte burada:
Ezgi Berk
Çocuğum, Haklarım Var!
resimleyen: Funda Akman Aydemir
abm Çocuk ve İlk Gençlik Yayınevi
Şubat 2019
103 s.
“Çocuk deyince aklınıza ne geliyor? Geleceğin yetişkini mi? Henüz ‘tam olmamış’ insan mı? Hayır, bunların hiçbiri değil! Çocuk, tam da şimdi, olduğu haliyle, tıpkı bir yetişkin gibi saygı görmesi gereken bir insan. Şimdi beraber çocuk hakları ile ilgili biraz sohbet edelim.” (s. 4)
Çocuğum, Haklarım Var kitabı bu önsözle başlıyor. Ardından tane tane anlatıyor: Dünya üzerinde kaç çocuk var, her çocuğun temel hakları neler, bu sözleşme nasıl doğmuş ve sana ne söylemek istiyor?
Kitapta her hak için çocuğun zihnini harekete geçirecek bir etkinlik belirlenmiş. Bu nedenle kitap Çocuk Hakları Etkinlik Kitabı olarak geçiyor. Kitap çocuklara haklarından söz ederken onları sürekli düşünmeye ve bunun üzerine pratik yapmaya teşvik ediyor. Mesela yaşam ve gelişim hakkından bahsederken “her çocuk aynı haklara sahip ama sence her çocuk eşit şartlara sahip mi?” diye bir önerme getiriyor. Felsefi yönü ve basit çizimleri ile Çocuğum, Haklarım Var! diğer yayınlara göre iletişim becerisi en yüksek olanlardan bir tanesi.
Yücel Feyzioğlu
Masallarla Çocuk Hakları
Resimleyen: Mustafa Delioğlu
Doğubatı Yayınları
Eylül 2020
143 s.
Çocuklara ulaşmanın en tanıdık yollarından biri masallar. Bir varmış bir yokmuş kalıbı ile başlayan, -mışlı geçmiş zamanı ballandırarak kullanan masalların çocuk ya da yetişkin karşısında büyüleyici bir etkisi var. Yücel Feyzioğlu da bu büyülü yola sapmış ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin maddelerini masallarla anlatmış. Uygurlardan Özbeklere, Türk kültürüne ait masalları Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin maddelerince yorumlamış.
Kitapta önce sözleşmenin bir maddesi veriliyor. Ardından bu maddeyle uyum gösteren masalı okuyorsunuz. Masalların tamamı dünya üzerine yayılmış Türk kültürlerine ait. Fakat kitabın geneline milliyetçi bir hava hâkim değil. Sadece geleneksel yollara sapılmış ve bu da kitabın tuzu biberi olmuş.
Masal biter bitmez yazar topu bu sefer okuyucusuna atıyor ve “sıra sende” diyor. Masalı derinleştirmek, tartışmak ve masaldan bir kazanım elde edebilmek için birkaç soru sıralamış. Bu aktiviteye de “ayak açmak” demiş. Peki, aslında nedir ayak açmak? Bunun da gelenekçi bir cevabı var:
“Aşık karşılaşmalarında veya sıralı aşık söyleyişlerinde aşıklardan biri saz eşliğinde bir dize, bir beyit ya da bir dörtlük söyleyerek konuyu açar.” (s. 15)
Kitabın bazı yerlerinde masal sonrası verilen mesajlar da var. Bunlardan bir tanesi şöyle:
“Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni iyi tanı, ona sahip çık. O senin haklarını güvence altına alıyor. Yoksul ve engelli çocukları da koruyor. Toplam 54 maddeden oluşan bu sözleşmenin önemli maddelerini bu kitapta birer masalla işliyoruz. Bütün sözleşmenin bir özetini de kitabın sonunda okuyabilirsin.” (s. 16)
Kırılmayan Hayaller
Düzenleyen: Nilay Yılmaz
kapak illüstrasyonu: Ece Zeber
Altın Kitaplar Yayınevi
Nisan 2016
24 s.
Bu aslında çocuklar için hazırlanmış bir etkinlik kitabı. Dr. Nilay Yılmaz önderliğinde yapılan çocuklarla drama atölyelerinde çocukların en çok hangi haklarla ilgili konuşmak istedikleri gözlemlenerek bir öykü kurgulanmış. Çocukların doğaçlamalarında yaptıkları vurgular, ihtiyaç ve isteklerinin yetişkinler tarafından görülmediği ya da görmezden gelindiği üzerine yoğunlaşınca, çocuklar kendi gereksinimlerini ‘cam’ kavramıyla özdeşleştirmeye karar vermişler. Camsu adında bir karakter yaratıp başlamışlar öyküsünü kurmaya…
Devamı için Dr. Nilay Yılmaz’ın kendi sözlerine kulak verelim:
“Cam kızın öyküsü bir imece ürünüdür. Bu yolculuk hepimizin yolculuğudur. Çocukları sırça köşklerde büyütmeyen yetişkinlerin, haklarının peşine düşen çocukların, her şeye rağmen kırılmayan düşlerin ve gerçeklerin yolculuğu. Bir hak uğruna bazen bir ömür verilse de, yolların ve yolculukların hiç bitmediğini biliyoruz. Camsu’nun da tüm çocuklar gibi ihtiyaçları var. Hayalleri ve yapmak istedikleri var. Ama bedeninin cam oluşu her şeyi zorlaştırıyor. Yapamadıkları ve yapmasına izin verilmeyen şeyler gün geçtikçe çoğalıyor. Ama Camsu’nun asıl hikâyesi hakları için mücadele etmeye karar verdiğinde başlıyor.”
Kitap bu kolektif çalışmanın nasıl doğduğunu anlatarak başlıyor. Sonra Camsu’nun hikâyesini okutuyor. Ardından kitabın son sayfaları için hazırlanan etkinliğe yönlendiriyor. Kitabın hikâyesinin geçtiği mekân yani Düşler Sirki üç boyutlu karton olarak hazırlanmış. Ancak bu sayfalar siyah beyaz. Bu üç boyutlu sirki kesmek, boyamak ve hayallerine göre süslemek çocuklara bırakılmış.
Mürüvet Esra Yıldırım, Özgür Şensoy
Haklarını Bilen Çocuklar
Beta Kids Yayınevi
Mart 2020
48 s.
Haklarını Bilen Çocuklar önce insan haklarından kısaca söz ediyor ve ardından doğrudan konuya giriyor. Kitabın sayfaları çocukla yapılan her konuşmada olduğu gibi sade, empati dolu ve karşıt görüşlere yer verir doğallıkta. Bu kitapta sözleşmenin maddeleri didaktik bir şekilde verilmiyor. Her madde için “haydi, şimdi sen de bir düşün” ya da “peki, sence nasıl olmalıydı?” gibi yönlendirmeler yapılarak çocuk aklı doğal yoldan işin içine katılıyor. Örnek: Bir bulmaca hazırlanmış. Bu bulmacadaki kelimeler hak, saygı, katılım, eşitlik ve onur gibi kelimelerden oluşuyor.
Kitap içerisinde çocukları hakları konusunda bilinçlendirmeye teşvik eden çeşitli etkinlikler var. Ama bunların içerisinde sanırım en çarpıcı olanı ‘Haklar Kavanozu.’ Kitap Haklar Kavanozu’nu şöyle anlatıyor:
“Evin istediğin bir köşesine boş bir kavanoz koy. Üzerine ‘Haklar Kavanozu’ etiketi yapıştır. Bir ay boyunca Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de yer alan haklarla ilgili bir ihlal durumu yaşandığını düşündüğünde bu durumu kısaca anlatan bir paragraf yazarak kavanoza at. Aynı şekilde ülkemizde veya dünyada yaşayan diğer çocukların haklarının ihlal edildiği bir olay duyarsan onu da yazıp atabilirsin.
Ailenle belirlediğin tarih geldiğinde kavanozu açın ve yazdıklarını birlikte gözden geçirin. Yaşanan durumu değerlendirin. Durumla ilgili ne gibi düzenlemeler veya iyileştirmeler yapılabileceğini tartışın. Bir sonraki ay için kavanozu boşaltın.” (s. 37)
Halis Dokgöz
Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi
Akademisyen Yayınevi
Temmuz 2020
114 s.
Çocuk edebiyatında dikkatleri toplamaya yarayan en önemli unsurlardan biri kuşkusuz çizimler. Karikatürist Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün bu kitabı tamamen karikatürlerden oluşuyor. Bu kitap aslında bir proje. ÇAÇav için hazırlanmış ve geliri tamamen onlara bağışlanan bir kitap projesi. Peki ÇAÇav kim?
ÇAÇav, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı demek. Çocuk haklarının tanıtılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi amacı ile 2013 yılında kurulmuş. Herhangi bir maddi kaynağı ve bütçesi yok. Faaliyetlerini tamamen gönüllü olarak yürütüyor. İşte Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün bu kitabı hazırlama amacı da tamamen bu. Dokgöz yıllardır çocuk hakları alanında yürüttüğü gönüllü çalışmaları ile tanınıyor. Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi kitabında Dokgöz’ün 54 maddelik sözleşmenin her bir maddesine karşılık gelecek karikatürleri bulunuyor. Kitap birinci madde ve karşılığında Dokgöz’ün çizimiyle başlıyor. Bu şekilde 54 madde boyunca devam ediyor.
Alain Serres
Çocuk Olmaya Hakkım Var
Resimleyen: Aurélia Fronty
çev. Füsun Önen
Eylül 2013 (ilk baskı)
Yapı Kredi Yayınları
44 s.
“Çocuğum ben. Gözleri, elleri, sesi, yüreği ve hakları olan bir çocuğum” diye başlayan bu kitap yine aynı tonda devam ediyor. Serres’in çocuksu bir dille kaleme aldığı kitaptaki görseller de oldukça çarpıcı. Üç yaş itibariyle her çocuğa rahatlıkla haklarından söz edebilen bu kitap 2013 yılından bu yana defalarca yeni baskıya girerek çocuklarla buluşmaya devam ediyor. Serres ücretsiz eğitim hakkından söz ederken, her çocuğun dikkatini çekebilecek seviyedeki şu cümleyi kuruyor:
“Kuşların, uçakların, gelincik tohumlarının nasıl uçtuğunu öğrenmek üzere para ödemeden okula gitmeye hakkım var.”
Serres çocukların haklarına en çok müdahaleyi yapan kişilerin ebeveynleri olduğunu da unutmadan devam ediyor:
“Kendimi özgürce ifade etmeye, her şey hakkında ne düşündüğümü içtenlikle söylemeye (babam beğenmese de), ne hissettiğimi anlatmaya (annem beğenmese de) hakkım var.”
Süleyman Bulut
Çocukların Hakları Var
Resimleyen: Reha Barış
Can Çocuk Yayınları
2014 (ilk baskı), 40 s. (her bir kitap).
Süleyman Bulut’un yazdığı ve Can Çocuk Yayınları’nca basılan Çocukların Hakları Var bir set kitap. İçerisinde beş ayrı kitap bulunuyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan beş temel madde, Süleyman Bulut tarafından beş ayrı öykü ile yine beş farklı kitap haline getirilmiş.
Her bir kitap yedi yaş civarındaki çocukların dahi anlayabileceği bir dille kaleme alınmış.
Kitap 1: Kardeşlik Çemberi:
Sözleşmenin ikinci maddesi ele alınarak yazılan bu öyküde ana fikir Ayrımcılık Yapılamaz İlkesi.
“Kardeşlik Çemberi, farklılıkları karşıtlık ya da dışlama nedeni olarak göstermez; çocukların kendilerine güvenmesinin yanı sıra dünyayı kendilerinden ibaret sanmamaları gerektiğini vurgular.” (s. 52)
Kitap 2: Anne Ben Yapabilirim:
Sözleşmenin üçüncü maddesi ele alınarak yazılan bu öyküde ana fikir Çocuğun Temel Yararı İlkesi.
“Anne Ben Yapabilirim, çocukları özel olarak koruyup gözetelim, daha iyi koşullarda yetiştirelim derken istemeden de olsa onların yeteneklerini geliştirmelerinin önüne nasıl set çekildiğinin öyküsüdür.” (s. 43)
Kitap 3: Sihirli Çaydanlık:
Sözleşmenin altıncı maddesi ele alınarak yazılan bu öyküde ana fikir Çocuğun Yaşama ve Gelişme Hakkı İlkesi.
“Her çocuğun yaşama ve yaşamını devam ettirme, geliştirme hakkı vardır. Sihirli Çaydanlık öyküsü çocuğun bu haklarına işaret eder.” (s. 47)
Kitap 4: Hey Küçük!:
Sözleşmenin on ikinci ve on üçüncü maddeleri ele alınarak yazılan bu öyküde ana fikir Çocuğun Katılım Hakkı İlkesi.
“Hey Küçük, çocukların düşüncelerini özgürce ifade edebilme ve kendileri ile ilgili konulardaki karar alma süreçlerine etki etmede yaşadıkları sorunları ele alır.” (s. 44)
Kitap 5: İnsan Okur:
Sözleşmenin yirmi sekizinci ve yirmi dokuzuncu maddeleri ele alınarak yazılan bu öyküde ana fikir Çocuğun Eğitim Hakkı İlkesi.
“Toplumların var olması ve gelişiminde eğitim ne kadar önemliyse, çocukların gelişimi, yeteneklerini geliştirmesi, çağı kavramış, sorumluluk almayı bilen bireyler olarak toplumdaki yerlerini almaları için de o kadar önemlidir.” (s. 48)
Çocuktum Ufacıktım Hak İçin Yola Çıktım
Üzeyir Gündüz (der.)
Küçük Ev Yayınevi
55 s..
Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği ve Çocuk Edebiyatçıları Birliği’nin teşvikiyle MEB Çocuk Kitapları Yayın Danışma Kurulu Başkanı Üzeyir Gündüz tarafından hazırlanan bu kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Fransız yazar Dominique Dimey’in hayal dünyası ile süslediği çağdaş bir öykü var. Dominique Dimey öyküsünün ana kahramanı olan mutlu çocuğu kendi ülkesinden seçmiş. Gelişmiş Avrupa ülkelerinden birinde yaşayan bu çocuk dünyanın başka ülkelerinde hak ihlallerine uğramış kardeşlerinin sorunlarına duyarsız kalmıyor ve onlara yardım elini uzatıyor.
Kitabın ikinci bölümü ise Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin tüm maddelerinin sadeleştirilmiş, gayri resmî bir özeti.
Kitabı derleyen kişi Üzeyir Gündüz olsa da, aslında kitap Dominique Dimey’in kaleme aldığı bir eser. Hatta Dimey için Pediatr Edwige Antier bir sunuş yazısı yazmış ve bu yazı olduğu gibi bu kitaba da aktarılmış. Antier’in yazdığı çarpıcı sözler çocuklara olan bakış açımızı derinden eleştiriyor:
“Yarının büyüğü olacak çocuklarımız, ne yazık ki (sevgi yoksunluğu nedeni ile) kendi geleceklerinin şekillenmesinde büyük önem taşıyan, korkunç bir tehlike ile karşı karşıyadırlar. Çünkü sevgi yoksunluğu, onların kişilik oluşumunun bütün evrelerini etkisi altına alacaktır. Küçüklüğünde sevgisiz kalan ve kötü muamele gören çocuk, olgunluk çağına ulaştığında da toplumun diğer bireyleriyle asla normal iletişim kuramayacaktır. Unutmamalıyız; çocukluk döneminde yaşanan travmalar sadece bu acıyı yaşayan kişilerin değil; bütün bir insanlığın dramı haline dönüşecektir.”
Ercüment Erbay
Çocuk Hakları
Yeni İnsan Yayınevi
Ocak 2009 (1. baskı)
166 s..
Bu kitap aslında şu âna kadar incelediğimiz, çocuklara haklarından söz eden kitaplardan biraz farklı. Ercüment Erbay bu kitabında doğrudan çocukla iletişim kurmuyor. Kitabın asıl amacı Türkiye’de çocuk haklarının nasıl algılandığını, çocuk haklarını tanıtma, yaygınlaştırma ve izlemeye yönelik uygulamaların nasıl şekillendiğini eleştirmek. Çocuğa değil, yetişkine yazılmış bir eser bu.
Kitap çocukluk kavramından başlayarak çocuk hakları tarihiyle devam ediyor. Dünyada çocuk haklarının işleyişi, Türkiye’de çocuğa verilen değer, medyada çocuk kullanımı ve Türkiye’de çocuk hakları uygulama alanları konularında hem detaylı bilgiler veriyor hem de olması gerekenle şu an var olan arasındaki uçurumu göz önüne seriyor.
Ercüment Erbay’ın Çocuk Hakları kitabı Türkiye’de çocuk hakları konusunda ne aşamada olduğumuzu ve olması gerekenleri tüm çıplaklığı ile ele alıyor. Türkiye’de çocuk hakları başlığında çarpıcı önermeler sunan nadir kitaplardan bir tanesi. Bu nedenle bu listede olmayı hak ediyor.
Aziz Nesin
Şimdiki Çocuklar Harika
Nesin Yayınevi
1967 (ilk baskı)
224 s.
Çocuk haklarından, toplumun çocuklara olan bakış açısı ve hak ihlallerinden söz ederken büyük usta Aziz Nesin’in bu kitabından söz etmemek haksızlık olur. Nesin’in 1967 yılında yazdığı ve –maalesef– günümüzde güncelliğini yitiremeyen bu kitap çocukların gözünden büyüklerin nasıl göründüğünü anlatıyor. Aziz Nesin bu kitabı için “Bu roman çocukların büyüklerine karşı haklarını ve kendilerini savunmalarıdır” demiş. Belki içerisinde Birleşmiş Milletler’den ya da Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden bahsedilmiyor ama kitap baştan sona çocukların toplum içerisinde nasıl haksızlığa uğradıklarını gösteren yaşam pratikleriyle dolu.
Kitabın sonunda okur çocuklara bir de not yazan Nesin, bu notunun bir bölümünde şöyle diyor:
“… Bu kitapta en yapılamayacak olanı yapmaya çalıştım, kendimi sizin yerinize koymaya uğraştım. Bu hiç yapılamayacak olan bir şeydir. Çünkü büyümüş insanlarla kendi çocuklukları arasında belki bin, belki iki bin yıllık bir zaman vardır sanki. Onun için biz büyümüşler, kendi çocukluğumuzu unuturuz. Anneniz, babanız, öğretmeniniz de kendi çocukluklarını unutmuşlardır.”
•