1984’te Hotel Du Lac romanıyla J.G. Ballard’ı geride bırakarak Booker Ödülü’nü kazanan Anita Brookner hayatını kaybetti. Sanat tarihçisi ve yazar Brookner, 87 yaşındaydı
Booker Ödüllü sanat tarihçisi ve yazar Anita Brookner hayatını kaybetti. Brookner, 87 yaşındaydı.
Anita Brookner, İsviçre’de bir otelde kendini dinlemeye çekilen bir yazarın hikâyesini anlattığı Hotel Du Lac adlı romanıyla 1984’te Booker Ödülü’nü kazandığında, edebiyat çevrelerinde büyük bir şaşkınlık oldu. Zira bahisçilerden eleştirmenlere, herkes J.G. Ballard’ın Güneş İmparatorluğu romanıyla ödülü almasına kesin gözüyle bakıyordu. Seçici Kurul ise oyunu “kusursuz bir ustalığın ürünü” olarak gördükleri, Anita Brookner’ın dördüncü romanından yana kullanmayı seçti. The Times’ın ertesi sabah çıkan nüshası da “Bu yıl Booker Ödülü bir kitabı onurlandırdığı kadar, kitap da ödülü onurlandırıyor” şeklinde bir yoruma yer veriyordu.
1928’de Polonya asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Anita Brookner, King’s College’da ve Courtauld Institute of Art’ta eğitim gördü. 1967’de ise Cambridge Üniversitesi’nde, 1869’da sanat koleksiyoncusu Felix Shade’in mirasını bağışlamasıyla oluşturulan ve üniversitenin en eski sanat profesörlüğü olan Slade profesörü titrini alan ilk kadın olacaktı.
Brookner ilk kitaplarında sanatçılar ve sanat tarihi üzerine yazdı. 1987’de the Paris Review’a verdiği söyleşide, romancılığa “şansını denemek üzere” başladığını, aslında “ailesine bakmak üzere” yetiştirildiğini söyleyecekti.
Brookner, orta sınıf yalnızlığına değindiği, kadınlık durumlarını irdelediği romanlarıyla ve üslubuyla geniş bir okur kitlesi kazandı. Özellikle kadın kahramanlarında “yerinden edilmişlik hissi” ağır basıyordu.
Romanlarında, “iyinin her zaman kazandığı” yönündeki iyimser görüşün gerçek hayatta karşılığı olmadığını alegorilerle anlatmayı tercih ediyordu. Epey ses getiren Hotel Du Lac romanında ise “Kaplumbağa ile Tavşan” masalını yeniden yorumlamış ve gerçek hayatta daima tavşanın kazanacağını vurgulamıştı. Paris Review söyleşisinde bu duruma şöyle açıklık getirecekti: “Ben Ezop’un kaplumbağa pazarı için yazdığı görüşündeyim.”
Son yıllarda, hayatındaki pişmanlıklar hakkında da açıkça konuşur olmuştu; hiç evlenmediği ve çocuk doğurmadığı için yakınıyordu. Öte yandan, anne olmadığı için yazmaya devam edebildiğini de sözlerine ekliyordu.
Takipçileri arasında iki kere Man Booker Ödülü’ne değer görülen Hilary Mantel de bulunuyor. Mantel, bir yazısında bir yazarın “büyük bir ödül kazanıp, çok okunup, yine de kıymetinin az bilinmesinin mümkün olduğunu” Anita Brookner’dan öğrendiğini yazıyordu. (K24)