Friedrich Achleitner'in radikal deneysel metinleri Türkçede: Diyalekt şiirleri/montajlar/incelemeler/kareler Erhan Altan'ın çevirisiyle önümüzdeki günlerde Turkuaz Kitap'tan çıkıyor. Kitaptan "bir idam için hazırlıklar" adlı metin ile bu metne çevirmenin yazdığı notları Tadımlık olarak sunuyoruz.
“bir idam için hazırlıklar” üzerine notlar
Tek başına okunduğunda oldukça soyut bu metinle ilgili bir ilk yönelim olanağını başlık veriyor: “bir idam için hazırlıklar”. Bu başlık, üç sayfa boyu sürecek hareketlerin hedefinin idam olduğuna dair bilgiyi verip metnin ürpertici ve yorucu bağlamına girebilmemizi sağlıyor.
İdam hazırlıkları kapsamında birtakım egzersiz hareketleri yap(tır)ılmaktadır. Bu hareketleri yapan kişi de haliyle infazı yerine getirecek askerlerden biri olsa gerekir. Bedensel zindeliği sağlamak üzere yapılan egzersiz hareketleri pürüzsüz bir akıcılık ve disiplinli bir dikkatlilik içinde ilerlemektedir. Amaç sanki bedensel sağlık ve zindelikmiş gibi bir izlenim uyanır. Birazdan bir infaz gerçekleşecektir ama biz sağlıkla, dolayısıyla sağ olmakla meşgulüzdür. Belli ki hareketler dikkati kendi bedenine (dolayısıyla da infazın dışına) çekmek suretiyle hem bu hareketleri yaptıran hem de yapanlar için birazdan gerçekleşecek infazı perdelemeye ve unutturmaya yöneliktir. Bu metin idamla, bir insanın öldürülmesiyle kurulmak istenmeyen, tam tersine örtülmek istenen ilişkinin hikayesi, başka tarafa bakışın disiplinidir. İnfaz yerine getirilmelidir, ama bilincine varmadan.
Bedenin bu disipline edilmesi ve bedene odaklanma, başka bir gramerin etkisi altında başka bir dil konuşmayla, yani kendinden uzaklaşmayla sonuçlanıyor. Dolayısıyla bunlar, unutturma hareketleridir aynı zamanda. Bedenini başka bir makamın iradesine bırakıp kendinden çıkmanın, biraz sonra geçirilecek travmanın kabulünün sessiz sedasız bir yöntemi.
İthaf ise (“friedrich kurrent için montaj”), metnin bir montaj olduğunu söylüyor ancak montaj alıntılarının nereden alındığı söylenmiyor. Öte yandan bu metin, o dönem askerlik yapmış herkesin kaynağını kolayca anlayabileceği bir metin. Metin savaş beden eğitimi kapsamında bir egzersiz düzenlemesi olan askeri egzersizlerden oluşuyor. Ancak Friedrich Achleitner yapıtında bu kitabı alıntılamaz. Kişisel kütüphanesinde de yer almayan bu kitabı araştırırken tesadüfen buldum diyebilirim. Her zaman her yerde bulunan ve özel bir durum oluşturmayan bir durum olduğunu düşünmüştür muhtemelen. Montaj, Exercier-Reglement für die k.u.k. Cavallerie adlı, Habsburg Monarşisi’nin savaş beden eğitimi rehberinin sayfalarında yer alan pasajlar bir araya getirilerek yapılmış.[1] Devlet matbaasında basılması, 1898 tarihini ve “k. u. k. Cavallerie” ibaresini (Almanca: kaiserliche und königliche Cavallerie; imparatorluk ve kraliyet süvarileri) taşıması, Achleitner’in Habsburg Monarşisi, dolayısıyla yüzyıl dönümü Avusturyası üzerinden düşündüğünü göstermektedir.
Montaj, kendi içinde bir bütün oluşturan egzersiz paketlerini birbirine bağlayan ve metnin okunmasını akıcılaştıran bir hat kurmuş. Bu hattı akıcı hale getiren öğeler; imla işareti kullanılmaması, az sayıda zarf olsa da, sıfat olmaması, kısaca akışı yavaşlatıp soru sorduracak engellerin bulunmamasıdır. Ayrıca oldukça gündelik, dikkati kendine çekmeyen ve akıcı bir dil kullanılmış. Bir sürü söz söyleniyor ama zihin hiçbir yere takılıp kalmasın istenmiş. Bu o kadar başarılı ki, ne zaman çeviri sırasında kaynak metne geri dönüp bakmak istesem bıraktığım yeri bulma sıkıntısı yaşadım.
Metnin akıcılığı herhangi bir yere tutunmayı olanaksızlaştırıyor, bu yanıyla da bir direnme girişimini en baştan kıracak bir karşı çıkılmazlık oluşturuyor. Tutunmanın böylesine olanaksız olduğu bir akıcılığın, eleştirel bir mesafeyi olanaksız kılmasıyla bir şiddet uyguladığı söylenebilir. Süregelmekte olan dışında bir pozisyon mümkün olamaz. İşte bu yüzden başı ve sonu belli egzersiz komut paketçiklerinin birbirlerine böyle eklenerek hareketlerine süreklilik kazandırılması, bedenle ilgili bir meşguliyet içinde bulunulduğu halde beden-zihin ilişkisinin kurulamasını engelliyor. Bedene, daha doğrusu uzuvlara bu odaklanmalar, zihni içinden çıkılmaz bir uzuvsallık döngüsüne sürüyor.
Bunun yanında karşın zorlayıcı öğeler var: Satır sonlarındaki sözcük bölümlenmeleri, tiresiz oluşları nedeniyle özellikle bu yüksek akıcılığın altında bir kırılma, bükülme duygusuna yol açıyorlar. Kaygan ve öznesiz bu metin, üstelik bir de görsel olarak bir duvar biçiminde sayfalara yerleştirilmiş bir halde duruyor. Bir sınır duvarı, bir kale kapısı gibi aşılamaz bir biçim almış böylece. Tırnaklarınızı geçiremeyeceğiniz, yukarıdan aşağıya doğru tutunamadan kayacağınız bir metin. Kayganlık, bükülme ve aşılmazlık, tedirgin edici bir devlet sertliğini vücuda getiriyor ve özneyi kendini unutuş içinde bir boyun eğmeye zorluyor.
“hazırlıklar” boyunca ne bu hareketleri yapan bedenin öznesi hissediliyor ne de yaptıran özne. Sanki bu ikisinin dışında ve öznesiz bir dil konuşuyor. Önce edilgen bir dil var ardından (adeta özneden özerkleşmiş) uzuvların kendi eylemi. Hazırlıklar bittikten sonra infaza geçiliyor, ancak bu sefer de infaz edilen yer almıyor. Özne objektifin, ilk bölümde uzuvlara, ikinci bölümde ise infazın prosedür ve komutlarına odaklanmasıyla flulaşıyor. Yani özne ilkinde biyolojik alt düzleme doğru, ikincisinde ise kurumsal üst düzleme doğru sollanıyor. (İtaat edilecek) İktidar erkini, hazırlık bölümünde uzuvlara odaklanmış bir anlatının eleştirel düşünceye tutunma fırsatı tanımaması ve sayfaya yerleştirilmiş duvarın aşılamayacağı duygusu kurarken infaz bölümünde bunu kilise ve askeriyenin su sızmaz işbirliği, yani cinayetin dinsel koruma altına alınmasıyla kuruyor.
İnfaz, kilisenin askeriyenin komutlarına eşlik eden pratikleri ile gerçekleşiyor. Dinsel ayin ve dualar, infazı yerine getirecek olanlarda ortaya çıkabilecek suçluluk duygularını giderici bir işlev içerisinde. Cinayetin vahşiliği, kilisenin manevi desteği altında yumuşatılıp rahatlatılıyor. “hazırlıklar”da uzuvlara yönelik bir konstantrasyonun sağladığı saptırma ve hissedilmez kılma vardı, infazda ise eylemin kutsallaştıran kodlanması yoluyla hissedilmez kılınması var. Kilise ve askeriye süreci önce ayrı sütunlardan yönetirler, sonunda “dikkat dua” ortak komutuna kadar varır iş.
Metnin başlığında montaj yazıyor. İlk üç sayfa akıcılık içerisinde bir montaj içeriyor. Son sayfa ise montaj olduğu aşikar bir eklektiklik veya parçalılık içinde duruyor. Montajlı olduğu en baştan söylenen bir metinde bizi ne çarpardı? Montajın olmaması çarpardı. Üstelik de montaj beklentisinin en yüksek olduğu yerde. Askeri egzersiz düzenlemesinin 190. sayfasına baktığımızda sayfanın montaj olmadığını, daha doğrusu Achleitner’ın değil de 19. yüzyıl askeriye-kilise işbirliğinin bir montajı olduğunu görüyoruz. Biri ölümü hissedilmez ve meşru kılmanın yöntemleriyle insanları birer cinayet makinesine dönüştüren, diğeri varlığını ölüm korkusundan alan ve kurban ritüelleriyle bir başkasının ölümünü kendi güvencesi olarak yanılsatmanın pratikleriyle donatılmış bu iki kurumun bu işbirliği, tabii ki şaşırtıcı değil. Ve unutmamak gerek, asıl felaket I. Dünya Savaşı idi, II. Dünya Savaşı bu felaketin biçimlendirdiği insanların savaşı oldu. Achleitner’ın montajı buraya uzanıyor.
Ve görüyoruz ki hayatlarımız montajlarla kuruluyor ve aslında montaj olmayan bir şey yok gibi. Sadece onları bize montaj değilmiş gibi gösteren uzlaşımlar var. Ve dolayısıyla sormak gerekiyor, hangi montaj diye: hayatın kendisi diye yutturulan uzlaşımsal montajlar mı yoksa onları demonte ederek kendi montajlarımızı arayacağımız demokratik yapbozlarımız mı?
ERHAN ALTAN
bir idam için hazırlıklar
friedrich kurrent için montaj
her iki topuk yavaşça yukarı kaldırılır ve böylece bedenin ağırlığı ayak parmaklarına ve yuvarlarına verilir bir müddet sonra topuklar tekrar yavaşça indirilir sonra dizler yavaşça açılır ve uyluklar baldırlarla neredeyse dik açı oluşturacak kadar kırılır kollar bir miktar bükülerek yukarıya uzatılır gövde dik kalır ardından dizler tekrar uzatılır topuklar indirilir ve eller kalçaya koyulur uzatılmış sol bacak mümkün mertebe yavaşça kırmadan öne doğru kaldırılır bu pozisyonda kısa bir süre tutulur sonra tekrar yerine konur ardından aynı hareket sağ bacakla yapılır arkaya doğru kaldırılan sol bacak dışarıdan karşı tarafa doğru hızla savrularak bir yay çizer ardından aynı hareket sağ ayakla yerine yapılır sonra sol diz uyluk yatay bir konuma gelinceye kadar kaldırılır baldır kendiliğinden aşağı sallanmaktadır ayak uçları aşağıya indirilir bir zaman sonra sol ayak tekrar yere koyulur ve sağ diz kaldırılır bacak daha sonra kuvvetli bir hamleyle çaprazlamasına aşağıya uzatılır ve tekrar diğerinin yanına koyulur kollar ileriye uzatılır sonra her iki diz göğse dokunacak kadar veya yatay konumdan hızla yukarı çekilir aşağıya düşüş ayak parmaklarının ve yuvar larının üzerine olmalıdır sol kol yumruklar sıkılarak öne doğru uzatılır arka ya doğru indirilir ve başlangıçta yavaş ama sonra hızla ve kuvvetle beden in yanında sağ omzun bir miktar öne çıkarılmasıyla birçok kez dikey bir daireyi izleyerek çevrilir sol kol geri uzatılır ve salınım karşı yönde gerçek leştirilir her iki kol yumruklar sıkılı halde kalçadan öne doğru omuz hizasına gelecek biçimde kaldırılır ardından kollar, dirsek eklemlerini bükmeden aynı hizada her iki yana hızla ve kuvvetle omuz eklemlerinin izin verdiği ölçüde ayırılır ve tekrar bir araya getirilir her iki ön kol bedene yakın şekilde sıkılı yumrukların başparmakları göğüs yakınında omuzlara değecek biçimde yukarı kaldırılır dirsekler gövdenin yanında kalır sonra her iki kol omuz hizasında ve yönünde kuvvetle yana doğru uzatılır kapalı yumruklar aşağıya yöneltilmiş ellerin tersiyle koltuk altlarına getirilir omuzların bu sırada kaldırılmaması dirseklerin öne alınmaması gerekir sonra kollar hızlı ve kuvvetlice aşağıya indirilir ve gövde uzatılmış ellerle topuklar sabit ve dizler uzatılmış bir halde parmaklar mümkünse yere değecek biçimde yavaşça öne doğru eğilir ardından tekrar dik konuma geçilir kollar önceki gibi kaldırılır gövde dizler kırılmadan ve ayaklar sabit tutularak olabildiğince yavaşça arkaya doğru eğilir sağ kol önceki gibi kaldırılır sol kol yan taraftan kendi halinde aşağı bırakılır sonra gövde omuzlar ve baş dönmeden ayaklar sabit tutularak mümkün mertebe yana eğilir ve tekrar yavaşça kaldırılır dik durumdaki gövde ayaklar sabit tutularak sola doğru omuzların neredeyse önceki dik konumuna geleceği biçimde olabildiğince döndürülür baş bu hareketi boyun ekleminde dönmeden takip eder sonra tekrar dik konuma alınır harekete akciğerler tamamen sakinleşinceye kadar yürüyerek devam edilir beden tabii düzgün duruşundan öne doğru bir miktar eğilir kolların üst kısmı kendi halinde aşağı sallanır kolların üst ve alt kısımları bir dar açı oluşturur ve az bir miktar hareket etmelerine izin verilir eller tırnaklar içe bakacak biçimde kapalıdır yere ayak uçları dışarı bakacak şekilde ayak yuvarları üzerinde hafifçe basılır sonra elleri tekrar açar dizi biraz büker bedenin ağırlığını biraz öne çeker ve ayak yuvarlarından kuvvet alarak ve aynı anda ellerin öne savrulması ile öne doğru sıçrar bu arada dizin hızla olabildiğince yükseğe göğüs hizasına çıkarılması gerekir yere inerken eller öne uzatılır dizler biraz serbest bırakılır gövde bir miktar öne eğilir sol ayak bir adım boyu öne açılır ve ön diz bir miktar eğilir bu pozisyonda sol ayak yuvarından kuvvet alarak sağ ayağı öne doğru savurur aynı zamanda kollarını öne doğru savurur sıçrama sırasında ikisi de hafifçe bükülmüş bacaklarını dizinde bitiştirir ve önde tuttuğu elleriyle ayak yuvarlarının üstüne düşer bu konumdan kalkarken önce bir sonra diğer bacağını yatay konuma getirinceye kadar yana doğru uzatır ardından uylukları ve elleriyle mümkün olduğunca arkaya doğru gider sağ eli sol elin yanına getirir sağ bacağı uzatıp kaldırarak sola döner ve yavaşça oturur ardından bedenin hemen önünde sağ eli solun önüne koyar ve sol bacağı kaldırarak berikinin üstünden geçirir nihayetinde hafifçe yere ve hemen sonrasında önceki konuma geri sıçrar ardından uzatılmış bacaklarını kuvvetle arkaya savurur ve tekrar indirir bu sefer sağ bacağı öne uzatır sağ uyluğun ve üstüne oturur ve sol eli sağın önüne koyar sonra hızla sağ eline doğru döner dizleri kırarak ayak yuvarlarının üstüne düşer ve zeminden anında tekrar önceki gibi ayağa fırlar burada tam tersi şekilde yapılır sonunda iniş yana doğru olur ayağa kalkar sonra bitiştirilmiş bacakları sağa veya sola savurur elleriyle kuvvet alır ve diğer tarafa atlar üstünden atlamak hız almayı ve de daha büyük bir çevikliği gerektirir elleri bir uçta kenarlara koyar ve öne doğru uzatılan elleri ve el yuvarlarının hızlı bir hamlesiyle sıçrar tüm bedenin doğrulmalıdır ve ayakların yere çarpışı her iki elle desteklenmelidir duruş dik ve tabii olmalıdır ayak uçları birinin diğerine mesafesi bir ayak uzunluğu olacak kadar aynı miktarda dışa açılmalıdır gövdenin ve omuzların iyi durması ayakların doğru konumuna bağlıdır bacaklar kasmadan dik tutulmadır karın ne içe çekilmeli ne de dışa çıkarılmalıdır gövde kalça üstünden serbestçe doğrultulmalı ve zorlamadan biraz öne kilise çağrısı ilk defa iki kez çalındığında tek bir borazan işareti ikinci defasında çift işaret ilave edilir ve üçüncüden sonra kapanış işareti verilir
eğer bir takdis olmayacaksa o zaman işaretten sonra ayinin sonu ilan edilir
çev. ERHAN ALTAN
[1] Exercier-Reglement für die k. u. k. Cavallerie, 1. Theil, Vierte Auflage, Druck und Verlag der k.u.k. Hof- und Staatsdruckerei, Wien, 1898